ÖLÜM ÇOK AĞIR…

Ağır açan bir gül kadar hafifken merhamet,

Ölüm çok ağır Allahım

Ölüm çok ağır, affet.

[musalla taşında açan gül, Hüseyin Atlansoy]

15 Ocak 2007 Pazartesi. Saat 14:00 sıraları. Yirmi beş yıldır arada bir uğradığım, yakınından geçtiğim Tellidede Mezarlığı’nın insanı kendinden geçiren ağaçlı yolunda ilk defa kendi kanımdan biriyle son kez vedalaşmak için yürüyorum. Bahtiyar Amcam, sağlı sollu uzanan mezarları gösterip: “İnsanlar 70-80 yıl yaşıyorlar ama 100-200 yıllık mezarlarda yatıyorlar” diyor usulca. Dünyada geçirdiğin vakitten kat be kat fazlasını geçiriyorsun kara toprağın altında. Birileri gelsin de ruhuna Fatiha okusun diye yol gözlüyorsun. Ama sanki gerçek özgürlüğüne bedenin hapsinden kurtulunca kavuşabiliyorsun. Tıpkı, seksen üç yıllık ömrü gurbetlerde, ana-baba, kardeş hasretiyle geçen anneannem gibi…

Anneanemim yeşil gözlerinin bu yalan dünyaya kapanmasının üzerinden altı gece geçti. Teyzemler, dayımlar, torunlar hepimiz dedemin yanında yatıp kalkıyoruz, ev sessizliğe bürünmesin, karanlığa gömülmesin diye. Her gün ev, başsağlığı için gelenlerle dolup dolup boşalıyor. Ama bunca insana, evin içinde dolaşan onca nefese rağmen dedem, gizliden gizliye anneannemin soluğunu arıyor namazlarını kıldığı her zamanki seccadesinin üzerinde. O gün bu gündür akşamın hep aynı saatinde sessizce odasına çekiliyor dedem ve işte o zaman acılarıyla başbaşa kalıp kimbilir neler konuşuyor anneannemle…

One Comment

  1. Çoğu zaman derlerya erkekler duygusuzdur, bir şeyden anlamaz, diye.Öyle değil işte.Çoğu öyle olsa bile Evren bir başka.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir