Bloglar adına asıl şimdi endişelenmeye başlayabiliriz

2010 ve daha önceki yıllarda açılan Türkçe içerikli “hâlâ güncellenen” kişisel blogların sıralandığı “İlk Türkçe Bloglar” listesinin altıncı güncellemesini dün gece tamamladım. İlk kez yayımlandığında 102 blogdan oluşan liste sonraki güncellemelerde 132 blogluk bir sayıya ulaştı ancak Türkiye’nin popüler ve eski bloglarının bile 6 aydır güncellenmemesi sonucu yeni güncellemede listedeki sayı 110’a geriledi. Üstelik, şu an listede yer aldığı halde 6 aydır güncellenmeme sınırında olan bloglar, güncellenmemeye devam ederse bu sayının bir sonraki listede 100’ün altına düşebileceğini tahmin ediyorum.

İlk Türkçe Blogların güncel kalması niye bu kadar önemli?

Elbette keyif sizin, blog sizin. İster yazar ister yazmazsınız hatta blogunuzu kapatır bütün arşivi silersiniz. Herkes kimseye danışmadan, hesap vermeden blogunu kapatıp gitmekte özgür. Ancak İlk Türkçe Bloglar listesindekiler, Türkiye’deki blog geleneğini oluşturuyorlar. Türkçe blogların nereden nereye geldiği, gelişimlerinin seyri açısından eski blog yazarlarının varlığı çok önemli. 2000’li yılların başından beri istikrarlı şekilde blog yazanların,  Türkçe blog kültürüne katkılarını, blog geleneğinin ilk örneklerini teşkil ettikleri gerçeğini inkar edebilir miyiz?

Şahsen beni endişelendiren tabloya gelelim. 6 aydan fazla süredir güncellenmediği veya artık kapandığı için listeden düşen bloglar şunlar:

  • mserdark.com
  • yicit.com
  • hasanbasusta.com
  • kahramanugurlu.com
  • fatmagulguzel.com
  • aorhan.com
  • isilyilmaz.com
  • kedikumu.blogspot.com.tr
  • h-yaman.com
  • blog.tkaraca.com
  • hepatitze.com
  • gunluk.basakesin.net
  • delipenguen.com
  • kifoz.blogspot.com.tr
  • mafiamax.com
  • hikmethukumenoglu.com
  • witchieofstars.blogspot.com
  • emreguldas.com
  • stummscream.blogspot.com.tr
  • farelikoyunhayalcisi.blogspot.com.tr
  • muratgulsoy.wordpress.com
  • bthayat.net
  • mydestiny06.blogspot.com
  • zeynepozmenunlu.blogspot.com.tr

Blogların, hem okuyucular hem de sahipleri tarafından eskisi gibi ilgiye mazhar olmadığını sürekli dile getiriyoruz. Kişisel ve keyfi bir uğraş olan blog yazarlığının (genel anlamda) düzenli olarak devam ettirilmemesinin öncelikli sebebi de bu özelliğinden kaynaklanıyor. İnsanlar istedikleri zaman aralığında bloglarını güncellemekte, istedikleri zaman bloglarını kapatmakta elbette özgür. İlk Türkçe Bloglar listesinin amacı ise Türkçe içerikli eski kişisel blogların hâlâ güncellenmeye devam edenlerinden oluşan kronolojik ve dijital bir çetelesini tutmak. Bu liste aynı zamanda ileride 2010 ve öncesine ait Türkiye’deki bloglarla ilgili akademik bir araştırma yapılacak olursa onlara geçerli bir kaynak da teşkil edecektir. Listenin sonunda yer alan güncelleme raporları da bu anlamda önemli.

Ayrıca bu listenin yakın zamanda turkiyede.blog adresine taşınarak farklı bir boyut kazanacağının altını çizmek gerekir. Blog Yazarları Çalıştayı 2‘de duyurduğumuz TürkiyeBlog projesinin yayına geçebilmesi için sevgili Daron Yöndem bazı teknik çalışmalarda bulunuyor.

