21:30 Harun‘u Ankara’ya uğurlamak {neden yolcu etmek değil de uğurlamak?} için otogardayım. Kardeşi Ümran da var. Harun’un arkasından el sallarken “özel üniversitede tezsiz yüksek lisans yapan adamın hali de başka oluyor” diye dedidoku yapıyoruz. İnsan zengin olmaya görsün, bastın mı parayı alamayacağın pedagojik formasyon yok :) Hal böyle olunca “vay efendim otobüs bileti bulamamışım, vay efendim derslere girememişim” derdi de olmuyor haliyle.
20.00 Asker arkadaşım Haluk aradı. Sağolsun her seferinde benden önce arayıp beni mahçup ediyor. “Cumartesi Vedat’ın düğününe geliyor musun?” diye sordu. Ehim ehim… Vedat! Eğer ki e-vren günlüğü’nden haberdarsan ve bu satırları okuyorsan sağ üstteki kırmızı çarpı işaretine tıklayıp kapatabilirsin bu pencereyi ya da sık kullanılanlara ekle de ileride çocuklarına okutur okutur mahçup olur; “Evren amcalarının neden düğün fotoğraflarında olmadığını” da izah edersin!
Onca saat elektrik kuyruğunda boşa beklemişim. Telefon faturasını da yatırmam gerekirken yatırmamışım. Ben de diyorum ki “neden bu kadar çok para arttı”. İnsan mecnun olmayagörsün :P Elektrik kuyrugundayken sağ taraftaki su faturası sırasını da takip ediyorum. 962 numara yandı, gidip su faturamı da yatırdım. Döndüm, aynı sıradaki yerimi aldım. Ptt veznesindeki “Elif Şafak“a benzettiğim memure hanım “hoşgeldin hocam” dedi. Offff, benden bahsediyor, bizzat benden!
Bankalara otomatik ödeme talimatı vermeyip, halkla aynı sıraya girip aynı havayı soluyan ben acizane bloggerınız, önümüzdeki yerel seçimlerde belediye başkanlığına adaylığımı koyuyorum efendim. Bütün bu “sizden biriyim imajı“nın altında yatan amaç buydu :)