Kasko Yaptırmanın Faydaları

Kasko sigortasını yaptırmalı mı yaptırmamalı mı? Araç sahiplerinin bir türlü işin içinden çıkamadığı soruların başında işte bu geliyor.  Bildiğiniz gibi trafik sigortası yasalar gereği yaptırılması zorunlu olan bir sigorta türüdür. Ancak kasko sigortasını yaptırmak tamamen kişinin kendi kararına bırakılıyor. İşte bu noktada araç sahipleri ikiye ayrılıyor.  Bir grup kasko sigortasının yaptırmanın gereksiz olduğunu düşünürken diğer grup kasko sigortası olmayan bir araçla trafiğe çıkmanın doğru olmadığını düşünüyor. 

Kasko Sigortası Neden Yaptırılmalı?

Biz sizlere kasko sigortası yaptırmanın ne gibi avantajları olduğundan söz edeceğiz. Elbette karar yine size kalıyor.  Öncelikle kasko sigortası yaptırmanız durumunda herhangi bir kaza yaşamanız halinde aracınızın masrafları nedeniyle hatırı sayılır bir  meblağ ile karşılaşmak zorunda kalmazsınız.  Kasko sigortası aracınızın masraflarını öder ve bu sayede bütçenizin sarsılmasına da gerek kalmaz.  Dolayısıyla kasko sigortası aracınızı koruyan bir sigorta türü gibi görünüyor olsa da aslında bütçenizi koruyor.

Hiç kimse aracıyla kaza yapacağını düşünmez. Ancak her gün ülkemizde yüzlerce kaza meydana geliyor. Kazayı önlemek çeşitli tedbirlerle mümkün gibi görünse de küçük dikkatsizlikler ya da küçük kural ihlalleri maalesef kazaları kaçınılmaz kılıyor.  Bu durumda kazaları önlemek mümkün olmasa da kasko sigortası ile önlem almak mümkün!  Günümüzde araçların onarım ücretleri ve yedek parça fiyatları da bir hayli yükseldi.  Buna bağlı olarak kasko sigortası önemini daha da arttırdı diyebiliriz. 

Bununla birlikte kasko sigortası şayet poliçenize dahil edilmiş ise aracınızın çalınması durumunda da devreye giriyor ve masrafınızı karşılıyor.  Dolayısıyla aracın çalınması ihtimalini göz önünde bulundurarak bile kasko sigortası yaptırmanız faydalı oluyor. Kasko sigortasına dair detayları Generali internet sitesinden kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Aynı zamanda bu sitede kendi kasko sigorta poliçenizi oluşturma imkanı da sizlere sunuluyor.

Araç sahipleri sigortasının kapsamını kendileri belirleyebiliyor ve bu sayede  sadece gerek duydukları teminatların poliçelerine dahil edilmesini sağlayabiliyor. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz yapmanız gereken sadece Generali Sigorta internet sitesine tıklamanız olacak. Böylelikle nasıl kendi poliçenizi hazırlayabileceğiniz ve kendi kaskonuzu nasıl oluşturabileceğiniz gibi konularda da bilgi alma şansınız olur.

2019/34 Edebiyattan başka ne yapabilir bunu?

Her gün günlük tutmak, uzun bir ara verdiğim için sanırım, yorucu oluyor. Dostoyevski‘nin dört ciltlik günlüklerinin bendeki tesirinin böyle olacağını tahmin etmemiştim. Bir süre sonra günün sonunda olup biteni özetleyen notlar almak, alışkanlık haline gelecektir eminim. “Çabam, geleceğe güzel hatıralar bırakmak” gibi süslü cümleler kurmayacağım. Akşamları, gündüz neler yaşadığımı ayrıntılarıyla hatırlama noktasında zorluk yaşadığımı fark ettim. Şuursuzca yaşıyorum çünkü, normal bu durum.

