5. Yıl İçin Stüdyoya Girdik

haydar doğramacı ve ekibiyle 5. yıl özel fotoğraf çekimlerinin sonunda

Uzun süredir fotoğraf çalışmalarını hayranlıkla takip ettiğim  fotoğraf sanatçısı Haydar‘la bugün e-vren günlüğü’nün 5. yılına özel fotoğrafar için stüdyoya girdik.  Babamın memleketi Denizli’de doğup gönlümün şehri İzmir’de akademik eğitimle yoğrulan görsel zeka harikası bu genç arkadaşla dün yüz yüze ilk görüşmemizi gerçekleştirmiştik ve bugün Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesindeki BİTAM’ fotoğraf stüdyosunda bir araya geldik. Yaklaşık 3,5 saat süren fotoğraf çekimlerinde Haydar’ın arkadaşları sevgili Gizem ve Burak da yardımlarını esirgemediler ;)

Yarın ikinci bir kez yapılacak çekimler sonucunda ortaya çıkacak karelerin tümünü 27 Temmuz Pazartesi günü buradan paylaşacağım. 4. yıla veda etmeye sayılı günler kala fotoğraf çekimlerinin kamera arkası görüntülerini fotoğraf ve video olarak da bir iki gün içinde paylaşacağım.

mustafa pişirici'nin 5. yıla özel çalışması

e-vren günlüğü’nün demirbaşı; MisAfiR KaLeMi, herbir şeyisi sevgili Mustafa‘nın 5. yıla özel çekip paylaştığı yukarıdaki fotoğraf için kendisine teşekkür ediyorum. e-vren günlüğü okunan mekanlardan birini daha görmekten mutlu oldum :)

Pisuvara İşeyen Blogger

Bizim Mustafa‘nın evini bir bayan aramış. Annesi açmış telefonu. Arayan bayan, e-vren günlüğü’nden arıyorum demiş :) Mustafa da beni arıyor; Evren böyle böyle oldu; acaba kendine sekreter mi tuttun diye düşünmedim de değildiyor. Gül Allah gül :) Bizim koca salonu küçük bir Continue reading →

e-vren Yıllığı 2008

2008’in ilk 6 ayında asker ocağında oluşuma sık sık TTNET kesintileri ve aniden öğretmen olmanın getirdiği yoğun çalışma temposu eklenince e-vren günlüğü, geçmiş yıllara göre durgun bir yıl geçirdi. Ancak, askerlik sonrası hayalimdeki fotoğraf makinesi Canon 450 D’ye sahip olmamla beraber en renkli e-vren günlükleri de ortaya çıkmaya başladı.

2008 yılında 44 kişisel fotoğrafla desteklenen 146 e-günlüğün yayınlandığı ve 7 MisAfiR KaLeM’in renklendirdiği e-vren günlüğü toplam 93.100 kişi tarafından 146.840 defa ziyaret edildi.

Mayıs 2008‘de suskunluğuna son veren e-lektronik yaşam serüvenimde yer alan ve notu tutulamayan pek çok gelişmeyi daha önce yazılarda kullanılmamış sembol fotoğraflarla e-vren yıllığı 2008‘de sıralamaya çalıştım.

e-yaşam serüvenini yakından takip edip de acaba arada ne kaçırdım diyenleri ve belki benim adım da geçmiştirdiye merak edenleri şöyle ağırlayalım: Continue reading →

e-vren günlüğü 3. Sezon

4 yıllık e-günlük yolculuğum 22-23 Eylül’den itibaren wordpress tabanlı 3. mekanında devam etmeye başlamış bulunuyor. Bu zaman zarfında epey aksaklık oldu. Bütün bir içeriğin yeni hosta taşınması mümkün olmadığı için ilk etapta Eylül ayında yayımlanan yazıları ve sonrasında sırayla MisAfiR KaLeM{LeR} ile fotoğrafhikayelerini taşımayı uygun buldum. Can sıkıcı diğer ayrıntı ise ne yazık ki Continue reading →

