internet günlüğü 2016/12

KUTUPHANE AFIS

21 – 27 Mart 2016 tarihlerini kapsayan internet günlüğü, bu haftaki alt başlığının ilhamını Funda Güleç Yalçın’ın bloğundaki yazısından aldı. Yeniliklere olduğu kadar vedalara ve yasaklamalara da ev sahipliği yapan internetin blog ayağında dikkatimi çeken ayrıntıysa birçok blogda karşıma çıkan “Son sözler” kısmı oldu. Günlüklere sığmayacak derinlikteki internet okyanusundan bu haftaki notlarımla sizi baş başa bırakıyorum: Continue reading →

Hani İnternet, Gazeteleri Öldürecekti?

gazete, newspaper

Her yeni teknoloji eskisini ortadan kaldırır diye yaygın bir kanı vardır. Cep telefonları, gittikçe ‘akıllı’ bir hal almasına rağmen kol saatleri var olmaya devam ediyor. Televizyon, ilgiyi kendisine çekmesine rağmen ne tiyatroyu ne de sinemayı tamamen tarih sahnesinden silebildi. Öye ki bilgisayar, internetle birleşince bile televizyonu tahtından edemedi. Hatta bükemediği eli öpüp ‘smart televizyon’ şekline büründü. Dizüstü bilgisayarlar masaüstü bilgisayarların, tabletler dizsütü bilgisayarların, akıllı telefonlar tabletlerin korkulu rüyası haline geldi. Bisiklet de motosiklet ve arabalara inat üretilmeye, kullanılmaya ve sevilmeye devam ediyor. Continue reading →

Gazetelerin Kitap Ekleri

Gazetelerin kitap eklerini takip etmesem, Ocak ayını bitirip, Şubat’ın ilk gününü de tükettiğimizin farkına varmayacaktım. Bugün 1 Şubat! Hangi ara Ocak’ı yaşadım? diye şaşırdım. Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp gazetelerin kitap eklerinden bahsetmek istiyorum:

Şubat ayına Zaman gazetesinin kitap ekini alarak başladım. Çünkü Zaman gazetesi her ayın ilk Pazartesi günü kitap eki veriyor. Yeni Şafak gazetesi ise her ayın ilk Çarşambası. Sabah ve Milliyet gazeteleri ise her ayın ikinci çarşambası kitap eklerini okuyucularına sunuyorlar. Vatan gezetesi gün hesabı yapmayıp her ayın 15′inde kitap ekini yayınlıyor. Kitap ekini ciddiye alıp, her hafta bıkmadan usanmadan okuyucularına sunan iki gazete var: Radikal ve Cumhuriyet. Cumhuriyet gazetesi her perşembe, Radikal gazetesi de her cuma kitap ekini çıkartıyor. Peki bu kadar mı? Elbette değil. İşte tam da bu noktada bilinçli ziyaretçilerin yardımına ihtiyacım olacak: Continue reading →

KÜRESEL ISINMAYA NE OLDU?

Bu sezon (2007-2008) kış biraz uzun sürdü, ilkbaharı bile etkisi altına aldı, şakır şakır yağmurlar yağdı, etrafı sel götürdü diye hepimiz Küresel Isınma’yı unutmuştuk. Sıcaklar kendini biraz göstermeye başladı mı felaket çığırtkanları yine “kuraklıktan, kıtlıktan” dem vurmaya, belediyeler “su tasarrufu” için duyurularda bulunmaya başlıyor. Verilen tepkiler ne denli haklı, aslında küresel ısınma ne ve masum su tasarrufu projeleri bu dertten kurtulmaya yeterli mi? bunları konu edinmiş Sivil Toplum Dergisi 20. sayısında. Ve bakın araştırmacılar hangi acı gerçekleri kaleme almış: 

Antartika’da (Güney Kutbu) son 50 yıl içinde hava sıcaklığı 2,5 C artmış ve 7 dev buzul kitlesinin alanı 1970 yılından beri 13500 kilometrekare daralmıştır. 

(Kutuplardaki) Yaklaşık 12 bin yıllık olduğu tahmin edilen 3250 kilometrekarelik 750 ton ağırlığında buz kitlesi ana parçadan ayrılmış ve binlerce aysberge bölünmüştür.

Grönland’da 1970’li yıllardan beri buzulların %30’unu oluşturan kısmı eriyip kaybolmuştur. Bu adada yılda 100-150 kilometreküp buzul eriyor. Bu buzulların tamamının erimesi halinde okyanus sularının 7 metre yükseleceği hesaplanmaktadır.

Çocukluğumuzda “Klimanjora’nın Karlı Dağları” filminde gördüğümüz o dağların kar ve buzullarından artık hiçbir iz yok.

Erciyes, Nemrut, Kaçkar ve Süphan dağlarındaki kar ve buzullar hemen hemen yok olmuştur. Hakkari’nin Cilosat dağlarında yaklaşık 20 bin yıllık olduğu tahmin edilen ve kalınlığı yer yer 30 metreyi bulan buzulların erimeye başladığı, birkaç yıl içinde tamamen yok olacağı bildirilmektedir.

