sarsıntı
Yıllar önce yaşadığın terk edilişin benzerini yaşadın. Gösterdiğin tepki neredeyse aynıydı. Aradan yıllar geçse de biten ilişkiler karşısında pek de güçlendirememişsin kendini. Yanılıyor olabilirim – muhtemelen yanılıyorum – çünkü bir öncekini atlatman aylar sürmesine rağmen bu seferkinin sendeki sarsıntısı birkaç gündü. Zihninden ve gözlerinden bunu anlayabiliyorum.
yapayalnız
“Derin bir yalnızlık içindeyim, yapayalnızım” sözün hâlâ kulaklarımda. Koca bir evren yıkılıyor ama dünya âdeta umursamıyor. Hayatına giren her insanın, her sevginin, her bağlanışın, her terk edilişin, bitişin, tükenişin seni, o derin yalnızlığınla bir kez daha yüzleştirdiğinden şikâyetçisin. Haksız da değilsin.
enkaz
Seni korkutmak istemem fakat korkunç bir enkazın altındasın. Hem de yıllar boyu farklı zamanlarda tekerrür eden benzer sarsıntıların yol açtığı bir enkazın altında. Acından, çektiğin ızdıraptan bunu hissedebiliyorum. Yerle bir olmuş, kırılıp dökülmüş bir kalbin enkazını ya kaldıracaksın ya da yerine yenisini inşa edeceksin. Karar senin, kader ikimizin.
gölge
İnsan, uzun süredir bir ağacın gölgesindeyse, bazen kendi gölgesini unutabiliyor. Böyle büyük cümleleri hep sen kuracak değilsin. “İnsan, hiçbir şey ve kimse için kendinden asla vazgeçmemeli” derken, sen kendi gölgeni nasıl unutabildin? Başka gölgelerde kaybolup gittiğini nasıl fark etmedin, en çok buna şaşırıyorum.
kalan
Farkındaysan bir öncekinin aksine, bu defa geri dönmesini dilemedin. Belki gönlünden geçirdin ama evrene mesaj yollamadın. Zihnini okuyabiliyorum, gönlünü değil. Büyüyor, olgunlaşıyor, bunları yaşadıkça öğreniyorsun. “Herkes yerinde sağ olsun” demeyi zorla öğretiyorlar sana. Gideni, gidişiyle bırakıp asıl kalanla, kendinle ilgilenmeni; kendinle baş başa kalıp “iyileşmeye çabalamanı” seyrediyorum gözyaşlarıyla.
yas
Sana ne kırgın, ne de kızgınım. Seni suçlamıyorum da. Baş etmen gereken büyük bir yas var ve sonrasında tek derdin kaybettiğin gölgeni bulmak olacak.