Niçin Yazıyorum?

Eskiden, kendimi en iyi yazarak ifade edebildiğimi zannettiğim için yazdığımı düşünürdüm. Belki de anlatmak istediklerimi gönül rahatlığıyla paylaşabileceğim birileri olmadığına inandığımdan, yazmaya yöneldim. Ya da yazmak, sözle anlatmaktan; kâğıt kalem bulmak, dertleşecek dost bulmaktan daha kolay geldi bana.

Zamanla, yazmanın benim için bir sığınak olup olmadığını sorguladım. Aslında tam olarak öyle değildi. Var olduğumu yazarak birilerine ispat etmeme gerek yoktu. Bunu farlı yöntemlerle de yapabilirdim. 

Dünya telaşı içinde kendimle, duygularımla bir türlü baş başa kalamıyorum. Yaşadığım, gördüğüm, hissettiğim, biriktirdiğim çok şey var. Ama bunların hiçbirini kendimle karşılıklı oturup değerlendirmeye fırsatım yok. Hepsi yaşanıp geçiyor. Zaman hızla akıp gidiyor ve hiçbirini yazarak kaydetmediğimden hepsini kaybediyorum. 

Sanırım “kendim”le kalabilmek için yazıyorum. Bana söz hakkı tanımak, kendimi dinlemek, beni anlamak, Evren’i kaydetmek için…

telegram

4 Comments

  1. Yazmanın dünyadaki en keyifli işlerden biri olduğunu blog yazmaya başladığımda anladığımı ve şu kendinle kalabilmek ifadenin de cuk oturduğunu söyleyebilirim.

    Ve insanın yaşadıklarını yazıya döktüğünde gördükleri muhteşem; çoğaltıcı ve dışarıdan birine, yeni bir ben’e ama aslında kendine okuturken aldığı haz ve hissetirdiklerinin tadına ise paha biçemem. Ama muhteşem bir şey olduğunun altını çizebilirim:)

  2. Selam Evren, yaklaşık 5 yıldır seninle bloğun sayesinde tanışmış kabul ediyorum kendimi:))

    Gerçekten İnsan bu yoğun karmaşa içerisinde kendi ile kalabilmeli ve yazarak kendini tamamlamalı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir