e-vren günlüğü, 2010 Blog Ödülleri’nde

Geçen pazar Eray‘ın sürpriz ziyareti; ücretli öğretmenlik-KPSS hazırlık karmaşası, e-vren günlüğü MisAfir KaLeM{LeR}inden sevgili İsmail Emre’nin dünkü ziyareti, öğrencim Mehmet’in YGS için bizde misafir olması, babamın ölüm yıl dönümü, Safiye Sultan’ın doğum günü, Aydın Lisesi bahçesinde YGS, bizim evin bahçesinde aşure heyecanı derken… e-vren günlüğü’nün 2010 Blog Ödülleri En İyi Kişisel Blog Adaylığını yaklaşık 36 saat sonra yazabiliyorum ;)

İlki 2009’da gerçekleştirilen Blog Ödülleri organizasyonu bütün eleştirilere rağmen binlerce karmaşık blog adayı yelpazesiyle bu yılki yarışmanın startını 10 Nisan pazar günü verdi. Geçen yıl oylama sürecinde internet başında heyecanlı dakikalar yaşarken ve tanıtımlar için kendimizden geçerken bu yıl işi ağırdan almam pek de hayra alamet değil ;)

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğinin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir. TOFD’a ulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyasına 5 TL’lik bağışta bulunun.

e-vren Yıllığı 2008

2008’in ilk 6 ayında asker ocağında oluşuma sık sık TTNET kesintileri ve aniden öğretmen olmanın getirdiği yoğun çalışma temposu eklenince e-vren günlüğü, geçmiş yıllara göre durgun bir yıl geçirdi. Ancak, askerlik sonrası hayalimdeki fotoğraf makinesi Canon 450 D’ye sahip olmamla beraber en renkli e-vren günlükleri de ortaya çıkmaya başladı.

2008 yılında 44 kişisel fotoğrafla desteklenen 146 e-günlüğün yayınlandığı ve 7 MisAfiR KaLeM’in renklendirdiği e-vren günlüğü toplam 93.100 kişi tarafından 146.840 defa ziyaret edildi.

Mayıs 2008‘de suskunluğuna son veren e-lektronik yaşam serüvenimde yer alan ve notu tutulamayan pek çok gelişmeyi daha önce yazılarda kullanılmamış sembol fotoğraflarla e-vren yıllığı 2008‘de sıralamaya çalıştım.

e-yaşam serüvenini yakından takip edip de acaba arada ne kaçırdım diyenleri ve belki benim adım da geçmiştirdiye merak edenleri şöyle ağırlayalım: Continue reading →

Aydın Lisesi Cumhuriyeti

Önce büyükler: Aydın Lisesi’nin 1948 yılı yani ilk mezunları. Siyah takım elbiseli Eski Devlet Bakanı Nahit Menteşe.

Adı üstünde Mezunlar Pilavı. İki kocaman kazan pilav ve yüzlerce ayran. İşin ciddiyetini belgelemek adına (ne tuhaf bir cümle oldu) uzun pilav sırasını görüntülemekte fayda gördüm :) Okurken de sıra bekliyorduk; mezun olduk hala sıradayız :)

Ve mutlu son! Uzun bir yolculuktan sonra pilavlarımıza kavuşmuş olmanın verdiği huzurla “durun, yemeden önce şöyle artistik bir fotoğraf çekelim; sonra onu feysbuk’a koyup hava atalım” bahanesiyle yukarıda görüldüğü üzere şirin mi şirin bir kare çektik. {Sağdan sola: Mavi ayakkabılar ben, Deniz, Ziya, Fatih ve yine ben} 

Ben ve ekibim. Her yıl mezunlar pilavına katılır, kendimize malzeme çıkartırız. Bu arada bir ihbarda bulunuyorum Ey e-vren günlüğü ziyaretçileri: Deniz, Aydın Lisesi mezunu değil! {Geçen yıldan beri sabrediyordum, artık dayanamayacağım!}

Bu çocuk hiç büyümeyecek. {Bu çocuk= Kardeşim Ziya} Sosyolojiyi bitirdi olgunlaşmadı; PDR’den yüksek lisans yapıyor hepten kaydı :) Pilavı yemiş, ayranları içmiş, meşhur Aydın Lisesi marşını söyelemek için moda girmeye çalışıyoruz. 

Efendim, Aydın Lisesi Mezunlar Pilavını elimden geldiğince aktarmaya çalıştım sizlere. Şaşkınlığım, dalgınlığım 1998 mezunlarını görememekten kaynaklanan duygusallıkla birleşince kat be kat arttı :) Seneye biz yine Aydın Lisesi bahçesinde Pilav partisindeyiz. Bekleriz; tabi vefa da…

Ey Benim Şanlı Lisem, Bayrağın Dalgalansın!
Aydın’ın Kalbinde Sen, Yıkılmaz Bir Anısın!

