Yıllar önce “öldüğünde tabutunu ‘beğen’ecekler” deseler mutlaka şaşırır kalırdım. Bugün, teknolojinin bizi getirdiği nokta ‘ölenin ardından bir Fatiha okumak yerine ‘beğen’ tuşuna tıklamak oldu. Oysa diğer tarafta Facebook yok; bilmiyor muyuz?
Geçen yıllarda Dijital Taziyeciler başlıklı bir yazı yazmıştım; yeğenim Ramazan’a anneannesini kaybettiği söylenmemişti ama çocuğun telefonuna peş peşe baş sağlığı (!) sms’leri yağmıştı. Başkaları, uygun zamanı ve ortamı bekleyen Ramazan’ın ailesinden çok daha hızlı davranıp üzerine düşen (!) görevi yapmıştı.

Talat Efe’nin 2010 yılında çekilen fotoğrafı ilk kez bu yazıda kullanıldı.
Yeni yılın ilk kötü haberi (ki her ölüm Allah’a kavuşmaysa buna kötü haber demek ne kadar doğru, onu da bilmiyorum) Talat amcamızın vefatıydı. 2010 yılının Aralık ayında Ziya’yla beraber kapısını çalmış ve saatler süren zengin sohbetine dahil olmuştuk. {Merak edenler kendisiyle yaptığım röportajı buradan okuyabilir} O, adeta yaşayan bir çınardı ve Aydın Efesi denilince akla gelen ilk isim Talat Efe, koca bir ömrü sırtlayıp 86 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Bir Ölüm Kaç Beğeni Alır?
Bugün cenazesi defnedildi; İbrahim’in, Evren’in en muhteşem Efe’si olmasında onun da payı yadsınamaz. Zaten İbrahim de “Ne yokluğun dolar, ne hakkın ödenir.. Aldığım tüm övgüler senin, lakabım senin, Efelik senin… Şimdi attığım her adım da senin eserin.. Canım Dedem, Efem, Şairim mekanın cennet olsun… Ben nasıl yüklenirim yarın seni“ diye yazıyordu. 33 kişi tarafından beğenilen yazıya 18 baş sağlığı yorumu yapılıyordu.
Bugün, toprakla buluşma vaktiydi ve Talat Efe, tıpkı Cahit Sıtkı Tarancı’nın yazdığı “Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misâli o musalla taşında.” mısralarında olduğu gibi tabutuyla baş köşedeki yerini almıştı. İbrahim’in cenazeden paylaştığı fotoğraf 12 kişi tarafından beğenildi (!) altına ise sadece 3 baş sağlığı yorumu yazıldı. Oysa yine biliyorduk ki Talat amcanın ve daha öncekilerin gittiği yerde sosyal medya yoktu. Bir tabutu beğenenlerin kaçı zahmet edip telefon açtı da baş sağlığı diledi ya da daha az zahmete girip bir Fatiha okudu? Öyle ya Facebook’ta ölenle ölünmüyordu!
Aramızdan Çoğu ‘Mobil Körlük’ Yaşıyor!
Instagram’da Talat Efe’nin 2010 yılında çektiğim fotoğrafıyla birlikte vefatını yazdığımda da peş peşe gelen beğeniler ‘mobil körlüğü’ bir kez daha ortaya koyuyordu. Beğenenlerin büyük çoğunluğu muhtemelen yaşlı bir efenin fotoğrafını beğenerek tık’lamıştı. Yazıyı okuduklarını sanmıyorum; okuyup da yorum yazmasa bile Fatiha okuyan kaç kişi vardı acaba?
Ölümü bile tüketir olduk internette. Tıpkı ömürleri tükettiğimiz gibi. Doğar doğmaz bebeğimizin cıbıl cıbıl fotoğraflarınızı sanal alemde eşe dosta sergileyen bizler ne vahim videoaları, fotoğrafları ‘beğenip’ geçmedik mi? Artık bir ölüm haberi, bir tabut beğenilmiş çok mu…
Hâlâ okumasını bilen ama vakti de olan varsa Fatiha… Talat amca ve es geçtiğimiz diğer kaybettiklerimizin ruhuna…
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Talat amcamızı sayende bir kez daha rahmetle anıyorum Gökhan. Nesil bozulsa da ölümün hakîkati bozulmuyor. Allah diriye de ölüye de saygıyı yüreklerimizden eksik etmesin.
Talat amcanın mekanı cennet olsun inşaallah.
Özellikle Z kuşağındaki insanlar yapıyor bunu, adam sevgilisiyle bir selfie çekiyor atıyor facebook’a sonrada gelsin tıklar, beğeniler :) adam üşenmiyor msj atıyor. ”Lütfen resmimi beğenir misiniz” diye durumumuz gerçekten içler acısı, her geçen günde daha kötüye gidiyor. Sonumuz hayır ola.
Ne hallere gelmişiz yazık. Her şey beğenilebilir bir imge haline geldi Facebook yüzünden…İyice şaşırdı artık insanlar. Aslında bu tamamen teknolojinin bizi esir alışı ama o kadar da kaptırmamalı kendini insanoğlu yahu. Gör, tıkla, beğen, geç… Ağlanası halimiz var.
Rabbim rahmetiyle muamele ettiği, bağışladığı kullarından eylesin inşallah Talat Efe’yi…
Sosyal medya üzerinden her ölüm haberi aldığımda aynı şey’i düşünür, bir fayiha okur, “beğen”eyim mi tepkisiz mi kalayım düşünürüm. Sanki “beğen”memek görmezden gelmek gibi gelir.
Bir de düşünürüm, sosyal medyada her takip ettiğimiz ne kadar yakınımız ? Ne kadar akrabamız ? Bir telefon edip “baş sağlığı” dikeyecek kadar yakınmyız -dün akşam evinde hangi pijamaları ile oturduğunu- bildiğimiz arkadaşımıza ??
Son iki yazı birbirini tamamlar nitelikte olmuş Hocam, o nedenle o yazıyı da bu yazıyı da okurken düşüncelerim aynı noktada takıldı kaldı.
-2014’ün Evren Hoca’ya getirdiği “sosyal medya bağımlılığına son verebilme gücü”nü tez zamanda bana da nasip eyle Allahım :))
Ve küçük bir not / soru ; yazılarınızda farlılık, cümlelerde başkalık, anlatımda detaycı ama sadelik mi seziyorum yoksa bana mı öyle geldi ???