Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü adına gerçekleştirdiğimiz İçerik Üretimi ve Yeni Medya söyleşilerinde bir ayı geride bıraktık. Okan Yüksel’i ağırladığım ve üniversitenin Bilim TV YouTube kanalından canlı yayımlanan söyleşide sesli içeriğin gücünü, yeni medyanın seyrini ve kişisel markalar açısından doğru iletişimin dinamiklerini konuştuk.
Okan, kurucusu olduğu Medya Akademi’de ve öncesinde görev aldığı kurumlarda önemli işlere imza atmış, sektörle alakalı üç kitap yazmış bir isim. Sohbetimizin başında kendisine bütün bu deneyimlerinden yola çıkarak kurumların ve markalaşmış kişilerin internet tabanlı dijital iletişimini nasıl değerlendirdiğini sordum.
Podcast, podcast olarak kalmalı
Girişimcilik Podcasti’ne başlayan, ClubHouse’da da son derece aktif olan Okan, belli ki siber alemde sesin gücüne inanıyor. Bu sebeple dijital medyada sesli içeriğin daha da güçleneceğine dair onu motive eden bir öngörüsünün olup olmadığı sorusunu da yönelttim kendisine.
Okan da sesli içeriğin popülaritesinin her geçen gün arttığına inandığını dile getirdi. Podcastin videoya göre daha yorucu olduğunu hatta videoya nazaran hata kaldırmadığına dikkat çekti. Bir ara podcast bölümlerinde kullandıkları 360 derece video çekimi deneyimi sonrasında podcastin, ruhuna uygun şekilde sadece sesli içerikten ibaret kalması gerektiğini anladığını ifade etti.
Hemen her gün birçok sosyal platform kuruluyor ama bazıları TikTok, Twitch, ClubHouse gibi hızla geniş bir kullanıcıya yayılıyor / tanınıyor. Hepsinden haberdar olmak zor, hepsinde olmak zorunda da değiliz. Ama en azından Instagram, YouTube, Twitter gibi sosyal ağların ana mecralarında mutlaka kendimizi konumlandırmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Okan da Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya kitabının bir bölümünde birer kişisel markaya dönüşen herkesin kendini pazarlamak zorunda olduğunu yazıyor. Kişisel marka yönetimini iyi yapabilmek için yeni çıkan her dijital mecrada mı yoksa ana mecralarda mı kendimizi konumlandırmalıyız sorusuna iyi bir önerisi var: İsmen yeni mecrada yer alınabilir ama orada içerik üretilmese bile oradan ana mecraya yönlendirme yapılabilir.
Yazıdan kopamayacağız
ClubHouse’un heyecan yaratan sesli içerik özelliğini Twitter ve Instagram’ın da sunmaya hazırlanması, podcast hazırlayan ve dinleyenlerin her geçen gün artması; bir zamanlar “önümüzdeki yıl video yılı” olacak öngörülerini 2021 için rafa kaldıracak gibi görünüyor. Bu sebeple söyleşiyi “Yeni medya, artık sesli medya diyebilir miyiz?” sorusuyla tamamladım. Okan sesin büyük önem kazanacağının bir gerçek olduğunu ancak hepsinin etkisinin devam edeceğini söyledi. Tabii sözlerine bir blog yazarı olarak da ruhumu okşayan “yazının önemi” vurgusuyla devam etti:
Yazılı içerikten de kopamayacağız. Çünkü belli alanda oturup yazı okumak istiyoruz.
İnsanımızın her alandaki renkliliği ve üretkenliği, geçmiş gelenek ve kültürümüzün zenginliği göz önünde bulundurulunca içerik üretiminde dünyanın ilk 5’i arasında olmamıza şaşırmadım Yeşimcim. Belirttiğin gibi platform neresi olursa olsun istikrarlı bir şekilde nitelikli -sesli, yazılı ya da görsel- içerik üretmek kalıcılığı beraberinde getirmekte. Bu alanda öncü olduğumuz için her ikimiz adına çok mutluyum. Sadece blog dünyasında değil diğer dijital mecralardaki varlığın ve üretkenliğin bana da hep güç veriyor. Enerjinin, motivasyonun her daim yüksek olmasını dilerim ;)
Evrenciğim,
Büyük keyifle izliyor ve okuyorum paylaşımlarını (gününde katılamamayabilirim bazen)
Her yeni platform kendi starlarını yaratıyor olsa da çok yakın gelecekte markalarıyla öne çıkan isimleri konuşacağız. Yaptıkları tüm işler marka değerleriyle anılacak. Bu sebeple hangi alanı seçerlerse seçsinler iletişim ve içerik her zaman öne çıkacak. Son araştırmalarda (We are social 2021) tüm dünyada en çok üretilen web sitesi içeriğinde Türkçe dördüncü sırada. Bu sebeple blog yazmaya devam :)
Sen de alanında biriciksin. Moderasyon yeteneğin, ses tonun, konuklarına gösterdiğin özen ve sonrasında ki paylaşımlarını her zaman çok takdir ediyorum.
Çok sevgiler
YSM
tabi ki kötü yer almaktansa hiç almamak daha iyi ama kesinlikle her kuruluşun bir sosyal medya olayı olmalıdır yani ben öyle düşünüyorum olması gerek herşey artık dijitalde ve orda yoksan hiç bir yerde yoksundur anlamına gelebiliyor videoyu da en kısa zamanda dinleyeceğim şimdi için biraz uzun geldi süresi bana ellerinize sağlık
Çok teşekkür ederim Mehmet. Okan, son dönemde değil çok uzun süredir başarılı işlere imza atıyor ;)
Okan Yüksel ‘i ilgiyle takip ediyorum. Son zamanlarda çok başarılı işler yapıyor. Harika olmuş. Eline sağlık Evren :-)
Kaleminize sağlık. Katılıyorum, sosyal medayadan da, blog yazmaktan da uzaklaşamayız. Türkiye’de son yapılan araştırmalara göre insanlar kitaptan daha çok blog okuyorlar. Blog okuma oranı bazı gelişmiş ülkelerden bile daha yüksek. Yani okumak şart, yazmak da! Teşekkürler.