“Blogların hızla kan kaybettiği” söylemlerimiz İlk Türkçe Bloglar listesinin altıncı güncellemesiyle canlı bir halde karşımızda vücut buluyor. Bunun başlıca sebebi elbette yine biz blog yazarlarıyız. Daha dün Twitter’dan yazışırken Gizli Özne, “blog yazarlarının sosyal medyaya kaydığını, artık birbirlerini takip etmediğini hatta kendisinin de blog takip edemediğini çünkü o eski heyecanın kalmadığını” söyledi. Kendisiyle yaptığım söyleşide Banu Tozluyurt da “hiç blog takip etmediğini” söylemişti. Sevgili Ayça Oğuş da söyleşi için kendisiyle buluştuğumuz ilk dakika “sen bu blog olayını neden bu kadar kafaya taktın?” demişti ama ardından blogun hayatına kattığı değer ve kendisi için önemi üzerine iki saat çok önemli şeyler söylemişti.

Blog yazarlığı konusunda bilinçli olanlar “sosyal medya – blog” arasında akıllıca ve dengeli bir ayrım yapabiliyor. Öyle ki “kürkçü dükkanı” eşittir “blogumuz” olduğunun farkında olanların sayısı da az değil. Uzun süre blogundan kopup farklı dijital mecralarda içerik ürettikten sonra soluğu yine blogunda alan, bloguna sımsıkı sarılanların elbette bir bildiği var. Aycan Doğanlar da bir süre uzak kaldıktan sonra tekrar güncellemeye başladığı blogunda “Blog yazamadığım süreçte yaptığım en büyük hata tecrübeyi küçümsemekti galiba. (…) 13 yaşından beri kişisel blog tutan ve yazmaya aşık bir insan olarak yazmadıkça yaşamıyorum.” cümlelerini boşuna kurmadı diye düşünüyorum.

Sevgili Funda Güleç Yalçın’la yaptığımız söyleşide onun her cümlesi “blog yazarlığı adına ders niyetine okutulucak” türdendi. Blog yazarlarının birbirini okumayı, bloglarına yorum yapmayı bıraktığının altını o da çizmişti ve yine tek suçlunun biz blog yazarları olduğunu vurgulamıştı. Funda, o söyleşide 5-10 blog yazarı da olsa birlik olunması, dayanışma içine girilmesi çağrısını sürekli yineledi. Blog yazarlığı konusunda bilinçli ve gönüllü olan arkadaşların Funda’yla hemfikir olduğuna ve bu çağrıya duyarsız kalmayacaklarına inanıyorum.

Sürekli kan kaybediyor gibi görünen bloglar için -en azından bizler Türkiye’de- bütün bu kişisel uğraşlarımızla olumlu gelişmeler sağlayabilir miyiz bilemiyorum ama tanıdığım ve blog konusunda son derece bilinçli olduğunu bildiğim birkaç blog yazarı sayesinde umudumu hiçbir zaman yitirmiyorum. İlk Türkçe Blogların sayısı her güncellemede azalıyor gibi görünse de Gelecek Vadeden Bloglar listesine sürekli yeni bloglar ekleniyor olması, o yeni blog yazarlarının enerjisi, isteği Türkçe içerikli blogların geleceği adına olumsuz düşünmemi engelliyor.

Blog Okuma Kılavuzu

Sanırım Türkiye’de en çok blog takip eden ve okuyanlardan biriyimdir. Feedly, sürekli elimin altında ve orada özellikle 4 özel listem var:

  • İlk Türkçe Bloglar listesinde yer alan 160’tan fazla blog
  • Gelecek Vadeden Bloglar listesinde yer alan 30’a yakın blog
  • İnternet Günlükleri serisinin içeriklerini oluşturabilmek için takip ettiğim 120’ye yakın blog
  • Yukarıdaki listelere girmeyenlerin yer aldığı Bloglar kategorisindeki 300’e yakın blog

Bunlardan özellikle ilk iki sıradakileri düzenli olarak takip ediyorum. Önceden ev-iş arasındaki ölü saatte metrobüsteyken blogları okuyordum ancak okuduktan sonra yorum yapamadığım veya sağlıklı yorumlar yazamadığım için farklı bir çözüm geliştirdim. Çarşamba akşamlarımı iş çıkışında blog okumaya ayırmaya başladım. (Çarşamba işim çıkarsa bunu perşembe yapıyorum.) Bunun  için çarşamba günleri tabletimi özellikle yanıma alıyorum. İş çıkışı sakin ve konforlu bir kafe bulup kendime kahve ısmarlıyorum. Ortalama 2 – 2,5 saat Feedly’de birikmiş yeni blog yazılarını okuyorum ve gerek gördüklerime yorum yapıyorum. Eğer blog okumayı böylesi bir düzene oturtmazsam sürekli öteleyeceğimi ve çok fazla biriken yazıları okumadan “okundu” olarak işaretleyeceğimi biliyorum.

