Podcast #3: Metin yazarlığı – Burak Göç

internet günlüğü Podcast’inin 3. bölümünde bana, Blog Yazarı Burak Göç eşlik etti. Aynı zamanda bir mobil uygulama şirketinde metin yazarı ve dijital pazarlama uzmanı olarak çalışan Burak, profesyonel işini yaparken bir taraftan da artık canının istediği yazıları yazabilmek, bir markanın değil de kendi üslubuyla metinler oluşturabilme özgürlüğünü yaşayabilmek için kendine bir alan oluşturmak istediğini, buna da bir blog açarak en iyi şekilde ulaşabildiğini anlattı.

Sohbetimizin girişinde hem Burak’ın mesleğinden hem de kişisel bloğunda yazdığı Metin Yazarının 1 İş Günü Nasıl Geçiyor? başlıklı yazısı üzerinden metin yazarlığıyla ilgili konuştuk. Sohbetin devamında; yazım kurallarına ve Türk Dil Kurumu’na sıkı sıkıya bağlılığının doğru olup olmadığı, Whatsapp’ın birincil iletişim aracı haline dönüşmesiyle kullanılmasının da zorunlu hale getirilmesi, Whatsapp gruplarına izinsiz eklenme sorunu, Whatsapp’ın iş yaşamında çalışanın ulaşılamama hakkını ihlale ve mobbinge zemin hazırlaması, Whatsapp’ın mahremiyeti ihlal etmesi, e-posta kültüründen yoksunluk, mobil uygulama bildirimlerinin telefon bağımlılığına yol açması üzerine konuştuk.

Yayında Burak’ın bahsettiği ancak ne kendisi ismini söylediği ne de benim sormayı akıl edemediğim kitabı, Nisan 2016’da Pay Kitap’tan çıkan Dünyada Bir Tuhaflık Var. Diğer yandan Burak’ın okunmasını tavsiye ettiği kitaplar da Cal Newport’un Pürdikkat ve Dijital Minimalizm. Ayrıca dijital okumaları için kullandığını söylediği uygulama da Pocket.

Artık yazmak da bir marifet değil.

Peki, podcast sohbetimizde Burak neler söyledi? Burak’ın konuşmalarından öne çıkan satır başlarını şöyle derledim:

  • Şöyle bir algı var: Metin yazıyorsan edebî bir varlığa da sahip olmalısın gibi bir düşünce var. Ama aslında bu pek doğru değil. Siz bir markayı temsil ediyorsunuz, metinlerinizi yazarken o markanın sesine göre davranmanız gerekiyor. Eğer edebiyat yapmaya kalkarsanız sizi gayet edebî bir şekilde kovarlar.
  • Metin yazarlığını profesyonel olarak yapmak istiyorsanız içinizdeki edebiyatçıyı sabah ofise girerken dışarıda bırakmalı, akşam mesainiz bittiğinde yanınıza almayı unutmamalısınız.
  • Ne kadar çok okursanız okuduğunuz insanların ruhundan beslenirsiniz. Ne kadar çok okursanız o kadar iyi yazabilirsiniz. En azından o kadar iyi yazma potansiyeline sahip olursunuz.
  • Eğer bir dilde içerik üretmek istiyorsanız öncelikle o dilin kurallarına, yapısına hâkim olunması gerekir.
  • Yazmanın psikolojik olarak sıkıntılı bir tarafı var. Çünkü artık etrafımızda milyonlarca dikkat dağıtıcı var. 20 sene önce yazmak kesinlikle bugün yazmaktan daha kolaydı. Odağınızı dağıtacağınız artık o kadar çok şey var ki. Bence asıl zor olan, tüm bu dikkat dağıtıcılardan sıyrılıp oturup bir şeyler yazmak ve bunu Türkiye’de Türkçe yapmak. Bu, yazmaktan daha zor.
  • Artık yazmak da bir marifet değil. Milyonlarca insan var, hepsi yazabiliyor. Her gün yüzlerce blog açılıyor ve dahası herkes bir içerik üreticisi. 10 yıl önceki gibi sadece biz içerik üretmiyoruz. Eline telefonu alan herkes kendi içeriğini üretiyor. Siz, daha kaliteli içerik ürettiğinizi savunuyorsanız ve sizin ürettiğiniz içeriklerin daha okunmaya değer olduğuna inanıyorsanız bunları insanlara gösterebilme konusunda da kendinizi uzmanlaştırmanız gerekir. Bunu yapmak için içeriğinizi nasıl satmanız gerektiğini de bilmeniz gerekir.
  • Günde sadece bir defa kişisel maillerimi kontrol ediyorum. Telefonumda da bir mail uygulaması yok. Bildirimler konusunda inanılmaz takıntılıyım. Aslında insanların yanıldığının aksine maille gayet sağlıklı iletişim sürdürülebiliyor. Bu anlık mesajlaşma olayı, belki de insanlara bazen hiç gerekli olmayan detayları konuşma zorunluluğu yüklüyor. İletişimin anlık olması, o kadar da gerekli bir şey değil.
  • Gerçekten nitelikli bir şeyler üretmek, nitelikli bir şekilde yaşamak istiyorsanız etrafınızdaki tuzaklar konusunda da alarmda, dikkatli olmanız lazım.
  • Uygulama bildirimlerinin hepsi çok büyük birer psikolojik tuzakla kuruluyor. Her uygulamanın size bildirim göndermesine izin verirseniz iş yapamaz hale gelirsiniz.

Podcasti Apple Podcast üzerinden bu bağlantı sayesinde dinleyebilirsiniz. Spotify için de aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz:

internet günlüğü’nün tüm bölümlerini aşağıdan dinleyebilirsiniz:

#25 Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya (Konuk: Okan Yüksel) internet günlüğü

Merhaba, ben Evren Soyuçok. internet günlüğü podcastinin yirmi beşinci bölümü, aynı zamanda birinci seozunun son bölümünde Medya ve İletişim Uzmanı Okan Yüksel’le sohbet ettik. Sohbetimiz, Yüksel'in yakın zamanda yayımlanan Tüm Boyutlarıyla Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya isimli kitabında aldığım notlar üzerinden ilerledi. Podcaste dair notları ve sohbetimizden öne çıkan satırları kişisel bloğum www.evrengunlugu.net'te bulabilirsiniz. Bu podcast veya başka konularda yorum ve önerilerinizi evren@evrengunlugu.net adresinden benimle paylaşırsanız çok sevinirim.
  1. #25 Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya (Konuk: Okan Yüksel)
  2. #24 Sosyal Kaygı – Sosyal Medya Bağımlılığı İlişkisi (Konuk: Ekmel Kılıç)
  3. #23 İsyan Durağı Twitter (Konuk: Sinem Özel)
  4. #22 Kurtarılmış Bölge: Medium (Konuk: Mustafa Gerdan)
  5. #21 Dijital Kalabalıklar İçinde Yalnızlık (Konuk: Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Elif Çaycı)
  6. #20 Telefon Bağımlılığı ve Çok Boyutlu Yalnızlık (Konuk: Doç. Dr. Deniz Mertkan Gezgin)
  7. #19 Blog yazarlığının mayası: Tutku (Konuk: Ayşe Çınar)
  8. #18 23 Nisan Özel Yayını – Konuk: 13 yaşındaki İsa Soyfidan
  9. #17 Dijital mecralarda görünür olmak (Konuk: Tarık Çayır)
  10. #16 Dijitalde insanlarla bağ kurabilmek (Konuk: Gamze Nurluoğlu)

e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

One Comment

Bu yazıya katkı sunun