Kuşadası‘nda yaşayan kızını görmek için Çorum‘dan yola çıkıyor ismini bilmediğim, sadece bir defa bir bayram ziyaretinde gördüğüm amca. Afyon yakınlarında rahatsızlanıyor ve iniyor arabadan. “İyi değilim” diyor arabayı kullanan yeğenine. Soluğu en yakın hastahanede alıyorlar, oradan üniversite hastanesine sevkediliyor ve doktorlar 4-5 saat muşahade altında tutulması gerektiğini söylüyor. Yoluna devam etmek zorunda kalan yeğenini arıyor sabaha karşı ismini bilmediğim, sadece bir defa gördüğüm amca: Ben öleceğim galiba. Çocuklarıma ve eşime söyle, haklarını helal etsinler…
Feyza ablam, kendisini görmeye gelen babasını Çorum-Aydın yolu arasında kaybediyor ansızın… Hasret dolu baba yüreği, ne kızını görmeye yetişebiliyor ne de geri dönüp ailesiyle görüşebiliyor son defa. Bir başına, garip bir şekilde son nefesini veriyor bambaşka yerlerde… Dün gece Feyza ablanın yanındaydık başsağlığı için. “İnsan her şeye alışıyormuş“ diyor. “Allah nasıl bir sabır veriyormuş meğer…“
Akşam anneannesinin ölümünü öğreniyor Ramazan, bir başsağlığı sms’i yüzünden! Çocuğun içine düştüğü psikolojiyi hepimiz tahmin edebiliyoruzdur sanırım. Anneannemin ölümü sonrası “duygusuzca” atılan cep telefonu mesajları ve epostalara gösterdiğim olumsuz tepkimin haklılığını bu olayla bir kere daha görmüş oldum. Sahte dünyanın sanal dostları, herkesten önce davranıp dijital taziyelerde bulunuyor ve olan ateşin düştüğü yüreğe oluyor!