Sosyal ağların kendi hesaplarınız üzerinden size sunduğu kişisel ayarları bir düşünün. Facebook arkadaş listenizde yer almaya devam etse de bir kişinin canınızı sıkan paylaşımlarını (yayınlarını) zaman tünelinizde görmeme hakkınızı kullanabiliyorsunuz. Neden hoşlanmadığınız bir siyasi parti lideri televizyon ekranına çıktığında kanalınızı değiştirip kaçmak yerine aynı kanalda kalıp konuşan kişiyi, desteklediğiniz siyasi parti lideriyle değiştiremeyesiniz ki? İşte değiştiremediğimiz / geleneksel televizyon yayınlarının içeriklerini kişiselleştiremediğimiz için ‘daha çok’ sosyal medyadayız. Continue reading →
Melih Cevdet Anday’ın söyleşilerinde beni şaşırtan ayrıntılar
Melih Cevdet Anday‘la gerçekleştirilen söyleşilerin bir araya toplandığı Dakika Atlamadan (Everest Yayınları) kitabı benim için 428 sayfalık dolu dolu bir yolculuktu. Günlükleri, söyleşi ve röportajları sanatçıları daha yakından tanıma imkanı sunduğu için çok önemserim. Bu kitap da Anday’ı daha yakından tanımamı sağladı. Continue reading →
34. TÜYAP Kitap Fuarı Heyecanı Başladı
Yaz(a)mayalı yine bir hayli zaman oldu; bahanelerim var ancak hiçbirini sıralamayacağım. En büyük bahanem “metrobüs/yol yorgunluğu” ile şimdilerde Aspirin mucizesi ile baş etmeye çalışıyorum ve bu yazıyı yazarken şunu dinliyorum. Continue reading →
Kara Cumartesi ve Pazar Notları
Ankara Katliamı: Ankara’daki terör saldırısı sonucu hayatını kaybedenlere rahmet; yaralananlara acil şifa, yakınlarını kaybedenlere sabır diliyorum. Dün yaşanan olay, kayıtlara “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük terör saldırısı” olarak geçti. Kaybettiğimiz şehitlerimizin acısı yüreğimizi yakarken aynı toprak parçası üstünde ortak bir yaşamı paylaştığımız, işte bu yüzden de vatan”daş” olduğumuz 100’e yakın insanımızın teröre kurban gitmesiyle bir kere daha sarsıldık. Terörü, bu ülkeye düşman olanları lanetliyorum. Continue reading →
Özgürlük, onu hayal etmekle başlar
“Her zaman hayatınızda yapmış olduklarınızdan beslenin.” diyordu Barış Kuyucu. Aldım, not ettim. Spikerlik eğitiminin ikinci dersi için bizimleydi. Hayatıma dair yine bazı sorgulamaları yaptığım gün bu cümleleri sarf etti. Yorgun bir beden ve gergin bir ruh haliyle kulak kesildim: Yüzde doksan dokuzunu iyi yaptığımız bir şeyin eksik kalan yüzde 1’lik kısmına odaklanıp niçin üzülüp duruyoruz? diye soruyordu. Continue reading →
Kitap nasıl yazılmaz, yazar nasıl olunmaz?
“Neden sen de bir kitap yazmıyorsun?” sorusuyla zaman zaman karşılaşırım. En başta Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu olmam, -kimilerine göre- kitap yazmam için en büyük avantajdır. (Oysa yazar ve şairlerin büyük çoğunluğunun edebiyat bölümlerinden mezun olmamış kişiler olduğu yönünde veriler var.) Dijital mecrada (blogu kastediyorum) uzun süredir yazıyor olmam da -kimilerince- artık bir kitap yazmam için gayet yeterli bir sebep. Oysa ben edebi anlamda ortaya bir eser koyabilmenin TDE mezunu olmaktan veya gazete, dergi, blog köşelerinde yazmaktan çok daha fazlasına ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. İşte bu sebeple ileride bir kitap yazmak yerine bir kitap yayımlayabilirim. Continue reading →
fotoğraf’evreni macerası yeniden başladı
e-vren günlüğü sonrası ikinci blog girişimimdi fotoğraf’evreni. Askerden döndükten sonra alevlenen fotoğraf tutkum ile blog yazarlığımın kesiştiği noktada ortaya çıktı fotoğraf blogu projesi. 27 Şubat 2012 tarihinde {buradan} duyurmuştum “Evren’in en muhteşem fotoğrafçıları” sloganıyla yola çıkan bi’ evren fotoğraf macerasının başladığını.