Birkaç gün önceden Deniz, bugün için hepimizi çaya çağırdı. {Biz derken ben, Ziya, Fatih, İlknur} Bugün de sabah 9’dan 14’e kadar dersim var. Yeni hocamızla tanıştık ilk defa. Rehberlik dersine giriyor, çok eğlenceli birisi. Haliyle ders de çok neşeli geçti. Dersten sonra ben de bir yorgunluk, bir uyku… Her öğlen mutlaka uyumaya alışkın olunca bünyem, biyolojik dengem sarsıldı haliyle. Hava çok sıcak, ta dağın tepesinden güneşin bağrında yürüyerek aşağı iniyoruz. Küresel ısınma karşısında son derece savunmasız yani.
“Evren git eve, üstünü başını değiştir, duş al, devir kafayı yat uyu” dedim. Bu yorgunlukla Denizler de keyfim olmayacaktı zaten. Esnemekten iki çift laf edemeyecektim :) Davete icabet etmek gerek, eve uğrayıp üstümü değiştirip, Hüss‘ün de elinden tutup soluğu Denizler de aldım. Meğer Ziya ve Deniz; Deniz’in kardeşi Ozan ve benim için sürpriz doğum günü hazırlamışlar. Ozan’la ben aynı gün doğumluyuz. Başka birini de tanımadım zaten benimle aynı gün doğan :) Deniz öyle güzel profiterol yapıyor ki, yerken kendimden geçiyorum. Ozan’la ikimiz profiterolü çok seviyoruz diye, doğum günü pastamızı da ondan yapmış Deniz. Üzerine de iki mum… Üfleye üfleye bir hal olduk mumları. Ozan aşka geldi, bana üfleyecek mum bırakmadı. Yaktık üfledik, yaktık üfledik.
Amma uzattım konuyu. 12 gün önceden kutlanan bir doğum günü olayını yazacaktım bir iki cümle, çenem düştü yine :) İyi ki varsınız çocuklar!
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.