Bugün 31. TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı‘nın son günüydü. Fuar salonunda dolaşırken “Can Yayınları, İletişim Yayınları, Yapı Kredi Kültür Yayınları vs.” gibi “nitelikli eserleri” yayımlayan yayınevlerinden çok edebi değeri düşük üçüncü sınıf kitapları yayımlayan yayınevlerinin standlarının tıklım tıklım dolu olduğunu görünce üzüldüm. Kitap okuyoruz ama bunu bilinçsiz bir şekilde yapıyoruz.
Saat 15.45’te iki önemli söyleşi vardı ve bir tercih yapmak durumundaydım. Ahmet ÜMİT, “Ülkem ve Romanım” konulu bir söyleşi yapacaktı. Aynı saatte Can Dündar‘ın kaleme aldığı Mehmet Ali Birand‘ın hayatıyla ilgili kitabı için iki büyük ismin söyleşisi de vardı. Çok kalabalık olacağını ve yeni çıkan bir kitabın üzerine iki saat konuşmanın çok da faydalı olmayacağını düşünerek Ahmet Ümit’ten yana tercih kullandım. Ahmet Ümit, çok doğal ve esprili bir yazar. Bu ülkedeki olayların, kültürün, yanlışlıkların kendisini zorla yazar yaptığını dile getiriyor. Ahmet Ümit’in konuşmalarından not edebildiklerim şunlar: Continue reading →