Hemen sonrasında sözleştiğimiz üzere Sevil‘le buluşmak için yola koyuldum. Testere’nin ilkini Sevil’in önerisi üzerine onun verdiği CD’den seyretmiştim. Yıllar yıllar önceydi, hiç unutmuyorum. Üzerine 4 seri daha çekildi ve nihayet 5. seriyi Sevil’le seyretmek kısmet oldu.
Testere 5 Nasıl Bir Şey?
6. seri yolda, ilk bunu söyleyebilirim. 2. seriyi seyrettiğimde de bunu söylemiştim, 3’ü ve 4’ü seyrettiğimde de. Bitmek bilmeyen ve her seferinde yeniden başlayan bir oyun Testere. Sapıklık, mazoşistlik, sadizm filmin 5 serisinde diz boyu olsa da bu filmin harika bir zeka ürünü olduğu tartışılmaz bir gerçek.
Testere’nin 5. serisinin eleştirisini kabaca yapmak gerekirse şunu söyleyebilirim: Önceki 4 bölümdekine nazaran daha az işkence ve gerilim mevcut. Ama yine aynı başlıyor, aynı ilerliyor olaylar. Yine oyun içinde oyun var ama bu seride olaya/hikayeye daha çok yer verilmiş. Dördüncü seriye benzer bir hikaye mevcut bu seride. Olayların nasıl bu noktaya geldiği anlatılıyor. Ve sonuçtan anlaşılıyor ki “oyun asıl bundan sonra başlıyor :)”
Testere’nin sonrası Vardar Pastanesindeydik. O işkence görüntülerden sonra “Hayat ne güzel yahu” dedik. Gece 00’i geçiyordu kalktığımızda, öyle ki kepenkleri indirmeseler daha kalkacağımız yoktu :) Sevil pazartesi İngiltere’ye gidiyor. Bu bir veda görüşemsiydi bizim için. Testere 6’da yeniden görüşmek dileğiye…