e-vren günlüğü Facebook

Facebook‘un “eski arkadaşlıkları yeniden inşa etme” ve daha da sosyalleşme (!) amacıyla kullanılmasını hala yadırgayanlardanım. Ona rağmen kişisel olarak Facebook’ta birkaç aydır yer alıyorum. Sadece akrabalarım ve özel yaşamda görüştüğüm insanlar arkadaş listemde yer alıyordu. Ama dün yeni bir kararla “e-vren günlüğü” olarak da Facebook’ta yer almanın doğru olacağını düşündüm. Çünkü beni takip eden, okuyan ve yazılarıma yorum bırakan ziyaretçileri gerçekten çok merak ediyorum. Son 3 yıl içerisinde herhangi bir yazıma yorum yapıp ya da bana özelden mesaj atıp da gmail hesabımda adres kaydı bulunan herkese dün davet e.postası gönderdim. 24 saat içinde 73 kişinin davetime olumlu yanıt vermesi de ne kadar doğru bir karar vermiş olduğumu gösterdi. Yorumlarda sürekli isimlerine aşina olduğum ama cisimlerini bilmediğim ziyaretçilerin fotoğraflarını da görmek çok hoşuma gitti. Hep siz mi beni görecektiniz :) Artık sadece cevap e.postalarıyla değil interaktif olarak da ziyaretçilerle iletişim halinde olmak istiyorum. Sanırım internet günlüğünde 3. yılımı geride bırakırken bu benim en doğal hakkım :) “Bana arkadaşlık daveti gelmedi” diyenler varsa {şuradan} buyurabilir ya da search’ten “e-vren günlüğü” yazarak arkadaş ekleme talebinde bulunabilir.

AYDIN LİSELİLER “PİLAV GÜNÜ”

Geçen yıl 7 Haziran’da Aydın Lisesi bahçesinde mezunlar pilavı’ndaydık. “Bu yıl olmayacak mı acaba?” derken -çünkü Lise’nin daha eski dönemlerinde mezun olup bugün elit tabakadan sayılanları geçen haftalarda lüks bir yerde mezunlar yemeği yemişler- haber Fatih‘ten geldi: 13 Haziran Cuma günü saat 18.30’da Aydın Lisesi bahçesinde Pilav Günü var. Bir aksilik olmazsa biz yine oradayız. Hakiki Aydın Liseliler olarak…

Aydın Liseli Olmak

1995 yılında Aydın Lisesi bahçesindeki ilk günümü unutamıyorum. Bana korkunç gelmişti. Allahım bu 3 yıl geçer mi acaba demiştim. Üzerinden kaç tane 3 yıl geçti… O zaman müdür Beyhan Erdoğan‘dı. Bir de beyaz büyük bir köpeği vardı okulun. Beyhan Bey her sabah bizimle konuşurken o köpek de müdürün yanında hazır bulunurdu.

Mezun olduğum lisede geçen dönem staj yapma gibi bir şansım oldu. Bugün de Aydın Lisesi mezunları pilav gününe katıldık Ziya ve Fatih‘le. Tabi aramızda korsan katılımcılar da yok değildi. Pilav ve ayran dağıtımını duyan bazı arkadaşlarımız soluğu Aydın Lisesi bahçesinde aldığı gibi, bir de bizimle aynı masaya oturdular :) Üstüne üstlük bizimle beraber fotoğraf bile çekildiler :)

Bir ara mezunlar derneği başkanıgerekirse Ankara’ya kadar çıkar Aydın Lisesi’ne girişin sınavla yapılmasını bastırırız dedi. Yok artık daha neler.Aydın Liseli olmak bir ayrıcalıktırsöylemini abartmanın hiçbir anlamı yok. O kadar da ayrıcalıklı bir yapıya sahip olmak ne kadar doğru, tartışılması gereken bir konu…

İLK STAJIM

Saat 08:00 Yıllar önce mezun olduğum Aydın Lisesi‘nin bahçesindeyim. Yine takım elbiselerim var üzerimde ama o öğrencilikte giydiklerimden farklı model ve renkteler. Kalbim duracak gibi, bir zamanlar benim de arşınladığım bahçede dolaşan öğrencileri gözlemliyorum. Diğer stajyer arkadaşlarımı beklerken heyecanla, kimisini tanıdığım kimisini ilk kez gördüğüm hocalar gelip geçiyor. Elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırmış durumdayım.

Stajımı, lisede edebiyat derslerime giren Füsun Hocamın yanında yapacağım. Bugün ilk defa derse girdim onunla. Füsun Hoca, yıllar geçmesine rağmen sanki hiç değişmemiş. Dersi dinlerken lise yıllarıma dönüp, değişik duygular yaşadım. Yıllar önce Füsun hocanın dersini dinleyen bir lise öğrencisiydim, bugün öğretmen adayı olarak onun dersinde gözlemci. Eski hocalarımı görme, onlarla sohbet etme şansım da oldu. Benim zamanımdaki bazı hocalar da ya emekli olmuş veya okul değiştirmişler.

Lise 1’in ilk günüydü, çok iyi hatırlıyorum. Korka korka gelmiştim Aydın Lisesinin bahçesine. Tek başınaydım. Tören sırasına girmiştik. Başımı kaldırıp hala bugünkü gibi gözümün önüne getirebildiğim bulut yığınlarına bakıp, “bu okul biter mi acaba?” demiştim. 3 yıl bana öyle uzun ve zahmetli gelmişti ki… Şimdi yine o bahçede dolaştım. Bir zamanlar benim oturduğum sıralarda duran öğrencilere baktım. Bizden hiçbir şey kalmamış, zaman iştahla öğütmüş her mezun öğrencinin anılarını, yerlerine gelen yenileriyle…