Bugün Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Turan Kültür Merkezinin İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsündeki “Süleymaniye Kürsüsü Konuşmaları” etkinliğinin ilkine dinleyici olarak katıldım. “Çocuklarımıza Neden Türkçe İsimler Koymalıyız?” başlıklı etkinliğin konuşmacıları, aynı zamanda Tarihi Türk İsimleri kitabını yayına hazırlayan Dr. Öğr. Üyesi Neşe Işık Kadıoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Kadıoğlu’ydu.
Çocuklara Türkçe ad verme oranı her geçen yıl azalıyor
İlk olarak Neşe Işık Kadıoğlu, Türklerde çocuklara ad koyma geleneğindeki süreci geçmişten günümüze doğru anlattı. Kişi adları biliminin öneminden, doğrudan karaktere etkisinden dolayı insanlara gelişigüzel ad koymanın risklerinden bahsetti. Öyle ki eski Türklerde ad almak için öncelikle o adı hak etmenin gerektiğini hatırlattı.
Kadıoğlu, Türkçe ad koyma tutumuna dair tedirgin edici bir istatistiği de paylaştı. 2025’in başlarında yapılan araştırmaya göre Türkiye’de 2022 – 2023’te erkek ve kız çocuklara en fazla verilen 30 adın büyük çoğunluğunu Arap adları oluşturuyor. Hatta bu yıllarda kız çocuklarına en çok koyulan on ad arasında bir tane bile Türkçe ad yok. Araştırmaya göre Türkiye’de çocuklara Türkçe ad verme oranı yüzde 40’ın altına düşmüş durumda.
Çocuklara ad vermede birçok etken mevcut. Onlardan biri de televizyon dizilerindeki baş karakterlerin adlarını çocuklara verme modası. Neşe Işık Kadıoğlu, söz konusu televizyon dizileri bitince, o karakterlerin adlarını verme yaygınlığının da azaldığını; benzer durumun tuttukları takımın öne çıkan futbolcularının adlarını çocuklara verme olayında da görüldüğünü söyledi. Dizi ve film oyuncularının adlarına dair Muhsin Kadıoğlu’ysa daha başka bir ayrıntıya dikkat çekti. Bir dönem, bir televizyon dizisinin tüm kahramanlarının adları eski Türk adlarından seçilmişti. Ancak söz konusu karakterlerin hepsi kötüydü ve bu Türkçe ad verme olayı Kadıoğlu’nun iddiasına göre bilinçli şekilde yapılmıştı. Yeşilçam filmlerinde hep yer verilen üçkâğıtçı imam da Türkçe ada sahiptir ve kötüdür. Yapılan, bir anlamda Türkçe adlarla kötü karakteri özdeşleştirme operasyonudur.
Ad konusunda Türklükten uzaklaşıyoruz
Muhsin Kadıoğlu, son beş yılda çocuklara en fazla verilen adlar konusunda ciddi bir tehlike olduğuna “Adlar konusunda gittikçe Türklükten uzaklaşıyoruz” sözüyle işaret etti. Öyle ki Kadıoğlu’nun paylaştığı verilere göre 2023 yılında Türkiye’de kız çocuklarına verilen adların yüzde 60’ı Arapça, yüzde 6,6’sı Farsça, yüzde 26,6’sı Türkçe. Aynı yıl, erkek çocukların yüzde 40’ına Türkçe ad verilirken yine yüzde 43,3’lük bir çoğunluk Arapça, yüzde 10’luk bir kesim Farsça ad vermeyi tercih etmiş.
Çocuklara Türkçe ad verme geleneğinin gittikçe azaldığını, bu istatistiklerin “Ne mutlu Türküm” diyenler için bir anlamı olması gerektiğinin altını çizen Muhsin Kadıoğlu, “Türküz, Türkçe ad istiyoruz. Bunun neresi ırkçılık?” sorusunu yöneltti. Bir Arap, Türk adı almıyorsa bir Türk niçin Arap adı alsın, diye de sordu. İlla ki İslami hassasiyet taşınıyorsa, Türkçe adın yanına dinî bir ad koyulabileceğini belirtti.
Söyleşide bazı Türkçe erkek ve kız adları sıklıkla geçti. Not alabildiklerim şöyle:
Türkçe kız adları: Aysıla, Barçın, Batu, Ersegün, Konuralp, Orkunşah, Tolunbike, Tümay, Burla, Salur, Şabatı, Künin Körkli / Kunin Körklü, Kerce Buladı, Kudaglı, Umay, Tomris, Acunay, Alçatun, Anka, Çuçuş, Gülpam, İlayda, Qaz, Humay
Türkçe erkek adları: Kürşat, Alperen, Tuğrul, Oğuz, Terken, Kerboğa / Kürboğa, Börü, Çiçi, Öktem, Kulbak, İlteriş, Qawşut, Tordu, Haz
Türkçe farkındalığı açısından son derece önemli olan etkinliğin tamamı Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının YouTube kanalından canlı yayımlandı. Neşe Işık ve Muhsin Kadıoğlu çiftinin paylaşımlarından daha fazla yararlanabilmek için aşağıdaki YouTube kaydını seyretmenizi öneririm.