Filtre Kahve İşin Bahanesi

Filtre kahve sevgimi duymayan kalmadı galiba. Ben yine McDonald’s amcanın o çok sevdiğim filtre kahvesini içerken aslında İlknur‘un yeni aldığı HD video çeken yeni fotoğraf makinesine saçma sapan pozlar vermiştim ki bu paylaştığım en düzgünü oldu.

Sahi biz bu akşam niye bir araya gelmiştik, onca saat ne konuşmuştuk, Nisan ayında niye hâlâ uzun kolluydum, saçımı neden ilk defa bu kadar uzatmıştım ve onca göbek möbek bunca kilolanmıştım hiçbir fikir yürütemiyorum. Filtre kahve keyif halen kendi üretimimle devam ediyor. ;)

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

2011’in Son Portre Fotoğrafları

İlknur ve Büşra ile 4 Aralık 2011’de fotoğraf çekimlerimizi {şurada} yazmıştım. Önce İlknur’un fotoğraflarını bitirmiştim. Büşra ise fotoğrafları için 4 ay beklemek zorunda kalmıştı ;) Bugün, onunla bir araya geldik; benim sosyal medyada sürekli dillendirdiğim filtre kahveden içtik ve “final fotoğrafı” dediğim Büşra’nın son iki fotoğrafını flickr’a yüklemeden önce kendisine verdim. Çok beğendiğimiz son iki fotoğrafını artık tablo yaptırıp duvara mı asar, ne yapar kendisine kalmış ;) Zira bir zamanların blog yazarı ve e-vren günlüğü’nün Misafir Kalemler’inden Büşra facebook dahil hiçbir sosyal paylaşım sitesini kullanmıyor :p

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

2011 Sosyal Medya İletileri

Aşağıdaki yazılar, facebook’evreni ve twitter’evreni profilleri ile Windows Live‘da 2011 yılında yazdığım iletilerden oluşuyor. Bu iletileri derlerken, 1 yıllık bir geriye gidiş de yaşamış oldum. Aşağıdaki 2011 iletilerinde benimle ilgili pek çok konuda daha fazla ipucu bulunduğunu düşünüyorum. Hem beni sosyal paylaşım sitelerinden değil de sadece buradan takip edenler için bu paylaşımın farklı bir anlam taşıyacağını düşünüyorum. Belki de bazı olaylara karşı neler hissettiğime ilk kez şahit olacaksınız.

Sürekli huzur için lütfen 1 dakika sükût et be adam! {29 Aralık}

Cuma’da ön saflardan imamın da sağ tarafından bana yer ayırın gençler, biraz geç kalabilirim ;) {23 Aralık}

‘Hakîkaten’ kelimesini seviyorum. {19 Aralık}

Brokoli almaya gittim, yarım saate dönmezsem önce polisi sonra Müge Anlı’yı arayın. {17 Aralık}

Dexter gibisi var mı? Yok ;) {14 Aralık}

Hani her gördüğü fotoğraf makinesinin önüne geçip “beni çek, çek abi beni, beni çek beni beni” diyen tipler vardır ya… Bu tipler fotoğraf çeken herkesi eşi dostu akrabası komşusuymuş da çektiği fotoğrafı hemen akşamında kendisine iletecekmiş gibi anlamsız bir edayla rahatsız ederler ya… İşte yeryüzünde anlam veremediğim 97 insan tipinden biri de bunlardır. {8 Aralık}

Annemin telefon rehberinde “Komşu Nella” niye yazar? Yazıyor madem niye komşu Necla teyzenin adı değiştirilmiyor da inadına “Nella” olarak rehberdeki yerini koruyor? Aslında yeryüzünde adı Nella olan teyzeler var da ben mi bilmiyorum? Annem o telefon rehberindeki ismin değiştirilmemesi konusunda neden bu kadar inatçı ve biri bu durumu gidip Necla Teyzeye ispiyonlayamaz mı? Not: Nella Teyze temsilidir, Nellalar ve Neclalar üzerlerine alınmasınlar. Ya da sallla gitsin ya üstüne alınan alınsın. {8 Aralık}

