Canım nasıl sıkkın, nasıl sıkkın… Kendimi öylesine kötü hissediyordum ki, öyle böyle değil. Alperen’in nişanında biraz kendime gelmiş, ruh halim biraz olsun düzelmişti. Bugün de arkadaşlarla Pamukkale’ye geziye gidince tam oldu: Dert keder kalmadı :)
Çok uzun bir süreden sonra ilk defa gittim Pamukkale’ye. Yeni düzenlemeler yapılıyor her yerde. Şu an öylesine kötü ki Pamukkale, tarif etmem mümkün değil. Tek bir kanaldan akan suyla yetiniyor koca travertenler. Ancak bir yetkiliye bu acı durumu sorduğumda, içimi rahatlatan cevabı alıyorum: Oteller yıkılıyor, çevre düzenlemesi hızla devam ediyormuş ve yaz ayına gelmeden Pamukkale eski ihtişamına; gürül gürül suyuna kavuşacakmış. Cevabın doğruluğunu etraftaki çalışmaları ve tamamlanan bazı çevre düzenlemelerini görünce anlamak mümkün.
Pamukkale sadece bembeyaz travertenleriyle meşhur değil elbet. Pamukkale’de travertenlerden kat be kat fazla yer kaplayan devasa bir tarihi kent de var. Antik tiyatrodan binlerce lahite kadar pek çok önemli tarihi eseri bir arada görmek mümkün. Biz gez gez bitiremedik. Doğal hayatla iç içe eserlerin yanında bir de son derece lüks yapılmış müzede bir dünya tarihi eser mevcut.
Günün en komik olayı ise su kanalına düşürdüğüm nüfus cüzdanımı yakalama maceramdı! Çantamdan kağıt mendil çıkarayım derken nüfus cüzdanım hızla akan suya kapılınca aklım başından gitti. Yalın ayaklarla koşmaya başlayınca sol ayağımı keskin bir taşla yarmak durumunda kaldım. Neyse ki kimliğimi zor da olsa yakalayabildim. Aksi halde yarın ki LES’te napardım ben kimliksiz :)
Pamukkale gezisi bizim sınıftan Ali ve Cihan’ın fikriydi. Günlerdir yaşadığım stresten olsa gerek beni bu geziye dahil etme düşünceliliğinde bulunmuşlar. Sabahın erken saatlerinde başlayan yolculuğumuz hiç bir sorun yaşanmadan eğlenceli anılarla tamamlanmış oldu.
Kafamızı dağıttık, LES’e hazırız şimdi :)