Herkes, fotoğraf çekme özelliğine sahip herhangi bir makineyle fotoğraf çekebilir mi? Elbette. Bu, tıpkı herkesin doğuştan genlerine kodlandığı üzere şarkı söyleyebilmesi gibi. {O halde sokaktaki adamla sahnedeki adamı ayıran bir fark olmalı.} İki elle makineyi tutup deklanşöre basarak görüneni olduğu gibi filme veya dijital ortama kaydetmek yetiyorsa, henüz iki asırlık bir geçmişe bile sahip olmayan fotoğrafı, “sanat” haline getirmek için daha başka bir şeye mi ihtiyacımız var? Fotoğraf, bizim gözümüzden, vizörümüzden, deklanşörümüzden yaratılamayacak kadar olağanüstü bir kabiliyeti mi gerektiriyor?
“Bugün fotoğraf, bir bakkalın bildiğinden daha az bilgi ile sürdürülecek bir işe dönüştü; Continue reading →