Site icon e-vren günlüğü

Blog yazmaya yeni başlayacaklara önerilerim

E-günlük olarak tanımladığım blog yazmaya başlayalı tam 13 yıl 6 ay oldu. Gerçek anlamda günlük tutmaya ise 25 Ekim 1995 tarihinde başlamışım. Geçen gün, eski günlüklerimi tekrar elime alıp karıştırırken hatırladım. Defterde başlayıp internet ortamındaki bloğa uzanan günlük tutma maceramın ilk ateşini Çocuk Kalbi adlı eseriyle Edmondo De Amicis ateşlemiş. Bunu, yirmi dört yıl önce şu cümlelerle anlatmışım: “Böyle günlük yazmaya nasıl başladım, nerden ilham aldım biliyor musun? Çocuk Kalbi adlı kitaptan. Edmondo De Amicis yazarıydı. Bir çocuğun günlüğünde yazanları bir kitapta toplayıp anlatmış. Çok güzeldi ve bunun bana yararı çok oldu. Gerçekten kitap okumak çok yararlı ve insanlara bazı konularda çok yardımcı oluyor.”

İlk günlüğümden, 27 Ekim 1995

Bu zaman zarfında farklı vesilelerle blog yazmaya yeni başlayan çok kişiyle tanıştım. Kimi zaman da blog açmayı düşünenlerin buna nereden nasıl başlamaları gerektiğine dair sorularıyla karşılaştım. Blog yazmaya başlamayı düşünenlere ilk cevabım çoğunlukla “Hiç bekleme, erteleme, hemen yazmaya başla” olmuştur.

Benim gibi 2000’li yılların başında blog yazmaya başlayan çoğu arkadaşım, aslında bu uğraşın blog olduğunun farkında olmadan yola çıktık. Günümüzdeyse blog açmayı düşünen arkadaşlar artık neyin ne olduğunun farkında olarak bu işe girişmeye çalışıyor. İyi de yapıyorlar.

Yeni blog yazarlarında gözlemlediğim bazı ortak durumlar var, bunlardan birkaçına değinerek hem yeni blog yazarlarına hem de blog açmayı düşünenlere birkaç öneride bulunacağım.

Altını ısrarla çiziyorum ki “en ciddiye alınacağımız yer hâlâ blog.” Sosyal ağların tüm popülaritesine rağmen blog hâlâ çok önemli bir mecra. Bu sebeple bence blog açmayı düşünüyorsanız veya blog yazmaya başladıysanız çok doğru bir yoldasınız. Eğer bu uğraştan zevk alıyorsanız blog yazarlığında sabırlı olmanızı ve sebat etmenizi kesinlikle öneririm.

En çok buralardayım:Instagram | Facebook | Twitter | YouTube

Exit mobile version