Bugün, çokça kendimizi kandırdığımızı konuştuk. “Bugün“ derken virgül’ü özellikle koydum ki kendimizi kandırmamızın sadece “bugün“e has değil her zaman yaptığımız bir şey olduğu ayrımına vardırmak için. Niye cümleyi bu kadar uzatıyorsam? Daha düzgününü yazsam olup bitecek: Kendimizi uzun süredir kandırdığımızı konuştuk.
Bunu ilk önce Harun‘la konuştuk… Bizim balkonda çay içerken konuştuk, yüz yüze… Dedik ki “hayatı erteliyoruz.“ Hatta ben bir ara baya beylik laflar ettim, “büyük konuşma“ dedirten cinslerdendi. Sonra, Aykut‘la konuştuk. Ama telefonda… Onunla da aynı şeyi konuştuk. “Hayatı bekletiyoruz, bazı şeyleri erteliyoruz.“ dedik. Biz bunları pek konuşmuyoruz, her zaman konuştuğumuz şeyler de olabilir aslında. Veya ben farkında değilmişim.
Bir de şu çok ilginç: Aynı çevrede dönüp duruyor bazı olaylar. Mesela birbirini hiç tanımayan iki insan… Biriyle öbüründen bahsediyorsun sonra o bahsettiğinle karşılaşıyorsun ve biribiirnden habersiz bu iki insanla farklı zamanlarda aynı konu üzerine konuşuyorsun. Tuhaf geliyor bana. Facebook’ta ortak arkadaşlar çıkıyor ya. “Ne alaka ya“ deyip şaşırıyorsun ya. İşte böylesi bir durum beni de şartabiliyor mesela.
“Ya sen hala niye şaşırıyorsun ki böyle şeylere“ diyorlar. İnternette yazıyor olunca bir de bayadır yazıyor olunca facebook, twitter delisi gibi mi görünüyorsun anlamadım. Bir gün şu bilgisayarın ekranındaki zeminde yürüyen, harbiden sanal dünyada nefes alan blog yazarları türer mi acaba? Hiç düşünmemiştim; şimdi düşündüm bak. Adam açıyor bilgisayarını, giriyor benim bloga ve ben benim sayfanın üzerine oturmuş kitap okuyorum, uyuyorum, satırlar arasında geziyorum, farenin imleciyle beni gıdıklıyorlar vesaire. Yahu ne biçim olurdu bunlar olabilse ;)
evrengunlugu.net
2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.