Tatil tatil derken Ortaca Dalyan‘daki günlerim sona erdi. Asker arkadaşlarımla birlikte tatil yapma fikrini ortaya atmış ama bu kadar insanı organize etmenin aslında tatilsizliğe sebep olacağını hiç düşünmemiştim ;) Küçük bir krize dönüşen bu yazki tatil planı suya düştü ama neyse ki benim için tatil, Caretta Carettaların muhteşem diyârı Dalyan ile doyumsuz bir rüyaya dönüştü.

“İnsanın az insanlığın çok olduğu bir yerlerde huzurlu bir tatil“ dileğimi facebook cemaatine dillendirdiğimde bugün “hakikaten de öyle oldu“ diyebilmenin keyfindeyim. Muğla‘nın Dalyan’ı, turizmi ahlaksızlığa, turistleri soyup soğana çevirmeye dönüştürmeyen “yerli” ev sahipleri sayesinde güneşi, denizi, kumu ve huzuru cömertçe misafirlerine sunma konusunda son derece samimiydi.

Ortaca Dalyan’da “dürüst“ bir turizm var, sizi asla rahatsız etmeyen bir turizm var, misafirlerini yolunacak bir enayi gibi görmeyen bir turizm var. Yiyip içtiğiniz yerler geldiğiniz yerdeki harcamalarınızdan çok da farklı değil. İnsanlarının alçakgönüllülüğü ve samimiyeti kesinlikle Ege insanının en saf halini temsil ediyor.

Benim milli sporum frizby, tatil çantamdaki yerini almazsa olmazdı, gittiğim yerde oynanmazsa ayıp olurdu ;) Öyle ki yukarıda Dalyanlıların içtenliğinden bahsederken bunu dayandırdığım olaylardan biri de komşularının bahçesine kaçan frizbimi alabilmek için yemek sofrasından kalkan ve dakikalarını bunun için harcayan küçük hanımefendidir. Edebiyat öğretmeni olduğumu söylediğimde son derece şaşırarak tepki veren küçük hanımefendi ile yıllar sonra bir lisede yollarımız kesişirse bu olayı birbirimize hatırlatalım demiştim. Ancak ona, söz konusu randevunun gerçekleşme ihtimalinin bir blog yazarı olarak sanal alemde gerçekleşme ihtimalinden daha az olduğu gerçeğini itiraf etmeye vaktim olmamıştı ;)

7 km uzunluğundaki Dalyan plajına tekneyle gitmekse tam bir ömürlük yolculuk. Yaklaşık 40 dakika süren tekne yolculuğu sazlıkların arasından süzülerek insanı büyüleyen bir hal alıyor. Eğer ki sevgiliniz yanınızdaysa o tekne turunda ona bir kere daha aşık olmamak mümkün değil ;) Bahsettiğim plaja araçla da ulaşmak mümkün ama tekneyle gidilmesini mutlaka tavsiye ediyorum.

Ben hem dalgalarla boğuşarak denizde hem de durgun suyla gölde yüzmek istiyorum derseniz Dalyan ilginç bir şekilde size bu iki keyfide yaşatıyor. Önünüzde ılık suyuyla Ege denizi, hemen arkanızda da kanal sularının yer aldığı göl. Denizde yüzüp sonra terliklerimi giyip koşa koşa arkadaki kanala yüzmeye gittim ve gölde yüzmek daha çok hoşuma gitti. Ben kalabalık plajları seviyorum veya tenha plajlarda günümü geçirmek istiyorum diyenler için de yine Dalyan plajı bulunmaz bir alternatif. Sahilin belli bir kısmı son derece güven ve düzen içerisinde işletiliyor. Kalabalıklar arasında boğulmak istemiyorsanız koskoca sahilin geri kalan kısmı size yetip de artacaktır ;)

Dalyan’a dair anlatacak çok güzel detaylar elbette var. Bu kadarını yazdığım için bile açıkçası içim rahat değil. Çünkü yıllar sonra yeniden oraya gittiğimde Kuşadası’ndaki, Bodrum’daki bozulmaların aynısını oranın da yaşayacak olmasından dolayı tuhaf bir şekilde tedirginim. Bir yeri çok övmek bazı aç gözlü ticaret adamlarını oraya saldırmaya itebiliyor. Dalyan’da çektiğim birkaç fotoğrafı da önümüzdeki birkaç hafta içinde flickr’daki hesabıma ekleyeceğim; merak edenler oradan takip edebilirler.

evrengunlugu.net

2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.