TDK, Bazı Sözcüklerin Yazımını Değiştirdi

On bir yıldır, yazım kurallarında Türk Dil Kurumu (TDK) Yazım Kılavuzu’nun 27. baskısını esas alıyorduk. Haziran 2012’den bu yana TDK’nin Yazım Kılavuzu’nu ne zaman güncelleyeceğini merak ederken beklenen güncelleme Kılavuz’da değil Sözlük’te yapıldı.

TDK, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılına özel Türkçe Sözlük’ün 12. baskısını yayımladı. 14 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla güncellenen sözlükte, bazı sözcüklerin yazımının değiştirildiği görülmekte. Yapılan değişiklikler içinde beni en çok şaşırtan “unvan”ın “ünvan” olarak güncellenmesi. “Ünvan” güncellemesi bana, yıllar önce “kampus”un “kampüs” olarak değiştirilmesini hatırlattı. Dil, canlı bir varlıksa ve sözcüklerin yazımı genel söyleyiş yaygınlığına göre zamanla güncellenecekse “kampüs, ünvan” değişikliklerinde olduğu gibi TDK, ileride “itibarıyla”nın “itibariyle”, “doküman”ın “döküman” olarak değiştirildiğini de söyleyebilir.

Continue reading →

Kahvaltı yapmak mı kahvaltı etmek mi?

Kahvaltı yapmak mı etmek mi? Günlük dilde “kahvaltı yapmak” ve kahvaltı etmek şeklinde iki kullanımla da sıklıkla karşılaşıyoruz. Öyle ki bir gün önce iş arkadaşlarımdan Pelin “kahvaltı ettim.” derken hemen arkasından Yakup da “kahvaltı yaptım” dedi. Her biri aynı olayı farklı şekilde söylediklerinin farkında değildi. Onlara hangi kullanımın doğru olduğunu sorup bunu bir de Twitter’da anketleştirdim. Kullanılan 24 oyun %79’u “kahvaltı yapmak”ı, %21’i de “kahvaltı etmek”i günlük dilde kullandıklarını belirtti.

Oysa doğru kullanımın “kahvaltı etmek”tir. Türk Dil Kurumu da Güncel Türkçe Sözlük’te “kahvaltı etmek” kullanımını vermekte, bunu da “Akşamları yemek yemiyor, kahvaltı ediyoruz.” cümlesiyle örneklendirmektedir. Konuyu, akılda daha iyi kalması için “park etmek – park yapmak” örnekleri üzerinden açıklayacağım.

“Arabayı park edip geliyorum.” diyen de var “İyi park yapamam.” diyen de. Hatta “Buraya park yapmak yasaktır.” tabelalarını mutlaka görmüşüzdür. “Etmek” ve “yapmak” eylemleri birbiriyle aynı gibi görünse de aslında farklı anlamlar taşırlar ve yan yana geldikleri kelimelere farklı anlamlar yüklerler. Şöyle ki:

Araba “park edilir”. Belediye ise “park yapar.” “Yapmak” fiili, “yeni bir şey ortaya koymak, inşa etmek”tir. Türk Dil Kurumu da “yapmak” fiili için “Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek” karşılığını verir. Bu sebeple araba, sadece park edilir. “Buraya park yapmak yasaktır.” uyarısını dikkate alması gereken de aslında belediyedir; o uyarıyı asan vatandaş ise belediyenin evinin önüne ağaçların, çiçeklerin, çimlerin, oturakların, spor aletlerinin olduğu bir park inşa etmemesini -farkında olmadan- istemektedir ;)

“Yapmak” ve “etmek”in yüklediği farklı anlamlar kafamızda belirginleştiyse günlük hayatta sıklıkla kullandığımız bu ifadelerin niçin yanlış olduğunu artık daha iyi görebiliriz.

  • Kahvaltı yapılmaz, kahvaltı hazırlanır ve kahvaltı edilir ;)
  • Belediye park yapar, araçlar da park edilir.

Bu konuyu araştırırken ilginç bir ayrıntıyla da karşılaştım. Yukarıdaki örneklerin içine aynı mantıktan yola çıkarak “şaka yapılmaz, şaka edilir” yazacaktım. Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük’te “şaka yapmak” ve “şaka etmek” kullanımlarını da veriyor fakat açıklama kısmındaki örnek cümlelerde yine “şaka etmek”i kullanıyor: “Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu.” O halde doğru kullanım “şaka etmek”tir. Şöyle kodlarsanız aklınızda daha kalıcı olabilir: “Sohbet ettik” mi dersiniz, “Sohbet yaptık” mı? Sohbet edilir, tıpkı şaka etmek gibi ;)

Düzeltme: Yazının ilk halinde “tuvalet etmek” ve “banyo etmek” ifadelerini de aynı mantıktan yola çıkarak örnek vermiştim ancak yanlış bilgi verdiğimi sonradan fark ettim. Türk Dil Kurumu, doğru kullanım olarak “tuvalet yapmak” ve “banyo yapmak” (ki en güzeli “yıkanmak” demek) olduğunu söylemektedir. 

