İyi ki Varsınız

Canım ailem, sevgili Ayben, dosttan – kardeşten öte Harunum, canım kardeşlerim İlknur ve Fatih, bizim kız Deniz, hakim adayımız Betül Atlı, Çağrı Paçin, Ebruların Sultanı, Gülbahar, Güneş Yeşim, Neşe Altunal, Özlem Bilgi, Salih’im, Saliha Toksoy, Yasemin Hanım ve sınıf arkadaşlarım…

Dün doğum günümde beni unutmayıp aradığınız ve yanımda olduğunuz için teşekkür ediyorum :) Bu yol tek başına yürünmüyor, tek başıma yürütmediğiniz için de teşekkürler…

Yapayalnız bir doğumgünü sabahına gözlerimi açtım, hayatımda ilk defa. Ama akşama doğru Harun‘un sürprizi, akşam Fatih ve İlknur’un doğum günü organizasyonuyla bir kere daha yalnız olmadığımı, ne kadar da zengin olduğumu anladım. 2007’nin 26 Haziran’ı benim için çok önemliydi çünkü içimden bir his bunun Aydın’da ve ailemle geçireceğim son doğum günü olduğunu söylüyordu… Dün, belki de bunun bir provası yaşandı. Neyseki gece annemle kavuştuk yeniden :)

Erken Doğum Günü :)

Birkaç gün önceden Deniz, bugün için hepimizi çaya çağırdı. {Biz derken ben, Ziya, Fatih, İlknur} Bugün de sabah 9’dan 14’e kadar dersim var. Yeni hocamızla tanıştık ilk defa. Rehberlik dersine giriyor, çok eğlenceli birisi. Haliyle ders de çok neşeli geçti. Dersten sonra ben de bir yorgunluk, bir uyku… Her öğlen mutlaka uyumaya alışkın olunca bünyem, biyolojik dengem sarsıldı haliyle. Hava çok sıcak, ta dağın tepesinden güneşin bağrında yürüyerek aşağı iniyoruz. Küresel ısınma karşısında son derece savunmasız yani.

“Evren git eve, üstünü başını değiştir, duş al, devir kafayı yat uyu” dedim. Bu yorgunlukla Denizler de keyfim olmayacaktı zaten. Esnemekten iki çift laf edemeyecektim :) Davete icabet etmek gerek, eve uğrayıp üstümü değiştirip, Hüss‘ün de elinden tutup soluğu Denizler de aldım. Meğer Ziya ve Deniz; Deniz’in kardeşi Ozan ve benim için sürpriz doğum günü hazırlamışlar. Ozan’la ben aynı gün doğumluyuz. Başka birini de tanımadım zaten benimle aynı gün doğan :) Deniz öyle güzel profiterol yapıyor ki, yerken kendimden geçiyorum. Ozan’la ikimiz profiterolü çok seviyoruz diye, doğum günü pastamızı da ondan yapmış Deniz. Üzerine de iki mum… Üfleye üfleye bir hal olduk mumları. Ozan aşka geldi, bana üfleyecek mum bırakmadı. Yaktık üfledik, yaktık üfledik.

Amma uzattım konuyu. 12 gün önceden kutlanan bir doğum günü olayını yazacaktım bir iki cümle, çenem düştü yine :) İyi ki varsınız çocuklar!

Aydın Liseli Olmak

1995 yılında Aydın Lisesi bahçesindeki ilk günümü unutamıyorum. Bana korkunç gelmişti. Allahım bu 3 yıl geçer mi acaba demiştim. Üzerinden kaç tane 3 yıl geçti… O zaman müdür Beyhan Erdoğan‘dı. Bir de beyaz büyük bir köpeği vardı okulun. Beyhan Bey her sabah bizimle konuşurken o köpek de müdürün yanında hazır bulunurdu.

Mezun olduğum lisede geçen dönem staj yapma gibi bir şansım oldu. Bugün de Aydın Lisesi mezunları pilav gününe katıldık Ziya ve Fatih‘le. Tabi aramızda korsan katılımcılar da yok değildi. Pilav ve ayran dağıtımını duyan bazı arkadaşlarımız soluğu Aydın Lisesi bahçesinde aldığı gibi, bir de bizimle aynı masaya oturdular :) Üstüne üstlük bizimle beraber fotoğraf bile çekildiler :)

Bir ara mezunlar derneği başkanıgerekirse Ankara’ya kadar çıkar Aydın Lisesi’ne girişin sınavla yapılmasını bastırırız dedi. Yok artık daha neler.Aydın Liseli olmak bir ayrıcalıktırsöylemini abartmanın hiçbir anlamı yok. O kadar da ayrıcalıklı bir yapıya sahip olmak ne kadar doğru, tartışılması gereken bir konu…

Ben İngilişçe Bilmiyor[muş]um!

