2008’in ilk 6 ayında asker ocağında oluşuma sık sık TTNET kesintileri ve aniden öğretmen olmanın getirdiği yoğun çalışma temposu eklenince e-vren günlüğü, geçmiş yıllara göre durgun bir yıl geçirdi. Ancak, askerlik sonrası hayalimdeki fotoğraf makinesi Canon 450 D’ye sahip olmamla beraber en renkli e-vren günlükleri de ortaya çıkmaya başladı.
2008 yılında 44 kişisel fotoğrafla desteklenen 146 e-günlüğün yayınlandığı ve 7 MisAfiR KaLeM’in renklendirdiği e-vren günlüğü toplam 93.100 kişi tarafından 146.840 defa ziyaret edildi.
Mayıs 2008‘de suskunluğuna son veren e-lektronik yaşam serüvenimde yer alan ve notu tutulamayan pek çok gelişmeyi “daha önce yazılarda kullanılmamış sembol fotoğraflar“la e-vren yıllığı 2008‘de sıralamaya çalıştım.
e-yaşam serüvenini yakından takip edip de “acaba arada ne kaçırdım“ diyenleri ve “belki benim adım da geçmiştir” diye merak edenleri şöyle ağırlayalım:
e-vren Yıllığı 2008
Aralık 2008:
Öncelikle MisAfiR KaLeM’imimizi baş köşede ağırlayalım. 2008’in son MisAfiR KaLeM yazısına sevgili Dilara TAN‘ın “Nice Senelere Kayıp Şehrin Miniği” ile veda ettik.
Öğrencilerimle uzun bir aradan sonra tiyatro oyunu “Felatun Bey ile Rakım Efendi“ye gittim.
İlk veli toplantımı gerçekleştirdim.
Son yılların en kalabalık, telaşlı Kurban Bayramı’nı kutladık. Aralık 2008’in sembol fotoğrafı olarak kullanılan yukarıdaki kare de Huriye Teyzemizin evinde çekildi. Kardeşlerim Ziya, İbrahim ve Hüss ile Paris’in gölgesinde yaşayan Huriye Teyzemize bayram ziyaretindeyiz.
12. sınıftaki öğrencilerimle sinemaya Osmanlı Cumhuriyeti filmini seyretmeye gittim.
Ziya’nın askerliği Kütahya’ya çıktı ve onu birliğine teslim etme vesilesiyle ilk kez Kütahya topraklarına ayak bastım.
Safiye Sultan ilk kez e-vren günlüğü’nü okudu.
Yorucu haftaların ve eğlenceli bir 31 Aralık günün sonunda evimizde 2008’i maziye uğurladım.
Kasım 2008:
Bu ayki MisAfiR KaLeM, “Öğrencilikten Öğretmenliğe” başlıklı yazısıyla Kaan’dı.
Bizim çocuklarla sinemaya “Mustafa” filmini seyretmeye gittim.
İzmir’de İZAFOD‘un fotoğraf çekimi eğitimlerine başladım.
Ücretli öğretmenliğe başlayıp, ilk derslere girdim; öğrencilerimle tanıştım.
Öğrencilerimle bir fotoğrafımı ilk kez yayımladım.
10. ve 11. sınıftan öğrencilerimle Aydın’da buluşup Lunapark merkezli felekten bir haftasonu geçirdim.
İlk 24 Kasım Öğretmenler günümü kutladım; hem de fazlasıyla. Kasım 2008’in sembol fotoğrafı olarak kullanılan yukarıdaki kare de İbrahim ile Ziya’nın ben, Deniz ve İlknur için hazırladığı küçük bir öğretmenler günü kutlamasında çekildi.
10. sınıf, 11. sınıf, 9. sınıf ve 12. sınıf‘taki öğrencilerimle öğle yemeği buluşmaları gerçekleştirdim.
Okuldaki öğrencilerim birer ikişer e-vren günlüğü’nü keşfetmeye başladılar. 9. sınıflarla yaptığımız sözleşme, e-vren günlüğü’nde paylaşıldıktan kısa bir süre sonra öğretmen adayı bir ziyaretçimin ricasıyla Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde bir dersin konusu olarak işlendi.
