BİZİM KÖYÜMÜZ

Şahnalı Köyü‘ndeydik; çocukluğumuzun köyünde. Elif ablaların, Mehmet abilerin küçük dünyalarında, odun ateşinde kızartılmış patates ve biber kızartmalarının doyumsuz lezzetinde, fesleğenlerin harika kokusu arasında, eski günlerimizi yad ettik. Şahnalı’ya ayak basar basmaz sofra kurulana kadar soluğu dağlarda alırdık. Bötü börcünün peşinde koşar, yılan görmenin heyecanını tadar, eşek biner, inek sulardık. Dut ağacından inmez, midemiz patlayana kadar mandalina yerdik. Eskiden daha çok gelinip gidiliyordu, şimdi çocuklar büyüyünce el ayak çekilmişti. Gerçekti ve ne acıydı.

Bizim köyümüz yoktu, aslında vardı da, gidilip görülmeyen bir köy, ne kadar sizin köyünüz olurdu ki. Biz bu açlığımızı Şahnalı Köyü, Elif ablalar ve onların çocuklarıyla giderirdik. Bu yüzden ya, orası bizim köyümüzdü…


e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

One Comment

  1. Sayenizde ben de bir kez daha yad ettim çocukluğumun günlerini,köyümü.Her aklıma gelişinde hüzünlenirim.Çocukluğumun en güzel günleri ve en kötü günü orada babamla kaldı.Bir daha öylesine çocuk olamadım.

Bu yazıya katkı sunun