Evren, ilişki durumunu “bu yaştan sonra bir ilişkim olsa da olur olmasa da olur.” şeklinde güncelledi; facebook anında müdahale etti, twitter da Evren’in hesabını askıya aldı. Ivana Sert’se konu hakkındaki suskunluğunu koruyor. {7 Aralık}

Fotoğraf çekileceğiz diye güzelleşmek için beni yarım saat bekleten Continue reading →

İki Gece Arasındaki Havlamalar

Dün gece onlarca yazı yazmış olmanın zihinsel yorgunluğu içerisindeyken birden İlknur‘un telefonuyla kendimi filtre kahve keyfinde bulmuştum ;) İlknur’un Saba Tümer’e benzettiğim arkadaşı da vardı ve Turkcell Blog Ödülleri için bana verdiği oyu sürekli başıma kalktı durdu ;) Gecenin 2’sine doğru İlknur’un cebine gelen bir marketin sucuk ve bulaşık makinesi deterjanı indirim mesajı ise çok komikti ;) Taksicinin sarhoş müşterisini indirip bayanları arabasına alması, sarhoş müşterinin kendisine geri uzatılan 50 TL’yi geri çevirmesi gibi detaylar da gözümden kaçmamıştı ;)

Eğlenceli biten bir gecenin gündüzünde yaşadığım çirkin bir olaysa Cengiz Aytmatov‘un Sen kendini biliyorsan, kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. sözünü kulağıma küpe yapmam gerektiğini gösterdi bana. Rahatsızlığımın tek sebebi dişlerini göstermeye cesaret edemeden havlayan bir sokak köpeği idi. Havladığı için kızmadıysam köpeğe, bu ondan korktuğum için değil hayvan düşmanı biri zannedilmemem içindi ;)

Her şeye rağmen güzel hatırlamak için günleri güzelliklerle bitirmek gerekliydi. Bu günü de ılık bir İncirliova gecesinde Harun‘la Antep fıstığı yiyerek sonlandırdık ;) Kaç yıllık dostumun saatlerce kendisinden geçercesine yiyecek kadar kabak çekirdeğini çok sevdiğini yeni fark ettim. ;)

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

2012 Kışının İlk Fotoğrafları

Bugün İlknur ve Büşra‘nın fotoğraflarını çekmek için bir araya geldik. Fotoğraf çekimlerini yapmak için İmamköy’deki Ilıca’ya varmak için 5 km’lik yolu yürüyerek geçtik ;) Sırada bekleyen diğer fotoğraflar sebebiyle Büşra ve İlknur’un fotoğraflarını Ocak – Şubat gibi paylaşacağım.

Son aylardaki ruh halimi en iyi yansıtan fotoğrafa İlknur imza attı. 2011 yılının son ayında İmamköy hatırası olarak kalan bu fotoğrafıma bir isim bulmaya çalıştım ama beceremedim. 5 km yol yürüyüp 3 saatimizi geçirdiğimiz bu fotoğraf macerasının hemen ardından hasta olduğumu da notlara düşüyorum ;)

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

Doğum Günü Pastası Doğum Günü Kadar Önemli midir?

Doğum günü pastasının şekli şemali önemli değildir; önemli olan doğum günü vaktinden önce, vaktinde ya da vaktinden biraz geç de olsa hep beraber kutlayabilmektir ;)

Biz de İlknur, Deniz, Fatih ve Ozan‘la öyle yaptık. Ziya‘nın doğum gününü geçmiş yıllardaki Pizzalı doğum günü pastası kadar kötü olmasa da elmalı paydan yapılmış bir pasta ile kutladık; kutlandık ;)

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

İlknur Hanım’ın Çiftliğindeydik

İlknur‘un altın çilek hasat etkinliğine gittik de fena mı ettik? Yoo ;)

Mesela dalından koparıp bol bol taze altın çilek {ki bence bu meyveye altın kiraz denmeli, ona daha çok benziyor.} yemenin yanında Fatih ve Eşref‘le traktör kasasında yolculuk ettik :)

Hatta daha da öncesinde fotoğraf fotoğraf fotoğraf deyip e-vren’in objektifi ile İlknur Hanımın Çiftliği projesine imza attık ;)

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik