Ömrüm kaç sayfadan oluşacak bilmiyorum ama 26 Haziran 2025 itibarıyla kırk dört sayfayı doldurdum. Koca kırk dört yıl. Ancak itiraf etmeliyim ki yaşamaya hâlâ başlamadığımı düşünüyorum. Çok eskiden beri böyle hissederim, yeni bir şey değil. Bu duygunun psikolojideki adı nedir bilmiyorum. Hâlâ hayatım tam istediğim gibi değil, sanki bir şeyler benim için henüz gerçekleşmedi, çoğu konuda bazı şartlar daha iyi hâle gelecek de ben sanki o zaman arkama yaslanıp “oh tamam, şimdi oldu ve artık istediğim gibi yaşayabilirim” deyip derin bir nefes alacakmışım gibi hissediyorum; daha doğrusu bekliyorum. Ve bunun hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşmeyeceğinin, böyle diye diye, bazı şeylerin gerçekleşmesini beklerken koca bir ömrü tüketeceğimin de farkındayım. Umarım öyle olmaz. “An”ın, içinde bulunduğum her yaşın, yaşamakta olduğum her mutluluğun, hüznün, sağlığın, hastalığın, güzelliklerin, sıkıntıların, daha doğrusu “benim sürecimin” farkında ve bilincinde olarak alırım her nefesimi. Çünkü biliyorum, ne geleceğe takılıp kalarak ne de gelecekten kaygı duyarak, korkarak yaşanıyor.
Continue reading →