Ekim 2008:
Bu ayki MisAfiR KaLeM, “Hikayenin Öbür Yüzü” başlıklı yazısıyla sevgili Başak ÖLMEZ oldu.
Harun‘la Vardar Pastanesi nostaljisi ve Forum Aydın çıakrması yaptık.
Ümran‘la beraber ilk defa Koçarlı‘ya ve onun dağ köylerine çıktım, bol bol fotoğraf çektim.
Aydın’ın sıra dışı dansçı gençleriyle tanışıp, saatlerce onların fotoğraflarını çektim.
Elazığ’da 2 numaralı yeğenim Zühre‘ye verdiğim sözü nihayet tuttum ve Denizli’ye gittim.
Canon‘lu hayatın geldiği son nokta “Çekilmezsin, Çek Beni Hayat” projesine dönüştü.
Ve Ankarada’yım. Daha da önemlisi tanışmak için sabırsızlandığım iki blog yazarı dostum Kaan ve Servet‘le bir araya geldim.
Ekim deyince, hele ki 29 Ekim deyince biliriz ki yine Ziya’nın doğum günü‘dür :)
Cumhuriyetimizin 85. yaşını Hüss‘ün okulunda kutladım ve bu ayın sembol fotoğrafı Hüss ve sınıf arkadaşı Mustafa Mert ile çekildiğim kare oldu.
Ekim’in son günü, ücretli öğretmenlik yapacağım okulda öğrencilerin karşısına ilk kez çıktım. Lakin bunu o an için e-vren günlüğü’nde pek çaktırmadım :)
Eylül 2008:
Her ay her MisAfiR KaLeM için heyecanlanıyordum. Bu ayki heyecanım doruk noktasındaydı. Bir internet fenomeni olan İbrahim Meriç, elveda tadında bir aşk yazısıyla e-vren dünyası’ndaki yerini aldı.
Yine Ramazan, 2008’in ilk iftarı, yine bir arada aynı iftar sofrasındayız.
Aydın’ın Kurtuluşu’nu kutladım.
İş görüşmeleri için İzmir seyahatlerine devam ettim.
Deniz Feneri Derneği ile ilgili ortaya atılan iddialar eski bir gönüllüsü olarak beni de derinden etkiledi.
e-vren günlüğü için önemli bir mekan değişikliği gerçekleşti ve bütün içeriğiyle olduğu gibi wordpress’e taşındı. Sayfa düzeni, görsel sunum olduğu gibi değişti. Biz de yeni buna 3. Sezon dedik.
Kardeşi tarafından tehdit edilen bir blogger olduğumun altı, EFE’nin doğum günü yazısı ile belgelendi :)
2008’in Ramazan Bayramı’nı hep birlikte kutladık, kutlarken de Emine Ninemizle bayramlaşma sırasında çekildiğimiz fotoğrafı Eylül 2008’in sembol karesi seçtik.
Nihayet e-vren günlüğü ciddi anlamda ilk sosyal sorumluluk işlevini yerine getirdi ve Akülü Araçlar sahiplerine ulaştı.
Ağustos 2008:
2008’in en dugusal yazılarından biriyle İsmail Emre Atan‘ın sesi, MisAfiR KaLeM olarak e-vren dünyası’na “Âh Mine’l Aşk” diye yankılandı.
Hüss‘le belki de ilk senaryolu fotoğraf çalışmamızı yaptık. O saklandı ben saklambaç.
Bugüne kadar en çok konuşulan paylaşımlardan biri Ağustos 2008’de gerçekleşti: Yedinci Mesnevi
Asker arkadaşım Evren Berkay‘ın düğünü için Isparta‘ya gittim.
Hazır Isparta’ya gitmişken Yalvaç’a geçip Mustafa Pişirici‘yi de ziyaret ettim.
Sağ bacağımda aniden başlayan kasılma yüzünden haftalarca yürüyemedim.
İzmir’de iş görüşmeleri had safhaya; öyle ki Hilton’un 7. katına kadar ulaştı :)
Blog ve blog yazarlığı uğraşının sanat olduğunu Ağustos’ta inada bindirdim.