Continue reading →

2019/33 Bu, benim için yeni bir deneyim

Nasıl oldu, niye oldu bilmiyorum ama iyi oldu. Blogda ya da kâğıt üzerinde hiç fark etmez, nerede olursa olsun daha çok yazmaya istekli bir dönem yaşıyorum. Bir süredir de bloğumda eskisi kadar sık yazamamaktan hayıflanıyordum. Artık akşam, gün boyunca neler yaptığımı -hatırlayabildiğim kadarıyla- telefonuma not alıyorum. Onları da pazar akşamları süzgeçten geçirip bloğumda haftalık olarak paylaşmaya karar verdim. Bunu eskiden her akşam bıkmadan usanmadan defterime yazıyordum. Tekrar gün gün yazmaya başlayınca ardımda bıraktığım bir hafta boyunca ne çok şey yaşadığımı fark ettim. Koştururcasına soluk almadan yaşıyor, günleri tüketiyorum. Gün içinde neler yaptığım konusunda hafızamı tazelemek bana iyi geldi. Böylece “zaman çok çabuk geçiyor” algısından da kurtulmuş olurum belki.

Continue reading →

“Ayakta dikilmek” mi “Ayakta dinelmek” mi?

İş yerinde bir konuda hararetli hararetli konuşurken “O sırada ayakta dineliyordum.” dedim, daha doğrusu demişim. Arkadaşımın bir anda “Abi dikilmek değil mi o?” demesiyle anladım. Türkçe konusunda hassas her kişinin düzeltildiği an yaşadığı o şaşkınlık ve karmaşayı yaşadım. “Dinelmek mi dedim” diye sordum, “ayakta dinelmek, ayakta dikilmek…” diye mırıldandım. “Ayakta dinelmek” ifadesini çok sık kullandığımı fark ettim. “Ayakta durmak” desem aslında ne o an şaşkınlık yaşayacak ne de bu yazıyı yazacaktım. Yine dertsiz başıma dert alıp “ayakta dikilmek” ile “ayakta dinelmek” ifadelerinin peşine düştüm.

Continue reading →

Daha iyi blog yazısı nasıl yazabilirim?

Son dönemde nasıl daha iyi yazarım? sorusuna kafayı takmış durumdayım. Sadece “iyi yazmak” değil, iyi bir okur olmak, derinlemesine ve etkili bir okuma üzerine de kafa yoruyorum. Son birkaç haftadır farklı kişilerden blog yazmaya dair sorular aldım. Bununla ilgili daha önce birkaç yazı yazmıştım ancak o kişilere söylediklerimi yeni bir yazıda derleyip toparlamanın hem bana hem de blog yazmaya başlayacaklara faydası olacağını düşündüm.

Continue reading →

38 yaşında kendime basketbol takımı seçtim: Anadolu Efes

“Hangi takımı tutuyorsun?” diye sorulduğunda büyük çoğunluğumuz bir futbol takımı söyleriz. Ben bir baskebol takımı veya voleybol takımı söyleyeni henüz duymadım; bu denli futbolla koşullandırılmışız. Tuttuğumuz takımı, genellikle babamızın hangi takımın taraftarı olduğunu belirliyor. Ben de rahmetli babam Galatasaraylı diye Galatasaray‘ı tutuyorum. Bilinçli bir şekilde, sorgulayarak, araştırılarak verilmiş bir karar değil. Üstelik oldum olası futbolu sevemedim, Galatasaray’ın UEFA kupasını aldığı maç haricinde hayatımda hiç futbol maçı seyretmedim, sarı kırmızılı formayı giyen hiçbir futbolcuyu da tanımam. (Hatta Galatasaray’ın şu anki teknik direktörünün kim olduğunu dahi bilmiyorum, en son hatırladığım Fatih Terim’di, muhtemelen onun üzerinden de yıllar geçmiştir.) Futbolu sevmesem de, maçlarını takip etmesem de Galatasaraylı olduğum için mutluyum, renklerini de seviyorum. Peki ya basketbol?

Continue reading →