Diğer yandan Twitter’da da kendime “Blog Takımı” diye gizli bir liste oluşturdum. O listeye eklediğim kişiler kaliteli içerik ürettiğini düşündüğüm ve blog yazarları dayanışmasına önem veren isimlerden oluşuyor. Listedekiler bir paylaşım yaptığında da anında bildirim alacak şekilde ayarları düzenledim. Bildirimler bazen çok art arda  gelebiliyor ama bunu sorun yapmıyorum çünkü zaten faydalı paylaşımlarda bulunan kişilerden bildirim alıyorum.

Unutmamak gerekir ki “biz, birbirimizi okumazsak bizi hiç kimse okumaz.”

En çok buralardayım: Instagram | Facebook | Twitter

18 Comments

  1. Benim geldiğim yıl da geleneksel gazetecilik ağırlıklıydı içerik, oysa o dönem ben de bir internet haber sitesinde bir anlamda internet gazeteciliğinin mutfağındaydım. Ders müfredatı belki yurttaş gazeteciliği ile de desteklenerek internet gazeteciliğine doğru evrilebilir. Hatta veri gazeteciliğini bile konu edinebilirsiniz. Yurttaş gazeteciliği konusunu işleyeceğiniz hafta haberdar ederseniz misafir öğrenci olarak gelip dinlemek, not almak isterim Dilek Hocam. Blogla ilgili güzel değerlendirmeleriniz için de teşekkür ederim.

  2. Yine merhaba Evren
    Önümüzdeki dönem ismekte gazetecilik branşına yeni bir başlık açacağım
    “Yurttaş gazeteciliği”
    Bu kavram uzerinde çalışırken blog yazarlığından başlamayı doğru buldum (sana ayrıca teşekkür)
    Yazılar eyvallah ama eklentideki görseller üzerinde de üretici davranmışsın.
    Dergi kapağı formatında çekilmiş geniş formatta
    düzenlenmiş görseller sayfaya lezzet katıyor.
    Dilek Öz

  3. Bloglarını terk edenlerin pişman olup geri dönenleri de var internetin tozlu sayfalarına (bir daha hiç kimse tarafından hatırlanmamak üzere) karışanları da. Bizler zannediyorum zamanla Türkçe içerikli blogların lokomotifi görevini gören az sayıda blog yazarı olarak kalacağız gibi. Yorumun ve katkın için teşekkürler.

  4. Kesinlikle sana katılıyorum
    Biz birbirimizi okuyup yorum yapacağız ki başkaları da bizi okusun
    Blog yazma sürecim biraz hız kesse de kesinlikle vazgeçemeyeceğim bir mecra
    İnstagram çıkalı boşladığım doğru paylaşımlarımı ancak, yazmaktan keyif alan biri iseniz kesinlikle blog yazmayı bırakamazsınız,
    Eskiden beri takip ettiğim blogların malesef yazı yazmaması da üzüyor beni
    Bir de bloglarda hassasiyet gösterilmesi gereken nokta yorum yapıldıysa sana yorumun altına yazmasan da o bloğa gidilip yazısı okunmalı ve yorum yazılmalı
    bu tecrübem bana çok iyi dostlar kazandırdı
    Blog sayesinde kazandıklarımı bir gün anlatmayı çok isterim sana
    Sevgiler

  5. Dilek Hocam merhaba. Teşekkür ederim yorum ve değerlendirmeleriniz için. Sizinle yolumuzun kesiştiği noktada ve 2. blog yazarları çalıştayında da dile getirdiğim gibi bir anlamda “gelişigüzel gazetecilik” yapmaya devam ediyoruz. Sizin de blogunuz hayırlı olsun ayrıca. Mutlu oldum görünce ;)

  6. Merhaba Evren,
    Sayfandaki işlere ara ara dönüp kısım kısım okuyorum
    Bu yazı favorilerimde zira pek kıymetli (sabancı üni.den konuşan ismin de bahsettikleri mühim)
    Derli toplu bilgiler ve isimler ….teşekkürler
    Dilek Öz

