Her şeyi unutmak ve yeniden başlamak istiyorum

Arınma sürecim epey uzun sürüyor sanırım. Son yazdığım yazıdan bu yana aslında pek çok olay da yaşadım ancak elim yazmaya varmadı. Oysa her gün bilgisayar başında ve sürekli internetteyim. Farklı şekillerde üretmeye, okumaya, araştırmaya, paylaşmaya devam ediyorum. Belki işin dijital ayağını ve blog tarafını biraz saf dışı bırakmış olabilirim.

Geçen yılın ekim, kasım aylarından bu yana içimdeki birçok heyecanı yitirmiş olmama rağmen bu zaman zarfında beni heyecanlandıran güzel gelişmeler de oldu. Hızla azalan yaşam enerjimi toparlamaya çalışırken hiç beklemediğim bir anda tekrar öğrencilerle buluştum. Nisan ayında resmî bir kurumda diksiyon eğitmenliğine başladım. Kendimi bir anda, konuyla ilgili okuduğum bütün kitapları ve aldığım eğitimlerin notlarını birer ders dokümanına dönüştürürken buldum. Normal editörlük işime devam ederken çarşamba ve cumartesi günleri de diksiyon eğitimi için kıtalar arası yolculuk yapıyorum. Haftada iki gün nefes almamı sağlayan bu yeni macerada öğrencilerle birlikte “Türkçenin yazıldığı gibi okunan bir dil olmadığını” keşfe ve ispata çıkıyoruz. Ne biliyorsam, ne öğrendiysem, bu konuda aldığım eğitimlerden bana ne kaldıysa hepsini onlara aktarmak için büyük çaba sarf ediyorum. Bana göre son derece verimli geçen dersler sonrası kendimi faydalı olmuş, işe yaramış hissedip rahatlamış bir şekilde eve dönüyorum.

Bazı konularda doyuma ulaştığımı bazı konulardan da sıkılmaya başladığımı hissediyorum. Eskiden büyük bir enerjiyle saatlerimi günlerimi harcadığım bazı uğraşları sonlandırdım. Bunca zaman yapıp ettiklerimin bana katkıları elbette oldu ama arkama dönüp baktığımda çoğunun suya yazı yazmaktan ibaret olduğunu gördüm. Hiçbir şey benim kısıtlı zamanımdan ve sağlığımdan önemli değil. Bir şey olacaksa zaten olur, olmuyorsa da oldurmaya çalışmanın anlamı yok. Zorlamıyorum, üstelemiyorum, kendimi yormuyorum. Durup beklemeyi, “bakalım ben adım atmazsam karşımdaki adım atacak mı?” demeyi öğreniyorum. Biri, kendi için bir şey yapmıyorsa benim onun için gayret sarf etmemin anlamsızlığını gördüm. Her şey olacağına varıyor.

Hayallerim ve hedeflerim -zaman zaman şekil değiştirse de- hiçbir zaman bitmiyor. Sadece onlar için eskisi kadar uğraş içinde değilim. Daha yavaş adımlarla hedeflerime doğru yürümeyi tercih ettim. Bütün bu ruh hali belki geçicidir, onu da bilmiyorum. Neyse ki düşünmekten, planlamaktan, küçük de olsa adımlar atmaktan vazgeçmiyorum.

Bu yazıyı tamamlarken de öncesinde de “Acaba tekrar defterlerde mi günlük tutmaya başlasam?” diye düşündüm. Buraya yazılamayan ama yaşanmış ne çok şey var. Sadece yaşanmışlıklar da değil duygular, kızgınlıklar, kırgınlıklar… Kayda geçirilmesi, not alınması ve geleceğe bırakılması gereken çok şey var. Onları buraya yazamadım mesela. Yazamadıktan sonra da bu bloğun ne kıymeti var ki? Olsun, ben yine de satır aralarına gizledim mesajlarımı. Gerçi bir paragrafı, olduğu gibi sildim. Onu, bir deftere yazabilirim aslında.

En çok buralardayım: Instagram | Facebook | Twitter YouTube

9 Comments

  1. Eski günlüklerimi açıp okuduğumda unuttuğum birçok şeyle ben de karşılaşıyorum ve çok şaşırıyorum Fatma. Yazılı hafıza gerçekten çok önemli. Güzel sözlerin için de teşekkür ederim.

  2. Ne güzel hayatına farklı renkler katmak
    diksiyon dersini alan öğrenciler eminim çok şey öğreniyorlardır senden
    Arınmaya durulmaya dinlenmeye herkesin bazı zamanlarda ihtiyacı oluyor
    Üniversite hayatım boyunca yazdığım günlüklerimi okuduğumda unuttuğum beni etkileyen olayları tekrar hatırlıyorum
    Yazmak hayata not düşmek güzel
    sevgiler

  3. Kurumsal hayattan istifa edeli neredeyse iki sene olacak. O dönemler o kadar nefes alamaz hissediyordum ki, çözüm bulmak için kafa yormaya bile halim yoktu. Bu süreç de iki seneden fazla sürdü. Eskiden beri de yazmaya meraklı biriyim. Zaten işim de araştırmak, okumak ve yazmak üzerine. Ancak hala kağıtlar üzerinde çalışmaktan keyif alıyorum. Ortaokuldan kalma, sayfaları renk renk, kokulu defterim hala duruyor. İçinde şiir denemelerimden ilk aldığım çiçeğe, hayal kırıklıklarımdan sevinçlerime kadar her şey var. Sonrasında daha az renkli ve kokusuz defterlere yazıp çizmeye başladım. Hayatın gidişatıyla doğru orantılıdır belki de. Ben hala defterlere yazıp çiziyorum aklımdakileri, yaşadıklarımı; ancak bir blog açtım ve biraz araştırma yapınca da sizin blogunuza rastladım. Çok da keyif aldım. Hatta şu yazınızdaki sorunuz var ya, benim de hep kafamda. Belki de hem defterlere hem de bloglara yazmak gerek. Hepsinin kıymeti başka.

  4. Eskiden hatıra defterlerimiz olurdu ya, matematik öğretmenim “geleceğinden çok umutlu olduğum sevgili kızım” diye bir girişle yazmıştı defterime. Bana inandığını bilmek bugüne kadar kendime tekrar tekrar inanmamı sağlayan en güzel anılarımdan biri oldu. Yazını okuyunca ilk gelen bu oldu aklıma. Belki onun umudu, toplumun kabul ettiği başarılar ölçüsündeydi. Ama bence en güzel yanı, yani kendime inanmam ve potansiyelim doğrultusunda yaşamama olan katkısıydı.
    Arınma sürecinin sana seni tekrar hatırlatıp yeni ve daha iyi bir sürece hazırladığını düşünüyorum. Diksiyon dersi almış biri olarak ne kadar keyifli olduğunu bilirim. Senin, her zaman elinden gelenin en iyisini yapan ve başkalarına kattıklarıyla mutlu olan yanını bildiğim gibi :) Yolun seni mutlu edenlerle bir, ve açık olsun sevgili Evren. Sevgilerimle….

  5. Eğitmenliğinden haberim yoktu Evren. Ne zamandır sesin çıkmıyordu pek, nedenini öğrenmiş olduk. Ne kadar güzel, hayatına yeni bir şey daha katmışsın. Tebrik ediyorum seni. Hepimizin zaman zaman yenilenmeye, yenilikler katmaya ve hayatımızı zenginleştirmeye ihtiyacımız var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir