Site icon e-vren günlüğü

Nurullah Ataç’tan 9 Özlü Söz

Nurullah Ataç‘ın Günlerin Getirdiği (1946) ve Sözden Söze (1952) eserlerinin Yapı Kredi Yayınları tarafından 1998 yılında tek kitap olarak yayımlanmış halinin 6. baskısını okudum. Kurgusal yapıtları haricinde anı, günlük veya mektupları sayesinde doğrudan edebiyatçıları kendilerinden dinlemek bana ayrı bir haz veriyor. Ataç, başta kendisi olmak üzere diğer edebiyatçılarla ilgili görüşlerini ve zaman zaman da Türkçe hassasiyetini kendine has üslubuyla yazıyor. Ben Günlerin Getirdiği – Sözden Söze‘yi okurken büyük zevk aldım. İki eserin birleşimi olan kitap, başlı başına bir hazine ancak ben özellikle Günlerin Getirdiği bölümünden Nurullah Ataç’a ait dokuz cümleyi burada nakletmek istedim.

Lütfen Ataç’ın bazı sözcükleri nasıl yazdığına da dikkat edin. Size yardımcı olması için o sözcükleri kalın yazdım.

Nurullah Ataç’ın Tevfik Fikret eleştirisi

Günlerin Getirdiği‘nde dikkat çeken bir konu da Nurullah Ataç’ın diğer edebiyatçılarla ilgili değerlendirmeleri. Türkçe üzerinden Tevfik Fikret’i sert sözlerle eleştirir Nurullah Ataç. Fikret’in Zerrişte, bu ismiydi onun, sanki haberdar / Mahfi kederimden… mısrasındaki bu ismiydi onun ifadesini fena halde diline dolar: “Bu” zamirini Türkçeye Edebiyat-ı Cedideciler getirdi, bir lüzumu varmış gibi… der. Ataç’a göre arkadaşları gibi Tevfik Fikret de Türkçeyi hiç sevmemişlerdir. Bu görüşünü desteklemek için de Fikret ve arkadaşlarının yazdıkları eserleri delil gösterir. Türkçeyi o kadar hor görmüş bir adama biz de kalkıp “büyük Türk şairi” demişiz! sözleriyle öfkesini dile getiren Ataç için Tevfik Fikret, Türkçe yazmaz, Firenkçe de yazmaz, olmıyan bir dilde yazar. (s.29)

Ataç, Günlerin Getirdiği’nde sadece Tevfik Fikret’i değil Mehmet Akif Ersoy ve Faruk Nafiz Çamlıbel’i de pek sevmediğini “Mahmet Âkif’i hiçbir zaman iyi bir şair saymadım. Faruk Nafiz’e hayran olmadım.” sözleriyle dile getirmekten çekinmiyor. (s.71)

Ataç’ı okurken, günümüzde yaşasaydı bu cesur çıkışlarını muhtemelen Twitter üzerinden yapar, kendisi gibi hâlâ hayatta olan birçok edebiyatçıyı tivit zincirleriyle yerden yere vurur, deyim yerindeyse adeta gömerdi, diye düşünmeden kendimi alamadım.

Exit mobile version