1993 yılının Haziran ayıydı. Beş yıl boyunca birlikte olduğumuz, okuma yazma başta olmak üzere daha birçok bilgiyi, beceriyi kendisi sayesinde öğrendiğimiz ilkokul öğretmenimiz Aynur Durmaz’ın elinden karnelerimizi aldıktan sonra kendisini bir daha göremedik. Tayini çıkmış ve Antalya’ya taşınmıştı. Son karne gününü, vedalaşma anını ve o güne dair ayrıntıları hafızamı zorladığım halde hatırlayamıyorum; karne aldığımız güne ait elimde sadece iki fotoğraf olmasına rağmen.

O yıllar internet, cep telefonu ve sosyal ağlar henüz hayatımızda olmadığından Aynur öğretmenimle iletişimimiz de koptu. Aradan yıllar geçti, blog yazmaya başladım ve tüm uğraşlarıma rağmen ilkokul öğretmenime ulaşamadığımı, yine bir 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşırken Kasım 2006’da bloğuma yazmaya karar verdim. İlginç bir şekilde, yazdığım o yazı Aynur öğretmenimi tanıyanlar tarafından okunup kendisine iletilmiş, bu sayede ilkokul öğretmenimle bağlantımı yeniden sağlayabilmiştim.
O gün bu gündür ara ara kendisini arayıp sorduğum öğretmenimle bizi mezun ettikten 26 yıl sonra bir video söyleşi yapmaya karar verdim. Birkaç ay önce başladığım ve beni etkileyen, başarılı işlere imza atan insanlarla yaptığım Anlat Bana söyleşilerinin 24 Kasım özel bölümünü kendisiyle yapmalıydım. Çünkü o, hayatımın en önemli ilham kaynaklarından biriydi. Öğretmenimin, bunu kabul edeceğine pek ihtimal vermiyordum ancak samimiyetle sohbet teklifimi kabul edince büyük bir şaşkınlık ve heyecan yaşadım.

26 yıl boyunca sadece telefonla konuştuğumuz ve bir araya gelme imkanımız olmayan Aynur öğretmenimle bu yayın vesilesiyle ilk kez yüz yüze görüşecektik. Görüşme, Anlat Bana’nın diğer yayınlarında olduğu gibi Skype üzerinden yapılacaktı. Öğretmenimin telefonuna Skype yüklemesi ve benimle bağlantıyı kurması anlattığına göre kolay olmamıştı. Yayın günü de randevulaştığımız saatte Skype üzerinden görüntülü görüşmeyi bir türlü sağlayamadık. Bağlantıyı yaptığımızda seste bir sorun yoktu, öğretmenim beni net bir şekilde görebiliyordu ancak ben kendisini bir türlü göremiyordum. Sorunu aşabilmek ümidiyle defalarca bağlantı kurduk, birçok alternatif denedik. Kendisinin hem vaktini alıyor hem de öğretmenimi yoruyordum. Son çare olarak Whatsapp üzerinden görüntülü görüşmeye ve o görüşmeyi kayda almaya karar verdim. Bunu ilk defa deneyecektim fakat hem bu görüşmeyi hem de kaydı sağlıklı bir şekilde Anlat Bana videosu haline dönüştüreceğimden emin değildim.
İlkokul öğretmenimle Whatsapp üzerinden görüntülü görüşmeyi başlattık, yıllar sonra kendisini ilk kez görmenin şaşkınlığı ve duygusallığını yaşadım. Yaklaşık 30 dakikalık unutamayacağım bir sohbet gerçekleştirdik. Benim için unutulmayacak anlardı. Bu güzel ve özel dakikaları öğretmenimin diğer öğrencilerinin de sınıf arkadaşlarımın da yaşayabilmesi için kaydı, bir an evvel seyredilebilir ve paylaşılabilir hale getirmem gerekiyordu. Ancak Skype bağlantısında yaşanan zorlukların daha büyüğü Whatsapp görüşmesi sonrasında karşıma çıktı. Görüşmenin ilk yarısının video kaydı yoktu ve daha da kötüsü son 17 dakikalık görüntü tamamen sessizdi. O an Antalya’ya atlayıp gitmeye ve bu sohbeti öğretmenimle tekrar yan yana daha sağlıklı bir kayıt altına alarak gerçekleştirmeyi istedim. Fakat bu maalesef mümkün değildi. Ses kaydını bir şekilde halletmeye çalışıp kaybolan video görüntüsünün başına da farklı bir çözüm getirmeye çalışarak aşağıda seyredeceğiniz Anlat Bana 24 Kasım Özel Bölümünü ortaya çıkardım.

