Site icon e-vren günlüğü

İzmir; Tadına Doyulmaz Şehir!

Birkaç ay önce bu fikri ortaya attığımda gerçekleşeceğinden emin değildim. Öğrencileri İzmir’e götürebilirdik belki ama Ege Üniversitesi‘nde derse dinleyici olarak girmelerini sağlamak biraz hayal gibi duruyordu. Dersine girilecek hoca Prof. Dr. Müfit KÖMLEKSİZ olunca, o hayal hem çok özel bir tecrübe hem de fotoğraf kareleriyle ölümsüzleşen bir anı olarak yerini aldı bile.

Sabah 8’e doğru yola çıktık aylardır gitmediğim İzmir’e doğru. Henüz İzmir’i görmemiş, herhangi bir üniversitenin kampüsüne girmemiş öğrencilerle dolu otobüsten Alsancak’ta indiğimizde tek hedefim Kızlarağası Hanı‘ydı.

Yol boyu yürürken, sekiz ay önce İzmir’e yedinci katından baktığım Hilton‘un önünde aylar sonra bir öğretmen olarak öğrencilerimin fotoğrafını çekeceğim hiç aklıma gelmezdi. Kordon boyu, Hilton, Çankaya derken nihayet Kızlarağası Hanı’ndaydık.

Kızlarağısı’ndan sonraki buluşma noktası Saat Kulesi’nde bir araya geldikten sonra vapura binip Karşıyaka’ya geçtik. Sonrasında da yemek molası ve nihayet Ege Üniversitesi kampüsü… Müfit Hoca’nın dersine girecek öğrenci grubuyla Eğitim Fakültesinin yeni binasındayız. Hocamla buluşup PDR 2. sınıf öğrencilerinin dersine girdik. Önce Aykut‘a tahta sildirildi; Meftune‘ye şiir okutturuldu; Esra tahtaya kaldırılarak ondan ders anlatması rica edildi; Betül‘den kendisini tanıtması istendi. Müfit Hocam, haftalar öncesinden kendisine attığım e.postaya anında olumlu yanıt vermiş; öğrencilerimi seve seve dersine kabul edeceğini söylemişti. Ve bugün onların hayatında çok özel bir yaşantıya vesile oldu.

Ege Ü. kampüsünü gezdikten sonra soluğu TÜYAP Kitap Fuarı’nda aldık. Her zamanki gibi hangi yayınevi nerede, hangi standda  hangi kitap var birbirine karıştırdım; başım döndü. Elimde, Banu Avar‘dan Hangi Avrupa?; Grigoriy Petrov‘dan Beyaz Zambaklar Ülkesinde ve öğrencilerimin hediyesi İskender Pala‘nın son romanı Katre-i Matem ile ayrıldığım TÜYAP’ta  son yarım saati Özdemir Asaf’ın bütün eserlerini tek ciltte birleştiren YapıKredi yayınlarını aramakla harcadım. YKY’cilere duyurulur: TÜYAP’ta hangi deliğe saklandınız?

Ey İzmir Ey İzmir! Tadına Doyulmayan Büyülü Şehir!

Aylar öncesinde yeşilimle mavine karıştığım ey İzmir! Ne o zaman, bu zaman; ne sen aynı İzmir ne de ben aynı Evren. Kırgınlıklar, hüzünler, kaybedilmiş topraklar, yeni fethedilmiş kaleler, umutsuzluklar, yepyeni heyecanlarla dolu olarak aylar sonra, bu kez biraz senden biraz benden maviliğimle karıştım sana. Anladım ki ben birini çok özlemişim; ona İzmir demişim.

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

Exit mobile version