Blogu mu bloğu mu yazılır?

Blog sözcüğünün sonuna ünlü ile başlayan (sesli harf) bir ek geldiğinde “bloğu / bloğa” şeklinde yumuşayıp yumuşamadığı konusunda resmî bir ağızdan doğru bilgiye epey bir süredir ulaşmaya çalışıyordum. Telaffuzda “bloğu / bloğa” şeklinde söylenip yazı dilinde ise kelimenin sonundaki g harfinin ğ şeklinde yumuşamadığı yönünde bir görüşe sahiptim ancak bundan emin değildim. Kelimenin ek alınca hangi yazılışının doğru olduğu konusunda birçok blog yazarı arkadaş da sosyal ağlarda cevap arayışında. Hatta bazılarıyla kendi görüşlerimi paylaştım. Ancak bir edebiyatçı olarak yürüttüğüm mantığın doğru olmadığını Türk Dil Kurumunun konu hakkındaki geri bildirimiyle gördüm. Peki blog sözcüğünün doğru yazılışı nedir?

Continue reading →

Yabancı sözcüklere Türkçe karşılıklar

Türk Dil Kurumu‘nun ‘lokanta’ya ‘modern otlangaç’; ‘İstiklal Marşı’na ‘ulusal düttürü’; ‘hostes’e ‘gök konuksal avrat’; ‘otobüs’e ‘çok oturgaçlı götürgeç’ karşılıklarını önerdiği efsanesi sürekli döner durur ancak hiçbiri doğru değildir. TDK, ‘hostes’ için Türkçe bir karşılık önermiştir ancak bu kesinlikle ‘gök konuksal avrat’ olmamıştır. 

Continue reading →

Dersimiz Yazım Kılavuzu

feyca_hepcilingirler_turkce_gunlukleri

Geçenlerde bir grup insanın kendi reklamını yapmanın peşinde nasıl koştuklarına hayretler içerisinde şahit olmuştum. Oysa Ömer Seyfettin, Genç Kalemler dergisinde ‘Yeni Lisan’ adıyla çığır açacak başmakalesinin sonuna kendi imzası yerine soru işareti (?) koyar; çünkü Türkçe için giriştikleri davanın bir şahsın eseri olarak görünmesini istememektedir. Continue reading →

2011 Sosyal Medya İletileri

Aşağıdaki yazılar, facebook’evreni ve twitter’evreni profilleri ile Windows Live‘da 2011 yılında yazdığım iletilerden oluşuyor. Bu iletileri derlerken, 1 yıllık bir geriye gidiş de yaşamış oldum. Aşağıdaki 2011 iletilerinde benimle ilgili pek çok konuda daha fazla ipucu bulunduğunu düşünüyorum. Hem beni sosyal paylaşım sitelerinden değil de sadece buradan takip edenler için bu paylaşımın farklı bir anlam taşıyacağını düşünüyorum. Belki de bazı olaylara karşı neler hissettiğime ilk kez şahit olacaksınız.

Sürekli huzur için lütfen 1 dakika sükût et be adam! {29 Aralık}

Cuma’da ön saflardan imamın da sağ tarafından bana yer ayırın gençler, biraz geç kalabilirim ;) {23 Aralık}

‘Hakîkaten’ kelimesini seviyorum. {19 Aralık}

Brokoli almaya gittim, yarım saate dönmezsem önce polisi sonra Müge Anlı’yı arayın. {17 Aralık}

Dexter gibisi var mı? Yok ;) {14 Aralık}

Hani her gördüğü fotoğraf makinesinin önüne geçip “beni çek, çek abi beni, beni çek beni beni” diyen tipler vardır ya… Bu tipler fotoğraf çeken herkesi eşi dostu akrabası komşusuymuş da çektiği fotoğrafı hemen akşamında kendisine iletecekmiş gibi anlamsız bir edayla rahatsız ederler ya… İşte yeryüzünde anlam veremediğim 97 insan tipinden biri de bunlardır. {8 Aralık}

Annemin telefon rehberinde “Komşu Nella” niye yazar? Yazıyor madem niye komşu Necla teyzenin adı değiştirilmiyor da inadına “Nella” olarak rehberdeki yerini koruyor? Aslında yeryüzünde adı Nella olan teyzeler var da ben mi bilmiyorum? Annem o telefon rehberindeki ismin değiştirilmemesi konusunda neden bu kadar inatçı ve biri bu durumu gidip Necla Teyzeye ispiyonlayamaz mı? Not: Nella Teyze temsilidir, Nellalar ve Neclalar üzerlerine alınmasınlar. Ya da sallla gitsin ya üstüne alınan alınsın. {8 Aralık}

Evren, ilişki durumunu “bu yaştan sonra bir ilişkim olsa da olur olmasa da olur.” şeklinde güncelledi; facebook anında müdahale etti, twitter da Evren’in hesabını askıya aldı. Ivana Sert’se konu hakkındaki suskunluğunu koruyor. {7 Aralık}

Fotoğraf çekileceğiz diye güzelleşmek için beni yarım saat bekleten Continue reading →