Malum Pazartesi 23 Nisan. Neşe doluyor İnsan! Denizler de 23 Nisan Festivali için gelen Sırbistanlı bir kız öğrenciyi misafir olarak almış. Hep beraber toplandık Mesire’de sabah kahvaltısı yaptık. İngilizce kursunun birinci kurunu başarıyla bitirip, ilk sertifikamı almaya hak kazandım ama gördüm ki bende listening var, speaking yok :) Kahvaltı masamızdaki iki Sırp öğrenciyle iki kelam laf edemedim :)

Fatih‘le ben İlknur‘un Adana‘ya canlı telefon bağlantısıyla baktığı kahve falını gözümüz kapalı dinliyoruz. Bu kadar heyecanlı bir durum yani. 23 Nisan ekibi “seramoniye” gidince Fatih, İlknur ve Ziya ile kahvaltı sefasına devam edelim dedik. Ayben de kahve falı vesilesiyle “mekanik de olsa” masamıza dahil oldu.

Ayben’in bildirisinin kabul edilip Sivas’a gideceğini adım gibi biliyordum. Öyle ki, ben ağzımı bile açmadım ama fincanına yansımış :)

Dün 20 Nisan’dı. UA eğitimi için başvurusu süresi doldu. Gözüm kulağım gelecek e.postada. 30 Nisan’da Konya’da olmak is-ti-yo-rum!

61 GÜN ARADAN SONRA

Yıllar önceydi… Gönüllülük maceralarımızın ilk projesiydi… Ağrı’nın çocuklarıyla Aydın’ın çocuklarını mektuplaştırmayı düşünmüş, 8 ay süren bu büyük projeye KaRDeŞ MeKTuP Projesi demiştik.Bugün 10 Şubat Pazar. KaRDeŞ MeKTuP’ları taşıyan aynı kargo, bugün bana 14 kişinin mektubunu getirdi. Bir sosyal sorumluluk projesi, canım kardeşim Ziya‘nın sayesinde bambaşka bir boyutta asker ocağında bana yeniden NEFES oldu.

Canım ANNEM, biricik EFE’M İbrahim’im, canım yengem Seda Nur, minik civcivim HÜSS, sevgili yeğenlerim Mesut ve Ramazan, canım arkadaşım Hikmet, sevgili Yüksel Abim, canım kardeşimlerim Salih, Fatih, İlknur, Deniz, Ozan… Ve böylesine ince bir organizasyona önayak olan canım kardeşim Ziya’m…

Annemin mektubunu okumaya cesaret edemeyip, akşama sakladım ama herbirinizin mektubunu tek tek okudum. “Hayatımın en büyük sürpizi!” desem… Yaşadığım şaşkınlığı cümlelere döksem… Cümlelerinizden aldığım kuvveti, fotoğraflarınızdan duyduğum mutluluğu bir ifade edebilsem… Çoğunuzun hayatınızdaki ilk mektubu bu vesileyle bana yazıyor olmanız bile büyük bir gurur benim için. Bugün aldığım 14 mektup, şüphesiz ömrümün en özel hatıraları arasında yer alacak. Hepinizin ellerine ve yüreğine sağlık. Bu kargoya yetişmeyen ve bana önümüzdeki haftalarda ikinci bir mutluluk daha yaşatacak olan diğer mektupları da dört gözle bekliyorum. Ziya’nın isimlerini sakladığı yeni mektupların sahiplerine de şimdiden yürek dolusu teşekkürlerimi sunuyorum.

Askere gidişim çok ani oldu. Çok az insanla vedalaşabildim. Haber vermeden gidişimin en büyük -belki de tek sebebi- bu zorunlu ayrılıktan dolayı sevdiğim insanlarla vedalaşmaya cesaret edemeyişimdi. Ardımdan darılanlar olmadı değil. Bu konuda herkesten özür diliyorum.

Mektupların her birine tek tek yanıt vereceğim. Askerliğimin nasıl geçtiğini merak edip, burada ara sıra yazmamı isteyenlerin de hoş görüsüne sığınıyorum. 1 Haziran’da askerliğimle ilgili belli başlı ayrıntıları kaleme alacağım yazım dışında askerlik günlerime dair kesinlikle herhangi bir şey yazmayı düşünmüyorum. Beni allak bulak eden mektup sürprizi karşısında bu yazıyı ekleme gereği duydum. Şimdi 1 Haziran’a kadar yeniden susma zamanı benim için.

Yorumlarınızı ve özel mesajlarınızı okudukça mutlu oluyorum. Çarşı izinlerimdeki kısıtlı zamandan dolayı çok istediğim halde yorumlara cevap veremiyorum. Yeri gelmişken yorum sahiplerinden de bu sebeple özür diliyorum.

