Felatun Bey ile Rakım Efendi Şöleni

Cumartesi günü Aydın’da tam bir sanatvardı. İzmir Devlet Tiyatrosu’nun usta oyuncuları, Ahmet Mithat Efendi‘nin eseri Felatun Bey ile Rakım Efendi‘yi Şükran Güngör sahnesinde öyle iyi temaşa ettiler ki tiyatro salonundan büyülenmiş bir vaziyette çıktım; bütün birgünü sanki o sahnede yaşıyormuşcasına bir duyguyla geçirdim.

Liseden öğretmen arkadaşlar ve öğrencilerle bir sırayı olduğu gibi kapatmıştık. Türkçe öğretmenim Gülgün Sargın ve eşi Adnan Hocamı da oyuna davet etmiştim. Kendilerini kapıda beklerken, içim içime sığmıyordu. Ortaokul sıralarında kendisine Türkçe öğretmeni olma sözünü verdiğim Gülgün Hocam’ı görmeyeli epey bir süre olmuştu ve son derece heyecanlıydım. Oyuna ara verildiğinde elimi tutup Continue reading →

YÜZYILIN AŞKLARI

Yaşaya geldikleri hayatlarını hiç düşünmeden terk ettiler. Ailelerini kaybetme pahasına arkalarına bakmadan yeni bir sevdaya yelken açtılar. Sırılsıklam aşık oldukları kadın ya da erkeğin uğruna canlarını feda ettiler. Ama hayal ettikleri büyülü aşkı hep yarım yamalak yaşadılar.

Can DÜNDAR‘ın, Adnan MenderesAyhan Aydan aşkından, NâzımPiraye aşkına, Yılmaz GüneyFatoş Güney aşkından, Yıldız KenterŞükran Güngör aşkına kadar ülke gündemini meşgul eden pek çok sevdayı konu edindiği “Yüzyılın Aşkları” kitabından bahsetmeyeceğim. Orada bahsi geçmeyen bir ayrıntıya değineceğim sadece.

İsmini vermeyeceğim ama bu yazıdaki ismi Celal olsun. Canım kadar sevdiğim Celal abimle 45 dak. süren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik birkaç saat önce. Dertliydi, mutsuzdu ve büyük bir çıkmazdaydı. Uzun bir süredir hayatında bir kız var, ortak hayaller kurduğu. Seviyor, seviliyor… Ancak Celal abinin annesi bir türlü kabul etmiyor, onaylamıyor onların sevdasını. Bu konu her açılışında ortam gerginleşiyor, işler iyice sarpa sarıyor. Ve Celal abim, derin bir ümitsizliğe gömülüyor, her geçen gün.

Ana-baba rızası olmadan gerçekleştirilen evliliklerin ömrü de, huzur durumu da bilimsel olarak “olumsuz” olarak tespit edilmiştir bugün. Zorluklar yaşanıyorsa, itiraz sesleri yükseliyorsa “bunda bir hayır vardır” demek en doğrusu sanki. İşte bütün bunlar konuşulurken telefonda, “Yüzyılın Aşkları”nda insanın yüreğini kabartan efsanevi aşk masallarında atlanılan bir detay geldi aklıma:

Kitapta bahsi geçen 10 “ateşli aşkın” kahramanlarının çoğu ailelerini, sevdaları uğruna terk etmişler; sevdiklerini geride bırakmışlar, alışageldikleri hayatlarına veda etmişlerdi. Çoğu, arzu ettikleri “büyülü sevdayı” yaşayamadı. Ya aldattılar, ya aldatıldılar, ya hasret çektiler ya da süründüler… Ailesini hiçe sayıp sevdaya yelken açan yürekler nedense ömürleri boyunca gülemedi… Ama kitapta bu ayrıntının altı hiç çizilmedi.