“Her sabah, senin sayfanla başlıyorum güne; ilk çayımı yudumlarken bir göz atıyorum“ deyince akşamki sohbette sevgili Filiz; dedim ki “haberim yokken, Türkiye’nin nerelerinde kimlerin hikayelerine dahil oluyorum…“ Bu ilk defa duyduğum bir şey değil ama her seferinde kendimi şaşırmaktan alamıyorum. e-vren günlüğü, bilgisayar ekranlarında kimlerin evine, bürolarına ne şekilde misafir oluyor / yansıyor kim bilir.. 2,5 yıldır da bıkmadan usanmadan e-vren günlüğü’nü takip eden Ezgi de dünkü e.postasında “gözlerindeki rahatsızlıktan dolayı doktorunun birkaç ay bilgisayarı kendisine yasakladığını ve e-vren günlüğü’nü okuyamayacağı için üzüldüğünü“ yazmış. Ona da cevap olarak yazdığım e.postada dile getirdiğim gibi 7 gün 24 saat yayındayız nasıl olsa.. Her zaman buradayım ben :)
Üç gün boyunca e-vren günlüğü, sevgili MisAfiR KaLeMim Nur‘a ve onun çok güzel yazısına emanetti. Kendisinden önceki 33 özel isim gibi o da bu e-yaşam projesine büyük bir heyecan ve enerji kattı. MisAfiR KaLeM teklifimi ciddiye alıp, önemseyerek harika bir yazı ortaya koyduğu için bir de buradan teşekkür ediyorum Ankara’nın haberi dinlediği ses’e :)
Pazartesi yetmedi, Çarşamba aradı. Hırsını alamadı Cuma günü üçüncü ve son kez aradı Finansbank Genel Müdürlüğü’nden müşteri temsilcisi bayan :) Telefon numaramı kimlerden ne şekilde temin etmişler, bu konuyu hiç sorgulamıyorum bile. Lakin, beni kredi kartı sahibi yapma konusunda neden bu kadar inatçılar anlamış değilim. İlk iki aramalarını kibarca geri çevirdim. Cuma günü 2 defa daha aradılar ama açamamıştım. Bıkmadılar, günün sonuna doğru tekrar aradılar. Telefonu açtığımda anladım ki hanımefendiler, telefonu otomatiğe bağlamışlar. Ben açınca kendilerine sinyal gidiyor. Bu sistemle günde kim bilir kaç kişiyi arıyorlar. Sabırla dinledim bayanı. “Peki“ dedim; “yıllık kart ücreti ne kadar ödeyeceğim?“ Tam da tahmin ettiğim gibi balık yeme atlamıştı: Yıllık 35 Türk Lirası kart ücreti ödeyecekmişim. Ama yüzümü hemen buruşturmamalıymışım; bütün bir yıl boyunca bankanın bilmem ne hizmetlerinden bedava faydalanacakmışım. Hizmet dediği şey de benim hiçbir işime yaramayan zımbırtılar… Bankaların kredi kartlarından yıllık ücret almaması gerektiği konusunda o kadar çok haber yayınlandı, gazete köşelerinde bu konu öyle çok yazılıp çizildi ki.. “Müşterisinin hakkını korumayan bir bankayla işim olmaz” dedim en son. “Finansbank, sadece bir kredi kartından ibaret değil ki“ dedi telefonun diğer ucundaki bayan. İyi de ben bir işadamı değilim. Banka benim için sadece kredi kartından ve bankamatikten ibaret. Şu an kredi kartını kullandığım bankanın kapısından içeri 1 ya da 2 defa girmiş bir müşteriyim ben. İşimi ya internetten ya telefondan ya da bankamatikten halleden biriyken benden 35 lira olarak neyin hizmet parasını tahsil ediyor? Neyse, reklamın iyisi kötüsü olmamış. Bu yazıyı Finansbank Genel Müdürlüğüne de e.postayla gönderiyorum. Umarım dördüncü kez arayıp kişilik haklarıma tecavüz etmeyi bir daha denemezler…