Hayatımın en farklı tecrübelerinden birini yaşadığım Elazığ‘daki 156 günlük maceramın sonunda 17 Mayıs’ta Aydın’a ayak basmanın ümidini paylaşıyorum hepinizle.

VEDA DOSYASI :)

Deniz‘in doğum gününü kutladık bizim “dost tayfası” ile. Detaylara girmeden önce yandaki fotoğraf karesinde yer alanları tanıtmak istiyorum: Sol baştaki bana hiç benzemeyen kardeşim Ziya. Sosyoloji son sınıf öğrencisi. Yanındaki, doğum gününü kutladığımız kız arkadaşı Deniz. O da matematik son sınıf öğrencisi. Deniz’in yanındaki, yani soldan üçüncü arkadaşımız İlknur. Ziraat son sınıf öğrencisi :) İlknur’un yanındaki Ozan. Ayrıca Deniz’in kardeşi. Fen Lisesi’ni bu yıl kazandı. Biz ona “dahi çocuk” diyoruz. Çünkü bütün deneme sınavlarında ya il ya da Türkiye derecesi yapardı. OKS’de de öyle oldu zaten :) Ozan’ın yanındaki Fatih. Aynı zamanda İlknur’un kardeşi. Bana benzeyen ender insanlardan biri. Fatih’in yanında (tabi benim de yanımda) oturan en küçük kardeşim İbrahim. Muhasebe son sınıf öğrencisi :) Hem profesyonel bir Efe hem de semazendir kendileri.

Bu ekip çok sık bir araya geliriz. İlknur bizi çok güldürür. Benim sık sık enerjim düşer, o da tam aksine bitmez tükenmez bir enerji kaynağıdır. Hayatımda onun kadar dur duraksız konuşan ve sırf çenesi yüzünden gideceği yere geç kalan birini görmedim. Bu yüzden randevuları ona hep 30 dakika erken veriyorum :) Dün Deniz’e sürpriz bir doğum günü kutlaması yaptık. Pastamızı yedik, bol bol fotoğraf çekildik, güldük eğlendik derken, sonrasında hep beraber Tabu oynayabilceğimiz bir yere gittik. İki ayrı grup olduk ve benim dahil olduğum grup yenildi :) Edebiyatçı olmakla anlatma kabiliyetine sahip olmak çok farklı şeyler ne de olsa.

Ozan, okuldaki çok komik bir anısı paylaştı, çok da güldüm. Din Kültürü yazılısında öğretmen, Peygamberimizin ölmeden önce müslümanlara son seslenişine verilen adı sormuş. Öğrencinin biri Veda Hutbesi yazmış. Arkasındakine kopya verirken arkadaşı Veda Hutbesi’ni Veda Busesi anlamış. O da bir diğerine kopyayı verirken üçüncü çocuk da Veda Busesi’ni Veda Dosyası diye duymuş. Yazılılar okunurken bütün sınıf gülmekten yerlerde yatıyormuş.

Bayramdan Arta Kalanlar…

Bir ılık bir soğuk geçti bayram…

Geçen bayramda görüşemediğim yakın arkadaşlarımdan Mutlu Yavuz geldi. Anne ve babasına gittik sonra.

Benden önce davranıp Evren abi aradı beni. Bayramın en şaşırtan telefonuydu benim için :) Üstelik mahçup da oldum :(

Turgut Hocamı aramayı unutmuşum, dördüncü gün aklıma geldi. Utana sıkıla aradım hemen. Bu sefer sofra başında değildi :)

Emine nineme gittim. Torunu kat kaloriferi döşetmiş eve. “Artık hiç üşümüyorum.” diyor. Söz verdim pazar günü gidip pazardan kese yoğurdu alacagım ve ayran yapacağım ona.

Gülgün Hocamın elektrikleri kesikti, bu bayram elini öpmeye gidemedim :)

İncirliova’ya Harun‘un ailesini ziyarete gidecektim ki evde yoktular.

Çiftlik Köyü‘ne Yüksel abimin yanına gittim. Yine annesinin odun ateşinde pişen o muhteşem yemeklerinden yedim :)

Bayramın son günü İlknurlardaydık. Unutulan dondurma muhabbeti yarım saat sürdü :) Güldük eğlendik yine. Sonra toplanıp hep beraber Deniz‘lerin evine gittik. Orada da üzerime bir ağırlık çökünce ben pek muhabbete katılamadım. Zaten çoğunluk Avrupa Yakası‘nın tekrarına kilitlenmişti :)

Hüss‘ün üç yaşındaki kız arkadaşı Özge geldi ama Hüss, Denizli’de olduğu için görüşemediler. Özgecik evin bütün odalarında Hüss’ü aradı. En sonunda telefonumdaki Hüss videosu ile onu oyaladım :)

Dün Aydın’a dolu yağdı, ben de bayram ziyaretlerim sırasında doluya tutuldum.