VCD kapağının arkasındaki yazıyı okuyunca Julie&Julia’yı seyretmenin sıkıcı olabileceğini düşünmüştüm. Halbuki, Barış’ın haftalar önceki önerisi olması sebebiyle bu filme önyargılı yaklaşmamaya çalıştım.

Julia bir memure. “Birileri kitabını yayınlamazsa yazar değilsindir.” diye düşünüp kendini yiyip bitirdiği bir esnada kocasının web günlüğü tutma fikriyle hayatı bir anda değişir. Julia’yı en popüler 3 blog arasına sokan maceranın fikir aşamasında eşinin şu sözleri not edilesi diye düşündüm:

“Web günlüklerinin en güzel tarafı da bu. Yayımlanması gerekmiyor işte. Sadece ağa giriyorsun, enter’a basıyorsun ve şak diye orada.”

Julia, ünlü bir gurme olan Julie’nin yemek kitabındaki yemek tariflerini 365 gün boyunca web günlüğünde yayınlıyor, ziyaretçi sayısı günden güne artıyor, başlarda hiç yorum alamazken günde onlarca kişinin yorumu gelmeye başlıyor, takipçileri evine hediyeler yolluyor vs. Julia’yı bizim bildiğimiz blog yazarlarından ayıran özelliği ise 365 günlük bir proje olarak başladığı web günlüğü projesini 365. günün sonunda söz verdiği üzere sonlandırması. Bir ara eşini kaybetme, evliliğinin sona ermesi tehlikesini atlatsa da sanal alemin tarifi mümkün olmayan örümcek ağından kendini çekip çıkarmayı becerebiliyor.

Bir blog yazarı olan Julia’nın web günlüğü macerasını büyük bir zevkle seyrettim. Verilen onca yemek tarifi, yemek üzerine edilen onca sohbet karşısında çok fazla acıktığımı ve bir ara mutfağa gidip saçma sapan şeyler yediğimi bu filmin tek kötü etkisi olarak not düşüyorum. Bir blog yazarına tavsiye edilebilecek en anlamlı filmlerden biriydi Barış, teşekkür ederim ;)

—

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği‘nin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir. TOFD’a ulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak “Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyası”na 5 TL’lik bağışta bulunun.