e-vren Yıllığı 2008

2008’in ilk 6 ayında asker ocağında oluşuma sık sık TTNET kesintileri ve aniden öğretmen olmanın getirdiği yoğun çalışma temposu eklenince e-vren günlüğü, geçmiş yıllara göre durgun bir yıl geçirdi. Ancak, askerlik sonrası hayalimdeki fotoğraf makinesi Canon 450 D’ye sahip olmamla beraber en renkli e-vren günlükleri de ortaya çıkmaya başladı.

2008 yılında 44 kişisel fotoğrafla desteklenen 146 e-günlüğün yayınlandığı ve 7 MisAfiR KaLeM’in renklendirdiği e-vren günlüğü toplam 93.100 kişi tarafından 146.840 defa ziyaret edildi.

Mayıs 2008‘de suskunluğuna son veren e-lektronik yaşam serüvenimde yer alan ve notu tutulamayan pek çok gelişmeyi daha önce yazılarda kullanılmamış sembol fotoğraflarla e-vren yıllığı 2008‘de sıralamaya çalıştım.

e-yaşam serüvenini yakından takip edip de acaba arada ne kaçırdım diyenleri ve belki benim adım da geçmiştirdiye merak edenleri şöyle ağırlayalım: Continue reading →

İftar Soframızı Huriye Teyzemize Taşıdık

Ramazan’ın ikinci haftası da iftarı yaşlıların ayağına götürmeye devam ettik. Yine yemekten tatlıya, meyveden ekmeğe kadar iftarlıklarımızı alıp, bir teyzemizin sofrasını şenlendirmeye çalıştık. Bu Cuma bize evinin kapılarını açan, iftarımızı kabul eden Huriye Teyzemizdi. Dün akşamki konumuz genelde “kim çocukken neyi yuttu, nasıl çıkarıldı” idi. Sevil’in dişçi koltuğundayken yuttuğu dolgu makinesi başlığını ve kargoyla biten macerasını duyunca kulaklarımıza inanamadık, gülme krizlerine girdik :)

Evine misafir olduğumuz yaşlılarla yaşadığımız iftarı kaleme alırken özel yaşamlarının ayrıntılarına girmemeye özen göstermekte fayda var. Ancak, birbirinden mükemmel iki evlada ve kendisine çok düşkün torunlara sahip Huriye teyzemizle güzel bir akşam geçirdiğimizi, güle oynaya sohbetler ettiğimizi belirtmek yeterli olacaktır. Önemli olan da gençliğin rüzgarına kapılıp etrafımızdaki yalnız yaşayan ya da yaşlılığıyla başbaşa kalan büyüklerimizi -en azından Ramazanlarda- ihmal etmememiz gerektiği mesajını verebilmek.

Üniversiteyi kazanan Fatih bu gece -tam da doğum günün olan 22 Eylül’de- Edirne’ye doğru yola çıkıyor. Biz de Ziya ile birlikte Fatih’in son gecesine misafir olduk. Sahura kadar oturup İlknur‘un birbirinden lezzetli böreklerini yedik. Artık bir üniversiteli olan Fatih, bundan böyle 4 yıllık bir Trakya Üniversitesi macerasına başlıyor. İnsan bir taraftan emeklerinin karşılığını alan Fatih için sevinirken diğer taraftan da artık eskisi gibi her istediğimizde bir araya toplanamayacak olmamızın can sıkıcı gerçeğine üzülüyor. Eğitim ve istikbal her şeyden önemli. Bu gece Fatih’i Edirne’ye doğru yolcu ederken, yepyeni güzel bir hayata ve yeni dostluklara da uğurlamış olmak için dua edeceğiz.

Kuşadası’nda İlk Ramazan

Sanırım ilk defa ilk iftarımızı Aydın dışında yaptık. Ramazan’ın ilk dört günü Kuşadası’ndaydık. Oruçlu oruçlu denizi seyretmek, yüzenleri görüp de yüzümemek tuhaf bir duygu. Her yıl 11 gün geri gelen Ramazan, önümüzdeki yıllarda hepten yaz aylarına denk gelecek ve işte asıl ağır sınav sanki o zaman verilecek. İki gün arka arkaya denizi seyretme şansım oldu. Pazar günü tek başıma yola düşüp gazetemi alıp bugüne kadar keşfetmediğim bir tepeyi keşfedip orada 1 saate yakın bir süre oturdum. Kuşadası Devlet Hastanesi‘nin hemen altında bakımsız ama muhteşem bir manzaraya sahip bir parktaydım bu sabah. Büyük bir turist gemisinin limana yanaşmasını seyrettim dakikalarca. Deniz dalgalı, hava rüzgarlı ancak bir o kadar da yakıcı bir güneş…

Artık akrabadan da öte, anneannemiz yerine saydığımız Huriye Teyzenin evindeyiz. İlk iftarımızı onunla açtık. Ramazan’ın ilk dört gününü beraber geçirdik. Bulunduğu yerde ezanı duymak mümkün değil. Genelde ingiliz komşularla çevrili etrafı. Birkaç Türk komşusu var. Hatta Ramazan Ayına girildiğinden haberi olmayan Türk komşuları bile var… İlk gün imsakiyemiz olmayınca ben ve kardeşlerim Kuşadası’ndaki arkadaşarımızdan yardım istiyoruz :) Ada’ya Ramazan pek uğramamış. Yollarda sigara içenler, yemek yiyenler çoğunlukta. Gözünü turizmle açıp turzimle kapatan bir şehir olmak Ramazan’ı unutmayı gerektiriyor sanki. Birkaç büyük otelin Ramazan geceleri düzenlediğini görüyorum reklam afişlerinde. Sadece otellerde var Ramazan. Şehir büyük bir uykuda sanki. Akşamüzeri Huriye teyzemizi de alıp geri dönüyoruz Aydın’a.