Şahnalı’da Biten Çocukluğumuz

Şahnalı Köyü‘ne en son ne zaman gittiğimizi bir türlü hatırlayamadım. Kimse de hatırlayamadı zaten. Arabayla o yokuşlu uzun köy yolunu çıkarken “dolmuşa binmek için az mı indik bu yollardan” diye düşündüm. Köy yerleri şehirlere göre yavaş değişiyordu. İyiki de yavaş değişiyordu. Sol taraftaki koca dut ağacı, hemen yanındaki sıralı yalaklar aynı duruyordu. Kimbilir kaçıncı gelişimizdi Şahnalı’ya. Ömrümüzün pek çok dönemine tanıklık etmişti bu köy. En çok da çocukluğumuzu bilir buranın dağları, ovaları, eski yıkık köy okulu… Mehmet abimlerin evine gelir gelmez, kardeşlerim ve Mehmet abimin çocuklarıyla soluğu eski köy okulunda alırdık. Sonra günü bir anda bitiren delice oyunlara dalardık. 

O oyunlardan sıyrılalı yıllar oldu. Tıpkı Raziye gibi. “Bizim kız”lardan biriydi Raziye. Mehmet abimin iki böceğinin yanında tek çiçeği. Şahnalı’daki çocukluk oyunlarımızın “körebesi”, “ortada sıçanı” da büyümüş, sözleniyordu artık. Çocukluktan sonra belki de doğup büyüdüğü yerlere vedanın ilk adımıydı bu haftasonundaki cemiyet. Biz, biz de ailecek oradaydık… Yeni hayatının başlangıcında Bizim Kız’ı yalnız bırakmadık.

Son derece keyifliydi arada bir görebildiğimiz akrabalarımızla beraber olmak. Lezzetli köy yemekleri, demli ocak çayı… Kıkır kıkırız her dakika. İnsanın böyle zamanlarda derdi tasası kalmıyor. Ya da belli insanlarla birlikteyken böyle düşünüyoruz. Ortadaki şahsiyet, e-vren günlüğü’nün bilinçli ziyaretçileri tarafından az çok tanınır: Ramazan Bey. Bey diyorum çünkü kendisi artık bir memur :)

Hayat değişiyor. Ya da değişmiyor, biz değişiyoruz.

Yazdığım bir konunun devamına sonradan yeni bir yazı eklemek adetim değildir ama Safiye Sultan, yazıyı yayına soktuktan saatler sonra Raziye’nin söz kurdelesini çantasından çıkartıp binbir tembihle bana verince bundan bahsetmek farz oldu. Dün akşam gençlerin sözü kesildikten sonra Safiye Sultan’ın ilk işi kurdeleden kesmek oldu. “Mümkün olduğunca kısa kes, Eylül’e yetişsin!” diye bağırınca da yüzümde bir flaş patlasa hayatımın en utanç fotoğrafı çekilmiş olacaktı sanırım :) Kurdele parçası az önce peçetenin içinden çıkartılınca yaşadığım hayal kırıklığını tahim edemezsiniz. Allah’ım bu istediğimden de uzun; değil 1 ay içinde 1 yıl içinde bile zor kısmet çıkar bu uzunluktaki kurdele yüzünden :) İşin şakası bir tarafa, bu batıl inanç doğru olsaydı yıllar önceki Alperen’in nişan kurdelesi bir işe yarar, şimdi evli barklı adam olurdum :) {Gerçi o gün 5 yıl sonra gerçekleşecek uzunlukta bir kurdele temennisinde bulunmuştum ama neyse} Nokta


e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bu yazıya katkı sunun