Site icon e-vren günlüğü

Dijital arınma yöntemlerim 1

Hayatımda uyguladığım dijital arınma yöntemleriyle ilgili yazı yazmayı epeydir planlıyor ancak erteliyordum. Cal Newport‘un Dijital Minimalizm kitabını okumaya başlayacağım için, kitaptan etkilenmeden ve Newport’un önerilerini tatbik etmeye başlamadan önce dijital arınmaya dair halihazırda aldığım önlemleri sıralamak istedim. Kitabını okuyup oradaki önerilerden uygulamaya başladıklarımla ilgili bu yazının devamı niteliğinde ikinci bir yazı yazacağım

Teknolojiye ve dijital dünyaya ilgim her zaman oldu. Hem internet hem teknolojiyle yıllardır içli dışlı olduğum için bir süredir bu konularda doyuma ulaştığımı hissetmeye, internet ve teknolojiyle bağlantılı ürünleri hayatımdan yavaş yavaş çıkarmaya başladım. İnternetten mobil uygulamalara kadar günlük yaşamımda ne gibi dijital düzenlemeler yaptığıma birlikte bakalım:

#Televizyon

Hayatımdan çıkardığım ilk teknolojik ürün televizyon oldu, hem de epey uzun bir süre önce. Evde, televizyonun görevini tabletim görüyor.

#Netflix

Benim için televizyonun yerini uzun süre Netflix ve YouTube tuttu. Ancak bağımlılık yapan ya da kolaycılığa kaçmama yol açan özelliğinden dolayı Netflix’i iki yılın ardından hayatımdan çıkardım. Burada suçu aslında Netflix’e yüklemek yerine kendi iradesizliğimle yüzleşmem gerektiğinin farkındayım. Normal insan gibi akşamları sevdiğim bir dizinin bir bölümünü seyredip geri kalan zamanda kitap okuyabilir, yazı yazabilirdim. Ama ben bazı düşüncelerden kaçmak, iş yorgunluğunu atmak ve günü bir an evvel sonlandırmak için art arda birkaç bölüm seyrediyor, hatta koca bir sezonu bitirebiliyordum. Sonra, seyrettiğim dizilerin bana herhangi bir şey öğretip öğretmediğini, saatlerimin keyifli vakit geçirme adı altında boş yere geçtiğini sorgulamaya başlayarak Netflix aboneliğimi sonlandırdım.

#internet

İnternetle ilk temasım 1997 – 98 yıllarındaydı. Henüz lise öğrencisiydim. Evimize bilgisayar ise ilk kez 2005 yılında, lisans tezimi hazırlama vesilesiyle girdi. Tabii beraberinde internet ve bir şekilde başlayan blog yazarlığı… Yaptığım iş de tamamen internet tabanlı olduğu için evde, işte, cepte sabahtan akşama kadar internetle içli dışlıyım. Evde ayrı cep telefonumda ayrı internet olmasından da rahatsızım ancak iki internet aboneliğini bire indirmek şu an için mümkün değil. Sanırım, interneti hayatımdan tamamen çıkaramam ama onu kullandığım süreleri azaltabilirim. Bunun için akşamları 22.00’den itibaren evde WiFi’yi kapatıyorum, cep telefonumu da rahatsız etme moduna alıyorum. O saatten sonra bilgisayarıma da el sürmüyorum.

#SosyalAğlar

İnternetten bahsetmişken, çoğumuz için internetin kendisi olan sosyal ağlarla ilgili aldığım arınma önlemlerinden de bahsetmeliyim. 2000’li yılların başında Facebook, Twitter ve Instagram’ı yeni keşfetmenin heyecanıyla çok sık kullanıyordum. Ancak zamanla doyuma ulaşmanın ve dijital arınma ihtiyacı duymanın sonucunda sosyal hesaplarımı daha az kullanmaya başladım.Her sosyal ağı, sahip olduğu işlevi ve kendine has kültürü çerçevesinde farklı şekilde kullanmayı deniyorum. Özellikle kimseyi takip etmediğim yönünde sıklıkla eleştirildiğim Instagram’dan başlayayım:

