Okunduğu Gibi Yazılmaz AŞK

Herkes tarafından yorumlandı Kâinattaki AŞK. Aslında TEK, BİR kez yorumladı KENDİ AŞK’ını. Biz O’ndan öğrenirken bunu, bizim ezberlerimizi bozan nice faniler çıktı yollarımıza, girdi hayatlarımıza; kendi aşklarını öğretmeye kalktılar.

Okunduğu gibi yazılmıyor AŞK; yazıldığı gibi de yaşanmıyor. Oysa O’ndan öğrenirken AŞK’ı yaşamayı ve yaşarken yazmayı, faniler girdi gönüllerimize, tuttular kalemlerimizi, yazdılar kendi aşklarını.

Derin bir sükûnetle* yüklü bu Kâinat. Zaten AŞK’ın mayasından değil midir sessizlik. Ve arasındaki ince çizginin sessiz bir çığlığı değil midir, Sen ile Sensiz’lik. Halbuki biz karmaşayı da O’nunla sükûnete çevirirken gürültülü faniler bozmadı mı sessizliğimizi?

Giden hep Tebrizi’dir; kalan ve bekleyen Mevlana. Onca acıya rağmen sorsam “gitmeyi hiç düşünmedin mi?” diye “düşünmedim asla” demez mi Aşk-ı Mevlana? Çünkü “arayan bir gönül, nasıl giden bir gönle dönüşür?” diye hesap sormaz mı Şems, sevdasının tutsağına?

Yolum yok Kainat’ın Efendisi; bir yol aç bana! Aşk’tan yana yetimim, Sen Aşk’ol bana! Sükûnetim derindir, sebeplidir; sessizliğimi bozma! Koca bir Evren’de küçücük bir evrenim; n’olur… n’olur karıştır beni Kâinatına!

* Yazıda geçen “sükûnet” sözcüğü TDK Yazım Kılavuzu’nun 2008 (25.) baskısındaki kullanımına uygun olarak yazılmıştır.

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğinin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir. TOFD’a ulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyasına 5 TL’lik bağışta bulunun.

7 Comments

  1. Ama bu yazı çok güzel.Her paragrafı ayrı sevdim, sonunda da “Amin !” dedim. Hem sizin için hem de kendim için.

  2. Ama o zaman Mevlana niye Şems’in yokluğunda devamli yarım, eksik hissetti.. Gözü kulağı yolda, gelişini umut etti?
    peki tamam, direnmeden kabul ediyorum, bendeki ölümsüz ruh bir ölümlüye aşık olamayacak , çünkü olursa ruhunda , kalbinde karadelikler oluşuyor. Ondan arta kalan ise “boşluk, hiçlik”..

  3. Alın yazısı diye bir şey var ise gerçekten ve “AŞK” bir parça kaderimizse , okunduğu gibi yazılmasından ziyade yazıldığı gibi okunmaz belki de ne dersin evren ? :)

  4. Evet hep bir yerlerden gördük aşkı. Hep birilerinin yaşanılmış tanımları tamamladı yüreğimizi ve bu yolda açtık gönlümüzü. Biz değil miyiz aşk-ı ala-yı zebun için kendimizi döndüren*, biz değil miyiz firkat-i nefs-i kainat için yanıp tutuşan, biz değil miyiz şemsin ışığından mevlana gibi aydınlanma umudu olan.Amma biz burada hangi biziz?? Bunu da bilmeyen yine biz değil miyiz?

    Ağzına sağlık Evrenim..

  5. Tasavvufta aşk Allah için vardır. Allah’a karşı hissedilmesi için yaratılmıştır.
    İnsanın kalbindeki boşluk o kadar büyüktür ki onu yalnızca Allah aşkı doldurabilir. Beşeri aşk, para, hırs gibilerle kalbini dolduranlar içlerinde hep bir boşluk hissederler.

  6. başlığı okur okumaz soluğu burda aldım. adeta -aşk inkılaptır 2-yi yazmışsın. muh-te-şem!

  7. Bu mübarek gecenin atmosferinde senin bu yazın gönlümün tercümanı oldu. sayende gözyaşlarımın bir anlamı oldu. Allah razı olsun Evren!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir