Benim için 2019 yılı neredeyse bir podcast yılı oldu. Podcast uygulaması telefonumda yıllardır durur, zaman zaman açar dinlerdim. Ancak bu yıl ciddi anlamda bir podcast dinleyicisi haline dönüştüm. Sanırım YouTube ve Netflix başta olmak üzere sürekli bir şeyleri seyretmek beni çok yordu. Okuma ve dinleme ihtiyacını daha çok duyar oldum.
Podcaste bu denli sarmamda aslında iki yayın etkili oldu: Mirgün Cabas ile Can Kozanoğlu‘nun hazırladıkları “İlk Sayfası” ve Nilay Örnek‘in hazırladığı “Nasıl Olunur?” podcastleri. “İlk sayfası” podcastleri 26. bölüm ile sona erdi, Nilay Örnek ise yayınlarına farklı isimleri konul ederek devam ediyor. Bunların yanında 13 podcast kanalını daha takip ediyorum.
Bu kadar çok podcast dinler ve sever biri haline gelince –YouTube canlı yayın deneyimlerimin de etkisiyle- podcast nasıl yapılır?, yaparsam nasıl yaparım?, nasıl bir podcast yapmalıyım? soruları kafamda dönüp durmaya başlamıştı. Aslında yanlış hatırlamıyorsam 1-2 yıl önce de podcastin nasıl hazırlandığını, Spotify ve iTunes gibi platformlarda nasıl yayımlandığını araştırmış; pek bir şey anlamadığım ve o dönem YouTube yayınlarına devam ettiğim için podcast yapmaktan vazgeçmiştim.
YouTube’da yaptığım ve sadece blog yazarlığı üzerine eğildiğim canlı yayınlar çok vaktimi alıp beni yorduğu için bir süre önce sonlandırmıştım. Ama farklı bir şekilde farklı bir mecrada içerik üretmeye devam etme isteğim hep vardı. Beni daha az yoracağını düşündüğüm ve blog yazarlığının dışında dijital medyaya, internete dair pek çok konuyu konuşabileceğim podcast yayınları yapmaya karar verdim. Ayrıca yayına alacağım konuklar blog yazarı olmak zorunda da değildi.
İlk podcastı nasıl yapacağım, kaydı nasıl oluşturacağım ve bunu nasıl yayınlayacağım noktasında imdadıma blog yazarı arkadaşım Sezer İltekin yetişti. Whatsapp’tan kendisine birkaç konuda danışmış ve birkaç dakika sonra kendimizi Skype‘ta adeta ilk podcast yayınımızı yaparken bulmuştum.
Elbette aşağıda dinleyeceğiniz yayın, o güne ait değil. Bir hafta sonra yayın için Sezer’le tekrar sözleştik ve yaklaşık bir saatlik bir sohbetin ardından ilk podcast yayını ortaya çıktı. Yayında da bahsettiğim gibi her ne yaparsak yapalım, nerelerde hangi içerikleri üretirsek üretelim blog, vazgeçilmezimiz; en azından benim için böyle. Öyle ki söz konusu podcasti bile bloğumda konu hakkında yazmadan duyurmak istemedim ve bu uzun yazıyı yazıyorum. Blog yazarlığı böyle bir şey işte.
Niye “internet günlüğü” ismi?
“internet günlükleri” kategorisinde 2015 – 2017 yılları arasında her hafta içerik hazırlıyordum. Bir önceki hafta internet, dijital medya ve sosyal ağlarla ilgili yaşanan gelişmeleri “internet günlüğü” ismiyle listeliyordum. Bu hazırlık, cumartesi ve pazarımı tam gün alıyor hatta yazıyı yayına sokacak hale getirmem pazar gece yarısına kadar sürebiliyor ve uykusuz bir şekilde işe gitmeme sebep olabiliyordu. Yüzlerce kaynağı taramak, onları elemek, her bir gelişmeyle ilgili tek tek cümle kurmak çok zahmetliydi. Ama internet günlüğü hazırlamanın, hemen her gelişmeden haberdar olmanın hazzı da başkaydı. Geçen aylarda internet günlüklerine yeniden başlamaya karar verip bilgisayar başına oturdum fakat o zahmetli içeriği hazırlamak gerçekten gözümde büyüyünce vazgeçtim. Bu podcastler için de daha pratik bir yol denemeye ve yayınları iki haftada bir yaparak kendimi yormayaya karar verdim.