– Konya Kapalı Havzası’nda yer altı su düzeyleri 20-40 metre kadar düşmüştür. WWF-Türkiye tarafından bu su düzeyi 15 metre kadar daha düşerse Tuz Gölü’nün tuzlu suyu ile tatlı yeraltı sularının karışacağı bildirilmektedir.

– Hollanda-Danimarka gibi ülkelerin, New York ve Londra gibi kentlerin sular altında kalacağı bildirilmektedir. Bu öngörüler kısmen gerçeklemeye başlamıştır.

– Kuraklık ve susuzluk nedeniyle milyonlarca insanın “iklim mültecileri” olarak göç edecekleri bildirilmektedir. {Necmettin ÇEPEL}

BM raporlarına göre dünyada bulunan suların yarısı kirlenmiş durumda. Dünyadaki belli başlı akarsulara günlük 2 milyon atık boşaltılıyor.

– Kişi başına düşen su miktarı son 30-40 yıldır düşüşte. 1989 yılında kişi başına düşen 9000 metreküplük su oranı, 2000’lerde 7.800 metreküpe düştü. {Dilaver DEMİRAĞ}

Son bir not da 30.05.2008 tarihli Radikal Gazetesi‘nden. Doğa Derneği‘nin araştırmasına göre Tuz Gölü ve çevresindeki Tersakan, Bolluk, Kulu gölleriyle Eşmekaya Sazlığı tümüyle kuruma noktasına geldiği için bu göllerde üreyen ve beslenen en az 30 kuş türünün bölgeden silindiği tespit edildi. Ve Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin, önemli bölümü son yıllarda olmak üzere Tuz Gölü’nün 90 yılda % 85 küçüldüğünü belirledi. Buna bağlı olarak bölgedeki kuş nüfusu da eridi.

Bu yazıyı sıkıcı bulup okumayanlar da, benim gibi Küresel Isınma’yı ciddiye alanlar da aslında çok iyi biliyor: Bu ateşte hepimiz beraber kavrulacağız. Başka dünya yok, su kaynakları hızla kirleniyor ve besinler tükeniyor.

Evren, The Island-ADA’da!

Bugün 20 Ağustos, ADA’ya Ayak Basma Günü
Issız bir adaya gittiğinde… diye başlayıp, yanına alacağın 3 önemli şey…i sorarak devam eden klasikleşmiş sorunun birgün başıma geleceğini hiç tahmin etmezdim. {Ne 3 şeyi, kaç 3 şey be!} Gerekli gereksiz bir dünya şey alayım yanıma dedim, iki valiz bir sırt çantası çıktı ortaya. Bir eşya eksiltsem yerine iki şey daha koyuyorum :)

The Island-ADA Projesi, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı’na bağlı Ulusal Ajans ve özel sponsorlar tarafından finanse edilen Avrupa Birliği Gençlik Programı kapsamında bir Eylem 1.1 projesi. Bunun yanında Bursa Valiliği ve Gölyazı Belediyesi tarafından da desteklenen proje, Türkiye’de bugüne kadar gerçekleştirilen Eylem 1.1 projeleri içinde içeriği en ilginç proje olma özelliği de taşıyor.

Projenin amacı, teknoloji adına hiçbir şeyin olmadığı medeniyetten uzak ıssız bir adada, farklı dil, din, ırk ve kültürden gençlerin tek iletişim kaynağı olarak sadece kendileri vasıtasıyla kaynaşmalarını sağlamak, bunu yaparken de AB uyum sürecinde olan Türkiye’yi diğer ülkelere tanıtabilmek. Bu sebeple Ulusal Ajans Türkiye bünyesinde bugüne kadar yüzlerce Eylem 1.1 projesi gerçekleştirildi.

Proje, televizyonda yayınlanma amacıyla yazılmış ve gerçekleştirilecek bir proje değil. Ancak günler öncesinden ulusal basının ilgisini çekip Radikal ve Hürriyet gazetelerinde haber olabilen bir proje. Bu sebeple bazı ulusal kanallarda, haber değeri taşıdığı gerekçesiyle The Island-ADA’nın yer alması muhtemeldir.

Proje ekibi, 12 gün boyunca bütün gelişme ve görüntüleri herkesle paylaşmak için bir web sitesi hazırladı. theisland.gen.tr’de yer alan Multi Medya ve Galeri bölümlerinde proje başladıktan kısa bir süre sonra video ve fotoğraflar yer almaya başlayacak.

e-vren günlüğü’nde En Uzun Ara
Peki, bu zaman zarfında e-vren günlüğü’nde ne olacak? Elektriğin çok kısıtlı verileceği, bilgisayar ve cep telefonunun yasak olduğu böylesi bir projede bir blog sayfasına sahip olmak elbetteki büyük bir dezavantaj :) Küçük bir düzenlemeyle yorumlarınız onaydan geçerek yayınlanmaya devam edecek. Tek sorun, yorumlarınıza yanıt almak için 2 hafta sabretmeniz gerekecek. Döner dönmez bütün yorumları tek tek yanıtlamaya çalışacağım.

Şu an saat gece 02:48. Valizlerim henüz tam olarak yerleştirilmiş değil. Sabah 8’de yola çıkacağım. İzmir’de Merve‘yle buluşacağız ve Bursa’ya doğru Türk ve yabancı gönüllülerle buluşmak üzere yol alacağız.