ISPARTA RÜYASI

İki gece üç günlük ilk Isparta ziyaretim sona erdi. Geriye bir sürü anı, fotoğraf ve pekiştirilen dostluklar kaldı. Evren Berkay’ın bol horonlu düğünü, Isparta’nın eli şapkalı cumhurbaşkanı, Yalvaç’ın çınar altı ve Kamil Koç’un üstün hizmet anlayışı derken e-vren günlüğü, ilk kez Isparta günlüğünü tutmuş oldu.

Dokuz aylık hayaldi sevgili asker arkadaşım Evren’in düğünü. Asker ocağında dışarıya dair umutlarımızı canlı tutmak istercesine zaman zaman 9 Ağustos’taki Evren’in düğününden konuşurduk. “Terhis olur da düğününde bir araya gelir miyiz?” derdik. Derdik de çok uzak gelirdi bu günler bize. Şimdi o gün gelip geçmiş de fotoğraf karelerinde unutulmaz bir hatıra olarak yerini almış bile.  

Şükrü de sözünü tutan asker arkadaşlarımızdan biriydi; Evren’i o da en mutlu gününde yalnız bırakmamıştı. Bu birliktelik, şüphesizki asker arkadaşlığının dostluğa dönüşmesinin altına atılan bir imza olmuştu. İçimizde düğünün en çok tadını çıkaran da sevgili Şükrü oldu. Bu nasıl bir enerjidir anlamadım; insan iki dakika oturmaz mı yerine. Değil mi “ŞÜRKÜ”cüm :) 

Hayatıma giren ikinci Evren, ilk evlendirdiğim Evren ünvanına da sahip oldu : ) Evren’in düğün daveti vesilesiyle Isparta’ya ilk defa gelmiş, annemin doğduğu toprakları kısmen de görmüş oldum. Sevgili Evren ve Sinem Berkay çiftine ömür boyu mutluluklar diliyorum. 

Isparta’ya kadar gitmişken e-vren günlüğü’nün güç kaynağı Mustafa Pişirici‘yi ziyaret etmemek saygısızlık olurdu. Yalvaç’ın serin sularında, demokrasi meydanı havasındaki çınar altı’nın demli çayı eşliğinde saatlerce sohbet ettik kendisiyle. Yıllar önce henüz Aydın’da üniversite öğrencisiyken öğrenci topluluğumuz için gecesini gündüzüne katıp neredeyse 48 saat boyunca yaptığı çalışmayı unutmam mümkün değildi. Ta o zamanlar başlayan arkadaşlığımız, Mustafa’nın manevi anlamda e-vren günlüğü’nü benimsemesiyle ayrı bir şekil almıştı. Bana bu sanal yolculukta en çok güç veren isimlerden biriydi Mustafa. 

Isparta’nın yeşiller içinde, düzenli, kültürlü bir şehir olmasında cumhurbaşkanı çıkartmış olmasının payı var mıdır bilmiyor. Gezip görebildiğim kadarıyla Isparta’yı çok beğendim. Aydın’dan sonra Isparta’da yaşayacak olsam iklimi ve çevre yapısı itibariyle alışamama gibi bir sorun yaşamayacağımı düşündüm. Isparta da tıpkı Denizli gibi boş durmayı sevmeyen bir belediye başkanına sahip. En dikkatimi çeken toplu ulaşıma verilen önem ile yol ve asfaltların son derece temiz olmasıydı. Ayrıca, Aydın’ın aksine karma bir halk yapısından da uzak. Yani yolda karşılaştığınız 10 kişiden 9’u çoğunlukla Ispartalı :) Bir kahvehanenin önünden geçerken orada oturan iki kişinin elinde şiir kitabını görünce şaşırıyorum. Meğer, belediye bütün kahvehanelere kitap bulundurma zorunluluğu getirerek hepsinin isimlerini Kıraathane olarak değişdirtmiş. Denizli’deki baş döndürücü değişimi görmek yetiyordu Aydın’ındaki durağanlığa kızmak için. Isparta’yı görünce umudumu hepten önümüzdeki yerel seçimlere ertelemem gerektiğini anladım. Bir zamanların büyük medeniyetlerini bağrında doğurup onlara ev sahipliği yapmış, İzmir ve Denizli’nin sancaklığını üstlenmiş Aydın’ın yanıbaşındaki şehirlerin gerisinde kalmış olması kabul edilebilir bir durum değil.