Böylesine kıymetli bir söyleşinin gerçekleşmesine onay verdiği ve bu zamana kadar ki tüm emekleri için ilkokul öğretmenim Aynur Durmaz’a yürekten teşekkür ederim. Videoda da belirttiğim gibi kendisine her zaman hayranlık duydum, duymaya da devam edeceğim. Güçlü görüntüsü, hayat karşısındaki dimdik duruşu, yıllara meydan okuması eminim benim gibi birçok öğrencisi ve hayatındaki diğer insanlar için de büyük bir ilham kaynağı ve gurur vesilesidir. Ben ömrümün ilk yıllarında annemden sonra en güçlü figür olan tanıdığım bu muhteşem kadının karşısında saygıyla eğiliyorum.
İlkokul öğretmenim Aynur Durmaz’la yaptığımız sohbetten öne çıkan başlıkları da söz uçar yazı kalır inancıyla paylaşmak isterim:
- Öğretmenler, çok değerli meslek sahibi insanlardır. Değerinin tüm vatandaşlar tarafından bilinmesi ve ona göre değer verilmesi benim için çok önemli.
- Çeşitli kasabalarda köylerde öğretmenlik tadını tattım. Birtakım zorluklar çektik ama meslek aşkı bütün bu zorlukları yenmemezi sağladı. Çünkü öğretmenliği hakikaten çok severek yaptım. 25 yıl çok severek mesleğimi icra ettim. Çok zor şartlarda köylere kentlere gittik. Karda kışta 1 saat dağlarda yürüdüğümüz oldu fakat hiçbir zaman şikayet etmedik. Çocuklara bilgi aşılamak o kadar kutsal ki. Bunu düşündüğün zaman her türlü zorluğun altından kalkıyorsun, devletin seni nereye gönderirse göndersin. Eşim başsavcı olduğu halde merkeze hemen alınabilirdim fakat öğrencilerimi o kadar seviyordum ki onları bırakmak benim için çok zor olurdu. Köylerde yaptığım öğretmenliğin tadını unutamıyorum.
- İlk defa beş yıl öğretmenlik Aydın’da sizinle yaptım. 1’den 5’e kadar sizleri okutup mezun ettim. Son karnemi sizlere verdim. Eşimin görevi nedeniyle 2 yıl bir yerde 3 yıl başka yerde kaldığımız için hep başkasının bıraktığı sınıfı aldım, ben bunu sadece sizlerle tattım. Onun için sizlerin değeri çok çok büyük benim için.
- Her zaman yanınızdayım. Sizler benim evlatlarımsınız. Hepinizi çok seviyorum.
- Bir insanın öğretmen olması için 10 yılını eğitime vermesi ve tecrübe kazanması gerekir.
- Çocukları 1. sınıftan aldığınız zaman onlar sizin çocuklarınız oluyor. Günahıyla sevabıyla o çocuklar sizin oluyor. Hatanızı eksiğinizi daha erken fark edip onu telafi etmeniz daha kolay oluyor. Eğitimin 1’den 5’e kadar aynı öğretmenle yapılması ve bu konuda titizlik gösterilmesi gerekiyor.
- Yeni mezun bir öğretmene 1. sınıf verilmemeli. Her sınıf çok önemli ama 1. sınıf ayrıca önemli. Okuma yazmaya geç geçtiklerinde çok şey kaybederler.
- Anne babanın öğretmen kadar eğitimde çok etkisi var. Sizleri tanımada, sizlere nasıl davranacağım konusunda beni bilinçlendirmede annenin ailenin çok rolü var. Anne ve baba eğitimde çok önemli. Ailenin sık sık okula gelip ailevi durumları hakkında bilgi vermesi benim de sizlere nasıl davranacağımla ilgili beni yöneltir. Aile her zaman öğretmenle iletişim halinde olmalı.
- Çocukluğumdaki veya öğretmenlik dönemimdeki eğitimi arıyorum. Sanki bizim zamanımızdaki eğitim çok daha iyiydi. Eğitimde yenileşme, yeniden yapılanma gerekiyor. Eğitimde reformlar yapılması taraftarıyım.
- Eğitimci olsun olmasın herkesin, anne babaların, gençlerin Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını okuması gerekir. Finlandiya gibi çok fakir, bataklık bir ülkenin eğitimle nasıl kalkındığını bu kitap bize çok güzel anlatıyor.
- Sadece üniversite okumak, kuru kuru bilgi sahibi olmak insana hiçbir şey vermez. Uygulama olmadan hiçbir şey olmaz. Okullarımızın sadece kitap bilgisi vermenin yanında uygulama yapılan yerler olması, öğrencilerin uygulama yaparak kendilerini geliştirmesi gerekir.
- Çocukları hiçbir zaman kuru kuru eğitime mahkum etmemeliyiz.
- Önce çocukların sevgisini saygısını kazanmak ama onların aynı zamanda bize de saygı duymasını sağlamak lazım. Sınıfta otorite kesinlikle olmalı, bunu saygı sevgiyle sağlamalı.
güzel makale beğendim