Nurullah Ataç’tan 9 Özlü Söz

Nurullah Ataç‘ın Günlerin Getirdiği (1946) ve Sözden Söze (1952) eserlerinin Yapı Kredi Yayınları tarafından 1998 yılında tek kitap olarak yayımlanmış halinin 6. baskısını okudum. Kurgusal yapıtları haricinde anı, günlük veya mektupları sayesinde doğrudan edebiyatçıları kendilerinden dinlemek bana ayrı bir haz veriyor. Ataç, başta kendisi olmak üzere diğer edebiyatçılarla ilgili görüşlerini ve zaman zaman da Türkçe hassasiyetini kendine has üslubuyla yazıyor. Ben Günlerin Getirdiği – Sözden Söze‘yi okurken büyük zevk aldım. İki eserin birleşimi olan kitap, başlı başına bir hazine ancak ben özellikle Günlerin Getirdiği bölümünden Nurullah Ataç’a ait dokuz cümleyi burada nakletmek istedim.

Continue reading →

Hikâye mi Öykü mü

Kelimeleri, bazen bilinçli bazen bilinçsiz şekilde kullanırız. Bu, bizim kültürel birikimimizle ilgili ipuçları verir. Eş anlamlı kelimelerden hangisini kullandığımızın da çoğu zaman farkına varmayız ama hangisini tercih ettiğimiz de bizim hakkımızda fikir verebilmekte. “Bütün” mü diyorsun “tüm” mü? “Ayrıntı’yı mı kullanıyorsun “detay”ı mı? “Kelime”yi mi yoksa “sözcük”ü mü daha çok kullanıyorsun? “Mesela”yı mı “örneğin”i mi tercih ediyorsun? diye sorduğum arkadaşlarım olmuştur, kısa bir şaşkınlık yaşayıp bunun üzerine daha önce hiç düşünmediklerini söylerler, eş anlamlı kelimelerden hangisini kullandıklarını sorgularlar. Bu kez de “hikâye mi öykü mü?” bunun üzerine düşündüm. İlk bakışta eş anlamlı gibi görünen bu iki sözcük aslında tam olarak aynı anlama gelmiyor. Örneğin Doğan Aksan da dilde eş anlamlı sözcük olamayacağını savunuyor. Hikâye nedir, öykü nedir, biraz daha yakından bakalım:

Continue reading →