Peki ne konuştuk Sezer’le? Gündemimiz, 26 Eylülde yaşanan 5.8’lik depremin ardından GSM operatörlerinin saatlerce süren, hatta ertesi güne sarkan iletişim aksaklıklarıydı. Ardından birkaç gün önce 21. yılını dolduran Google’un hayatımıza ne derece etkisinin olduğunu ve Google’un diğer servisleriyle ilgili deneyimlerimizi paylaştık. YouTube’u kullanıcı ve içerik üretici açısından ele aldık, Netflix mi YouTube mu sorusunun cevabını aradık.
Ayrıca podcastte bahsettiğin Boston Dynamics’in ürettiği Atlas robota dair videoya da buradan ulaşabilirsiniz.
Kanal başvurum ve ilk podcast yayını dün Spotify’da çok kısa bir sürede onaylanarak yayımlandı. Aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Podcasti iTunes’tan dinlemek için de (buradaki bağlantıyı) kullanabilirsiniz.
Giriş anonsunda yayınları her hafta yapacağımı söylüyorum ancak YouTube yayınlarında yaşadığım yorgunluk ve bezginliğin tekrarını yaşamamak adına podcast yayınlarını iki haftada bir yapacağım. Konuklarda da internete, dijital medyaya, bloglara veya mobil gelişmelere ilgili kişileri tercih etmeye çalışacağım. Ayrıca bir erkek, bir kadın konuk sırasına da dikkat edeceğim. İsimlerin büyük çoğunluğunu ve sırasını kafamda şimdiden netleştirdim. Spotify kullanmıyorsanız yayını aşağıdaki YouTube videosu üzerinden de dinleyebilirsiniz.
internet günlüğü’nün tüm bölümlerini aşağıdan dinleyebilirsiniz:
#25 Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya (Konuk: Okan Yüksel) – internet günlüğü
- #25 Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya (Konuk: Okan Yüksel)
- #24 Sosyal Kaygı – Sosyal Medya Bağımlılığı İlişkisi (Konuk: Ekmel Kılıç)
- #23 İsyan Durağı Twitter (Konuk: Sinem Özel)
- #22 Kurtarılmış Bölge: Medium (Konuk: Mustafa Gerdan)
- #21 Dijital Kalabalıklar İçinde Yalnızlık (Konuk: Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Elif Çaycı)
- #20 Telefon Bağımlılığı ve Çok Boyutlu Yalnızlık (Konuk: Doç. Dr. Deniz Mertkan Gezgin)
- #19 Blog yazarlığının mayası: Tutku (Konuk: Ayşe Çınar)
- #18 23 Nisan Özel Yayını – Konuk: 13 yaşındaki İsa Soyfidan
- #17 Dijital mecralarda görünür olmak (Konuk: Tarık Çayır)
- #16 Dijitalde insanlarla bağ kurabilmek (Konuk: Gamze Nurluoğlu)
Podcast: Play in new window | Download
Subscribe: RSS
[…] Sezer İltekin, Ceren Varol ve Burak Göç‘ün ardından podcast yayınını paylaştığım dördüncü isim Işıl Yılmaz Sümer oldu. Her blog yazarının birbirini az çok “dijitalen” tanıdığı gibi Işıl’dan da bloğu sayesinde haberdardım ancak kendisiyle yüz yüze, Kadir Has Üniversitesinde 2017 yılında düzenlediğimiz 3. Blog Yazarları Çalıştayında tanıştık. O günün telaşından dolayı kendisiyle sohbet edemediğim Işıl’la o sohbetin acısını bu podcast sayesinde çıkardık. Hatta 25 dakikalık podcast kaydını sonlandırdıktan sonra, neredeyse bir o kadar daha sohbet ettik Skype’ta. […]