Büyüdükçe dertleri de büyüyen canım Aydın ; kendi de dertleri de daha büyük İstanbul beni bekler. Her savaş kendi meydanına göre büyüktür.
Bu, uzun yolculuğumun en korktuğum kısmını atlattığımın resmidir; çok şükür ;)
Büyüdükçe dertleri de büyüyen canım Aydın ; kendi de dertleri de daha büyük İstanbul beni bekler. Her savaş kendi meydanına göre büyüktür.
Bu, uzun yolculuğumun en korktuğum kısmını atlattığımın resmidir; çok şükür ;)
Tamamı yarın evrengunlugu.net’te yayımlanacak söyleşide Aylin Mersinlioğlu “Aydın için bir marka olmuşum ama ben öyle düşünmüyorum. Benim için markalaşmış olmak çok önemli değil. Kendim mutlu olayım, bu benim için yeterli. “Aman Aydın’ın bir numaralı markası olayım; diğer şehirlerde de tanınmaya başlayayım!” gibi hırslarım, heveslerim olmadı.” diyor.
Bakıldığında bugün birçok başarılı insanın ‘en iyi olma hırsıyla’ yola çıkmadığı görülür. ‘Başarılı olma’ sürecinde atılan ilk adımlar ‘kendini mutlu etme, sevdiği işi yapma’ gayesidir. Kazanılan para veya kazanılamayan para teferruattır. İşiyle gücüyle meşgul olan, belli bir entelektüel birikime sahip insanlara bakıldığında genel insan profilinin günlük meşguliyetleriyle alakadar değildir. (Televizyon gibi) Onlar, Ayşe teyzenin dedikodularından Birol amcanın çakır keyif sohbetlerinden de bihaberdir. Üreten insan, genel insan grubu içinde ‘aptal’ gibi dursa da dünyayı yine kurtaran onlardır. Maneviyatın hırsı olmaz; hırs, maddiyatla alakalıdır.
Dalama’dan Çine’ye, canım öğrencilerimle ben çok zengin bir adamım ;)
Aylin Mersinlioğlu’yla gerçekleştirdiğim söyleşinin son bölümü bugün Aydın Ses gazetesinde.
Hüss’le Cuma namazı çıkışı kaçamağındaydık ;)
Yukarı… daha yukarı!
Aylin Mersinlioğlu ile gerçekleştirdiğim söyleşinin ilk bölümü bugün Aydın Ses gazetesinde.
Bana ‘canım oğlum’ diyen hayatımdaki üç insandan biri, canım hocam. Milli Eğitim’e haber saldım; her okula onun gibi birer öğretmen gönderse kâfi ;)