Geçmişte kendisiyle söyleşi gerçekleştirmek için buluştuğum birisi bana “Evren, 10 yıldır blog yazıyorsun ama senden sonra bu işe başlayanlar çoktan meşhur oldu” demişti. Dikkat çekmeye çalıştığı (ki hiç umurumda olmayan) ayrıntıda haklıydı ama kendisine o gün orada onunla söyleşi gerçekleştiren tek blog yazarının ben olduğum ayrıntısını da hatırlatmadan edememiştim.
e-vren günlüğü’nün hiçbir zaman ne Google’da ilk sıralara çıkma kaygısı ne de SEO odaklı bir içerik politikası oldu. Zaman zaman altını çizdiğim bir detay vardı: Ben kendi dijital günlüğümü tutuyorum. ‘Kişisel bir blog’, diğer blog türleri kadar ilgi çekmiyor (çekmesin); Google’dan çok fazla ziyaretçi almıyor (almasın) ama “en samimi, gerçek ve uzun ömürlü blog türü” olduğuna inanıyorum. Zaten önemli olan da bu on yıllık süreçte kimlerin çok para kazanan (veya ünlü) blog yazarı olduğu değil benimle birlikte bu yolculuğa devam edip etmediği. Arkamda bıraktığım onca terk edilmiş blog, başarının asıl kıstasının ne olduğu sorusunun gerçek cevabı olacaktır.
