Acil Ücretli Öğretmenler Aranıyor!

Kırk yılın birinde Cine 5’in akşam haberlerini seyredelim dedik. Aslında bilinçli bir tercih değildi bizimkisi. Akşam yemeği sofrasına oturduğumuzda Cine 5 açıktı; muhtemelen Hüss, o kanalda az evvel çizgifilm seyretmişti :) Hatırladığım kadarıyla ana haber bültenin zengin içeriği şu başlıklardan ibaretti:

Kaza yapan aracın içinde sıkışan adamı baltayla kurtarma opresayonu.. İbrahim Tatlıses-Yıldız Tilbe kavgasının perde arkası.. Yılmaz Erdoğan’la ben evlenmeliydim diyen bir şarkıcıyla röportaj.. Hadise’nin Almanya konseri..

Türkiye’nin ciddi sorunlarıyla ilgili asıl haberler hangi ara verilmişti ya da gerçekten verilmiş miydi bilemiyorum.

Cappucino’yu neden Türkçe söyleyişiyle -kapiçüno olarak- yazmıyorum diye düşündüm az önce. Konunun üzerinden günler geçti ama benim kapiçüno maceram sona ermedi. Msn’den hala kapiçüno hazırlamayla ilgili öneriler gelmeye devam ediyor. Az önce Nur‘un tarifini deneyip geldim. Yok kardeşim, ne köpürüyor ne de aroması karışıyor bu acayip icadın :)

Ne ilginçtir, bugün iki defa ücretli öğretmenlik için arandım. İki farklı ilçedeki liselerden arayanlar çok zor durumda olduklarını, ikinci dönem açıldı açılalı edebiyat derslerinin işlenemediği söylüyorlardı. Çalıştığımı söyledim; çalışmayan başka branş arkadaşlarınız varsa haber veremezsiniz diye ricada bulundular.

Hiçbir arkadaşım KPSS’ye hazırlık aşamasında ücretli öğretmenlik yapmayı düşünmüyor; çünkü aşırı temponun çok yorucu olduğunu geçen yıllarda tecrübe etmişler. Ayrıca devlet, ücretli öğretmene resmiyette olmasa da pratikte kadrolu öğretmen gibi davranıyor. Bunun yanında ondan beklentileri üst düzeyde oluyor. Ne tuhaf değil mi; 1 kadrolu öğretmen maaşıyla 3 ücretli öğretmen çalışıtıyorsun ve onlardan aynı performansı bekiyorsun. Eğitim – öğretimin 2. döneminde genellikle çoğu ücretli öğretmen çalışmayı bırakıp KPSS’ye yoğunlaşıyor. Hal böyle olunca başta öğrenciler olmak üzere okul müdürleri zor durumda kalıyor. Türk eğitim sisteminin geldiği nokta şu an böyle.. Üniversiteden mezun olup atanamayan öğretmen adayı da mağdur, okul idarecileri de mağdur ama asıl öğrenciler mağdur.


e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

2 Comments

  1. konuyla ilgili önceden kaleme almış olduğum bir yazı…

    BUYRUN TEESSÜF SOFRASINA

    Öğrenciler için belki de “tatil gelmiş” olabilir. Ancak gerçekte ülkenin eğitim karnesine bakılınca bu durum “pekte tatil gelmiş hoş gelmiş” durumunda değil. İşte bir ülke adına en büyük üzüntü kaynağı ve teessüf noktası budur.

    200.000 öğretmenlik mezunu öğretmen adayının her yaz yapılan 10 bin kişilik atamayı beklemeleriyle; Windows 98 işletim sistemine sahip anca 8GB’lık hard diskli bilişim sınıflarıyla; 10 ay çalıştırılıp yaz tatili esnasında sözleşmesi biterek açlık sınırında, ev kirasını ödeyemeyerek, çocuklarına tatilin tadını bir yudumda olsa yaşatamayan, yaz boyu büyük sıkıntılar çeken 4C’li teknik personelleriyle; hiçbir HUKUKİ dayanağı olmayan ücretli öğretmenleriyle ve usta öğreticileri ile, hala bir YÖNETMELİĞİ bile olmayan kadrolu ile tek benzer noktası ayın 15inde maaşlarını almak olan 4B’li öğretmenleriyle Eğitim Felç olmuş halde… Tüm bunlara rağmen hala tatil gelmiş olabilir mi?

    Sorunlar sadece devlet okullarında değilki… Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Özel öğretim kurumlarında da yığınla sorun var!

    Dershane ve Özel okullarda Asgari ücretin de altında çalıştırılan ve çalışmaya mahkum bırakılan Öğretmenlik Mezunu, gencecik, pırıl pırıl en çağdaş pedoğojik donanıma sahip onbinlerce Öğretmenin içler acısı durumu Vatandaş tarafından BİLİNMİYOR! Ağır Sanayi koşullarından da daha ağır maddi ve manevi sıkıntılar içerisinde öğretmenlik mesleğini elleri mahkum oldukları için icra etmeye çalışan onbinlerce sıkıntılı öğretmenin yaşadığı bir ülkenin geleceği sorgulanmalıdır!

  2. İşte kanayan yaramız…hem kırsal kesimdeki okullarda hem de istanbul’un göbeğinde bulunan çoğu okulda nerdeyse her branşta öğretmen açığı varken ısrarla kadrolu öğretmen atanmaması ve boşlukların 3’te 1 ücretle ücretli öğretmenlerle (ameleler:) yamanması devletin halkını kazıkladığının apaçık kanıtıdır… şu anda vasıfsız bir eleman olarak hayatımı sürdürmekte olan bendeniz :) de aynı fikirleri paylaşıyorum seninle Evren, formasyonlu olarak bir adım önde olan arkadaşlarımızın atamasının yapılmasını (hiç değilse) can-ı gönülden istiyorum…

    hem öğencilere yetememekten, öğrenme sevgisi aşılayamamaktan yoruldum ve hayatım bir kaosa dönüşmek üzere, belirsizlikler içinde kalmanın bu kadar zor olduğunu şimdi anlıyorum… tembellik de ayrılmaz bir parçamız olmuş… karayı göremiyorum ben şahsen …

Bu yazıya katkı sunun