Şimdi Asker Olma Zamanı

Bizim evin çaprazına bir subay lojmanı yapılmıştı. Orada nöbet tutan asker abilerle bol bol sohbet ederdik. Henüz ilkokul çağlarındaydık. Bazen evden yiyecek bir şeyler götürürdük onlara. Memleketlerinden uzakta, hasret duydukları kardeşlerinin, yeğenlerinin yerine geçerek onlara kısa süreli bir mutluluk yaşatırdık. Birgün farkettim, o asker abiler artık benden küçüktüler. Benim devremin üzerine kaç devre geçmişti. Üniversite, yüksek lisans derken “gün geldi” bu gün oldu ve ödenmesi gereken vatan borcunu ödeme sırası bana da geldi.

Vedalaşmak beni daha çok üzüyor, bu sebeple askere gidişimi saklayabildiğim kadar saklamaya çalıştım. Görev yerim belli olduktan sonra artık bu sır’rın önüne geçemedim. Pazartesi akşamı evimiz dolup taştı. Telefonlar susmadı. Haberi buradan ya da sonradan öğrenecek olanlar da lütfen hakkını helal etsin. Herkes hakkını helal etsin.

Çarşı izinlerinde fırsat bulduğumda yazıp yazmama konusunda kararsızım. Bunu zaman gösterecek. Ancak fırsatını her bulduğum an yorumlarınızı tek tek cevaplayacağımdan hiç şüpheniz olmasın. e-vren günlüğü’nün yönetimi, ben tezkeremi alana kadar sevgili Mustafa Pişirici‘de olacak. Yorumlarınız kendisi tarafından onaydan geçmeye devam edecek. Ayrıca bana doğrudan mesaj göndermeniz mümkün. İlk fırsatta cevaplayacağım.

Şimdilik Kısa Dönem olarak Elazığ’da olacağım. Sağlıcakla kalın… Saygı ve sevgilerimle…

e-vren günlüğü 3. Yıl Tanıtım VideoBlogu

Uzun süredir yazıyorum… Bahaneyle üretiyorum… Bu vesileyle bambaşka bir alemde yaşıyorum. e-vren günlüğü sınırları içinde ortaya çıkan ama bana pek de benzemeyen ikinci e-vren’le büyük mutluluklar, sevinçler, hüzünler, sıra dışı tecrübeler paylaşıyorum. Bu e-lektronik yaşam serüveninde tanıdığım / tanımadığım pek çok insan beni yalnız bırakmıyor. Kimisi ses veriyor; kimisi yorumlarıyla renk katıyor; kimisi sessiz sedasız bu e-yaşam yolculuğuna ortak oluyor.

Kariyerimin en büyük parçası evrengunlugu.net’te yazmaya ve paylaşmaya devam ederken, uzun vadeli hedeflerimden birinin ilk adımlarını flickr‘da atmaya başladım. Özel yaşamıma tanıklık ettiğiniz gibi “adı bende saklı kariyer projemin ilk tohumlarına da ortak oluyorsunuz. Söyleyemediklerimi yazmaya, anlatamadılarımı paylaşmaya devam edeceğim. Okuyan okumayan ama hayatımda yer alan herkese yürekten teşekkür ediyorum.