#Tablet

Tablet, bilgisayar ve cep telefonunu hayatımda farklı işlevler için konumlandırdım. Seyretme, dinleme ve okuma deneyimlerimi sadece tablette bir araya getirdim ve onu daha verimli / işlevsel kullanmaya gayret gösteriyorum. Sürekli yanımda ve elimin altında. Tabletten sabahları podcastleri dinliyor, ev – iş arası yolculuğumda dijital okumalarımı yapıyor, akşamları da YouTube’daki oynatma listelerimden birkaç video seyrediyorum. Bu arada Twitter, Instagram, Facebook gibi hiçbir sosyal ağ uygulamasını tablete kurmadım.

#AkıllıSaat

Samsung Gear Fit 2’yi bi süre kullandıktan sonra sattım. Çünkü spor yapan ya da günde kaç adım yürüdüğümü, kalp atış sayımı merak eden biri değilim. Hem cep telefonumdan hem de bileğimdeki saatten sürekli ve aynı bildirimleri almak beni rahatsız etmeye başladı. Zaten işim gereği bilgisayar başında da uzun saatler harcıyorum. Akıllı saat, bildirimleri kaçırmamak ve sağlık verilerini tutmak açısından büyük kolaylık sağlıyor olabilir ama bu denli ulaşılabilir ve bildirilebilir biri olmak beni sıktı.

#CepTelefonu

Cep telefonu hepimiz için olduğu gibi benim için de çok önemli bir ihtiyaç. Ama söz konusu ihtiyacın başında “iletişim” geliyorsa telefonun akıllı olması bir zorunluluk değil. Cep telefonsuz yapamam belki ama akıllı olmayan, interneti bulunmayan bir telefonla idare edebileceğime eminim. Dijital arınmayı sağlayabilmek için cep telefonuma yönelik de bazı düzenlemeler yaptım:

  1. İlk işim cep telefonumdaki uygulamaların sayısını azalttım.
  2. Sonra mevcut mobil uygulamaların (Whatsapp da dahil) bildirimlerini kapattım.
  3. Bildirimleri kapatmak yeterli olmadı çünkü acaba yeni bir yorum, beğeni, takip vs gibi bildirim var mı diye sık sık telefonu elime alıp telefonu kontrol ettiğimi fark ettim. Bunun üzerine tüm sosyal ağ uygulamalarını (aktif olarak kullandığım Facebook, Instagram, Twitter, Linkedin) telefonumdan sildim. Sosyal ağ hesaplarımı sadece bilgisayarımı açıp webden girerek kontrol ediyor ve güncelliyorum.
  4. Akşamları saat 10’dan sonra telefonu otomatik olarak rahatsız etme moduna alıyorum. Böylece hem internet kapanıyor hem de ailem dışında arayanlar bana ulaşamıyor.
  5. Bu sonuncu önlemim kimilerine çok sert gelebilir belki ama beni özellikle reklam amaçlı aramalardan ciddi anlamda kurtardı. Telefonumdaki (iPhone 6s kullanıyorum) arama ayarlarını düzenleyerek rehberimde kayıtlı olmayan numaraların beni doğrudan aramasını engelledim. Yabancı bir numara aradığında doğrudan telesekretere bağlanıyor. Eğer söz konusu arama çok önemliyse zaten ya telesekretere mesaj bırakacaktır ya da SMS atarak veya Whatsapp’tan yazarak bana daha az rahatsız edici bir yoldan ulaşmayı deneyecektir.

Bilgisayarıma ve telefonuma hayatım boyunca hiç oyun yüklemediğimi, bunun da önemli bir dijital arınma sağladığını son bir not olarak ekleyeyim. Yukarıda kendi hayatıma dair aldığım önlemlerden aklıma gelenleri sıraladım. Sizin uyguladığınız ama benim aklıma gelmeyen dijital arınma yöntemlerinizi yorum kısmında paylaşırsanız çok sevinirim. Ayrıca bu yazıyı tamamlayacağını düşündüğüm Prof. Dr. Mustafa Zihni Tunca ile dijital arınma üzerine gerçekleştirdiğimiz podcast sohbetini de dinlemenizi öneririm:


Exit mobile version