hayat’a… e-vren :)

Bütün güzellikler sende

Aşk bendedirdiyor Ümit Oğuzcan.

Yeni bir aşkın yamacındayım. Birilerine göre “yine” bir aşkın yamacındayım. Merak ettiğinde ya da ben sorduğumda cevabım “hayır” oluyor. “Hayır, âşık değilim.” Ben susabildiğim, ağlayabildiğim, mutsuz olabildiğim kadar âşığım. İşte bu yüzden bizim gibiler çok yaşamıyorlar.

Sen “seni seviyorum” deyince bir de “gerçekten çok seviyorum” diye yineleyince “sağ yanağımda gamzem çıkıyor” diyorum. Çünkü ben -kimse kabul etmese de- utanıyorum. {Bu yazıyı Sen’inle başlatıyorum…}

Bir kapri, bir sandalet bir de mahçubiyetimi giyinmeyi seviyorum. Mavi renkte huzur, turuncu‘da kendimi buluyorum :) Saçlarımı jöleyle dağıtmadıkça kendimi iyi hissetmiyorum, bir de patates kızartması yemedikçe doymuyorum. Ne hardal ne ketçap; ben mayoneze bayılıyorum. Bana göre insanoğlunun gıda sektöründeki en güzel icatlarından biri dondurma ve ben kestane şekeri için ölüyorum.

Kabul ediyorum, enerjisi düşük biriyim. İnişleri çıkışları çok fazla yaşıyorum. Güçlüyüm, belki de güçlü görünüyorum ama ben savaşmayı sevmiyorum. Hayatımdakiler için kılıçlarımı kuşanıyorum, tek kendim için yelkenlerimi suya indiriyorum. İki şeyi çok iyi yapıyorum: Hatırlamıyor, anımsamıyorum. Öyle ki bu iki kelimenin eş anlamlı olduğunu bile unutuyorum. Tarkan’ın üstüne “star” tanımıyor, Özgü Namal’a çok gülüyor, Sertap Erener’i en iyi kadın sanatçı kabul ediyorum. Gizli numaralardan gelen çağrılara cevap vermiyor, tanımadığım numaraların çaldırıp kapatmalarına hiçbir zaman geri dönmüyorum. Çaysız yaşayamıyor, Türk kahvesini her sabah mutlaka içiyorum. Hamburger mi Kumru mu diye sorsalar, kesinlikle Pizza diyor; 15 günde bir pizza yemezsem krize giriyorum. Televizyon seyretmiyor, radyomu sahipleniyorum. Bilgisayardan bir şey okumayı sevmiyorum, o yüzden illaki her hafta sonu gazetelere dokunuyorum.

Sessiz geldim, sessiz yürüyorum. Bir düşüp bir kalkıyorum. Babam bana “Evren” derken, “uçsuz bucaksız bir kainat” mı kastetmiş bilmiyorum. Çözemiyorum kendimi, rastgele yaşıyorum. {ve yine Sen’inle bitiriyorum!}

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

Kendime Dönüp Bakmışım

Can Gürzap‘ın “Söz Söyleme ve Diksiyon” kitabını okumaya başlamışım.

Kendimi çok ihmal etmişim. Kirli sakal modundayım. Eski imajıma dönüş söz konusu. Annem de bana bıyık ve sakalın çok yakıştığını söyledi, anneler gününde ona hediye olarak hazırladığımız fotoğraflara bakarken.

Yeni fotoğraf yayınlamama kararı almışım, imajı oturtana kadar. “Eskiden ne kadar yakışıklıydım” dedim, Nesrin Hanım kızdı bana :(

KPSS’ye başvuru için form almışım, ne işime yarayacaksa. Ben KPSS’ye girsem, kadro bana girmeyecek biliyorum. Benden bu develete memur olmaz{mış}

Feriş, Feriş, cancağızım Feriş! Kanal D’de çalışmaya başlamış. Tebrik ettim kendisini. Eller senin için havada :)

Kenan Doğulu, eurovision’da dördüncü ol{muş} -Yalan her yılki gibi ekrana kilitlenmiş durumdaydım- Yerim ben seni My Sugar! Kimler geldi geçti, sen de geçersin. Hazmederiz biz. Tarkan duy sesimizi {dermişim}

17 Mayıs’ın son dakika, en bomba haberiydi: Harun tezkereyi almış, Aydın’a adım atmış. 10 cümlelik duyguların söylenemeyen 3 cümlesi artık özgürsünüz! Büyük buluşma için geri sayım başladı.

O bir Özge, O bir Yerli, üstelik Gök :) MisAfiR KaLeM{LeR}, adlarına yaraşır yazılarla selamlıyor ya her ay bizi; Özge de yüzümü kara çıkarmadı. Okudum okudum mest oldum, yüreğine sağlık dedirtecek bir yazıydı.