Konyalı ailesinin nişanını gerçekleştirdik. e-vren günlüğü’nde bugüne kadar yer alan ikinci nişan notu da düşülmüş oldu.
Mesut ve Ali Rıza, bize ilk kez bir gece misafir oldu; biz de ilk kez Nevzat Biçer parkında piknik yaptık.
Kavurucu sıcağına rağmen Ağustos’un son günlerinden birini Ali Rıza’nın efe kıyafetiyle fotoğraflarını çekerek geçirdim.
Temmuz 2008:
Temmuz 2008’i kalemiyle onurlandıran isim sevgili Hasan ŞARLAK olmuştu ve yazısını “Ekmeğini Taştan Çıkaranlar“a ithaf etmişti.
Bu ayın sembol fotoğrafı, Temmuzun ilk haftası evimi ve gönlümü şenlendiren dostum Eray Akın‘la çekildiğimiz bu kare oldu. Tanıştığımız şehirde yıllar sonra yeniden bir araya gelebilmiştik.
Temmuzun 14’ü. hayatımdaki en önemli insanın nikahında şahitlik yaptım.
25 Temmuz’da e-vren günlüğü’nün 4. Yılını kutladık ve e-lektronik yaşam projesi’nin ilk defa “ilkleri“ni sıraladım.
Yine İzmir’deyim, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde misafirim. Sonrasında Evren Aydın‘la buluşup, farklı bir fotoğraf çalışmasına imza attık.
Hüss’ü ilkokula kaydettirdik.
Haziran 2008:
e-vren günlüğü’nün 6 aylık arasının ardından ilk MisAfiR KaLeMi sevgili yeğenim Şaziye oldu.
16 Mayıs’ta tezkeremi alıp 1 Haziran’da resmen son bulan askerliğim sonrası e-vren günlüğü’nün uzun soluklu sessizliği de sevgili Umar TÜRKOĞLU’nun benimle yaptığı “Sil Baştan” söyleşisiyle son buldu.
“Asker Günlüğü“mü yayınladım.
Önce Ankara’ya gittim. Yeğenlerim Şaziye ve Arif‘in, ardından Balıkesir’e Hikmet‘in yanına gittim.
e-vren günlüğü ziyaretçi ve yorumcularını cismen de görebilemk adına facebook’ta evrengunlugu profilini açtım. İnanılmaz bir geceydi :)
Aydın Lisesi mezunlar pilavına katıldım. Fatih, Deniz ve Ziya ile çekildiğimiz o güne iat kare de Haziran 2008’in sembol fotoğrafı oldu.
Hüss, ana okulundan mezun oldu :)
Hüss’ün doğum gününü kutladık.
İzmir’e gittim ve asker arkadaşım sevgili Kasım‘la görüştüm.
]fotoğrafhikayeleri[ projesinin ilkini yayımladım.
3 defa doğum günümü kutladım.
Canon’lu Hay’at’ın ilk fotoğraf projesiydi benim için “ancakoyuncak“. Hüss’ün kompozisyonluğunda ve yaz sıcağına rağmen gıpta edilesi perfonmansıyla çocukuluğundan güzel hatıraları yollamıştık geleceğine.
Mayıs 2008:
“Zorunlu Ayrlık Sona Erdi“, 17 Mayıs günü öğle vakti Aydın’a ayak bastım. Beni ertesi günü bekleyen Safiye Sultan’a elimde çiçeklerle yaptığım sürprize e-vren günlüğü ziyaretçilerine yaptığım Hoş Geldin yazıları sürprizini ekledim.
e-vren günlüğü’nün 2008’e ilk merhaba dediği Mayıs 2008’in sembol fotoğrafı da asker arkadaşlarımla tezkere öncesi son çarşı iznimizde Elazığ-Harput‘ta yaptığımız kahvaltının karesi oldu.
e-vren dünyası’nın e-vren günlüğü’ne yansıyan tüm detayları bunlardan ibaret. Yazılmayanlar, sanılmasın ki yaşanmadılar. İşte gerçeklik ile sanal gerçeklik arasındaki fark burada yatıyor.
“E-vren Yıllığı 2011” de olacak mı? :)