internet günlüğü 2016/12

KUTUPHANE AFIS

21 – 27 Mart 2016 tarihlerini kapsayan internet günlüğü, bu haftaki alt başlığının ilhamını Funda Güleç Yalçın’ın bloğundaki yazısından aldı. Yeniliklere olduğu kadar vedalara ve yasaklamalara da ev sahipliği yapan internetin blog ayağında dikkatimi çeken ayrıntıysa birçok blogda karşıma çıkan “Son sözler” kısmı oldu. Günlüklere sığmayacak derinlikteki internet okyanusundan bu haftaki notlarımla sizi baş başa bırakıyorum: Continue reading →

internet günlüğü 2016/4

internet_gunlugu

25-31 Ocak 2016 tarihlerini kapsayan internet seçkilerinden oluşan internet günlüğü 2016/4 geçmiş bölümlere göre daha çok blog ve ilk kez birçok video içerikten oluşuyor.  İşinize yarar en az 1 içerikle buradan ayrılmanız dileğiyle; kaynağını internetin, içeriğini e-vren günlüğü’nün oluşturduğu internet günlüklerinin yedincisinde iyi yolculuklar! Continue reading →

Röportaj mı Söyleşi mi? En Güzel Cevap: Yaşar Kemal

Yaşar Kemal’in aziz hatırasına…

Hemen bültenlere ve sosyal medyaya baktığımızda Attila İlhan’ın ardından oluşan “an gelir Attila İlhan ölür” korosunun bir benzerinin oluştuğunu gördük, maalesef. Okuyan okumayan hemen herkes başta “Demirciler Çarşısı Cinayeti” romanının giriş cümlesi”o iyi insanlar o güzel alara binip çekip gittiler…” olmak üzere yazarın belli başlı bazı cümlelerini sloganlaştırıp paylaşmaktaydı. Sloganlarla düşünmek, sloganlaştırmak düşüncelerimizi, sloganların gölgesinde boğmak fikri… En az, ölenin arkasından övgü dolu ağıtlar yakmak gibi hepimizin hastalığı.

Böyle söylüyor Ömer Faruk K. Siyah Sanat dergisindeki Yaşar Kemal’le Eşkıyalık Üstüne başlıklı yazısının girişinde.*

Toplumsal olaylara ve ölümlere sosyal ağlar üzerinden pek değinmediğim gibi 28 Şubat 2015 tarihinde aramızdan ayrılan Yaşar Kemal için de dijital taziyeciliğe soyunmadım. Onun romanlarından birini bile okumamış insanların internetteki paylaşımlarını buruk bir tebessümle okudum. Oysa edebiyatın yaşayan çınarlarından Yaşar Kemal’i son yolculuğuna uğurlarken yapılacak en güzel şey ardından ‘okumak’ ve ‘onu okumak’tı.

Ben de öyle yaptım; kaleminin kuvvet bulmaya başladığı röportajlarını okumakla işe başladım: Yaşar Kemal; Röportaj Yazarlığında 60 Yıl.

Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve Ara Güler’in objektifinden yansıyan Yaşar Kemal fotoğraflarıyla zenginleştirilmiş kitapta usta kalemin 1951 – 1973 yılları arasında gerçekleştirdiği 12 röportajı yer alıyor. Kitabın ilk bölümünde ise Milliyet Sanat dergisinin Ağustos 1975’te çıkan sayısındaki röportaj soruşturmasına verdiği yanıtlar bulunuyor. Yaşar Kemal’in sadece bu kısımdaki ifadeleri bile röportajın gerçekten ne olduğu konusundaki bütün kafa karışıklıklarını gidermeye yeter de artar.

‘Röportaj’ ile ‘Söyleşi’yi birbirine karıştıran, röportaj yaptığını zanneden ama aslında söyleşi’den öteye geçemeyenlerin kulağına Yaşar Kemal’in şu cümleleri küpe olsun:

Continue reading →