  7. Umarım internet günlükleri içine yer alıyorumdur. Evet ben biraz kaytaranlar grubunda olsam da -en son, 1 sene ara verdim- hem faydalı hem yaratıcı yazdığımı düşünüyorum.
    Bu arada, her dönem farklı çözümler üretiliyor. Blog keşif etkinlikleri sizin de düzenlediğiniz “gelecek vaadedenler- ya da “mim” gibi; kimi zaman istenilen düzeyde blog okunma -tanınma- farkedilmiyor.
    Takibe takip için şunu söyleyebilirim, “ben size şuradan geldim.” Cümlesi yorumdan sonra geliyorsa neden olmasın?
    Yazının okunmasını sağliyörsa belki sonrasında alışkanlık haline gelmesi için ön bir egzersiz niteliği taşiyor.
    Biliyoruz ki her birimiz farklı yazıyor. Kimi baştan sona aynı dikkat çekiciliği sağlarken kimi ortada kimi sonda yakalıyor. Blog yazarının tarzının alısılması için bu bir süreçtir, diyebilirim.
    Funda Hanımın dediği gibi her dönem kendi çözümlerini üretiyor.
    Hasan Başusta Youtube’a yöneldi. Benim izlenim öyle.
    Şimdi son vurucu cümlemi yazayım: Dilerim sizi blogumda görürüm. :)

  8. Her ne kadar blogunu bırakanlar kadar açanlar olsa da, tabiri caizse dikiş tutturup yoluna devam edebilenler az sayıda. Konuşmamızda da geçtiği gibi birçok kişi sosyal medyanın akımına kapılmış durumda. Çünkü blogda yapılabilenler sosyal medyada da yapılabiliyor ve en önemlisi etkileşim sosyal medyada daha kolay. Sanırım en önemli faktör bu. Bloglarda etkileşim yok denecek kadar az ve gün geçtikçe giderek daha da azalmakta. İşin kötü tarafı da sosyal medyada yer alan “takibe takip, yoruma yorum” gibi şeylerin blog yazarlarında da görünmesi. Bu şekilde giderse pek hayırlı günler blog alemini beklemiyor.

  9. Takibe takip olayı daha çok Y kuşağı internet kullanıcıların bir yaklaşımı diye düşünüyorum. Hiçbir zaman sempatik gelmedi bana o tür olaylar. Blogun kimyasını aslında yine bizim kimyamız oluşturuyor. Her blog, yazarının aynası. İhmalkarsak blog da belli bir düzende güncellenmiyor. Hayatında düzene önem verenlerin bloglarında da her anlamda düzen fışkırıyor. Blogların, diğer sosyal ağların atası olduğu fikrine kesinlikle katılıyorum. İnşallah sen ve senin gibi blog yazarlığına gönül veren hepimiz ömrümüz boyunca yazmaya devam ederiz.

  10. Liste güncellemelerinin böylesi bir motivasyonu olmasına sevindim ;) Blog yazmayı bir düzene oturtmazsak ağır aksak ilerleyen bir yapıya dönüşüyor. Her işte olduğu gibi blogu da ciddiye almak hem kalitesini artırıyor hem de ömrünü uzatıyor.

  11. Blogunu son altı aydır güncellememiş ve listeden düşmüş biri olarak blog okuma tempomda düşüş yok aksine yeni bloglar keşfetmeye, okumaya devam ediyorum lakin iş kişisel bloguma gelince epey tembellik etmişim. Bu yazı blog yazmayı özlediğimi gösterdi :) Hatta kendimce minimal bir yazı düzeni oluşturacağım en azından kitap kategorisine bir düzen getirme kararımı uygulamak için yeterli teşviği aldım diyebilirim :)

  12. Blog yazmak, yazmayı sevenlerin işidir diye düşünürdüm ama zaman geçtikçe yanıldığım konular dizisine bu da eklendi, tabi herkes için geçerli değil. Blog yazmayı motive edecek ve sinerjisiyle devamını ve gelişmesini sağlayacak olan yazar-okur ilişkisi.. Dünyada da böyle mi bilmiyorıum ama bu ilişkinin esasını oluşturan yorum konusu bizlerde farklı işliyor galiba. Takibe takip diye bir laf var mesela, bu mantıkla ne yazar ne okur gelişebilir. Bir bakıyorsunuz yeni bir blog yayına başlıyor kısa sürede yüzlerce takip eden, yorumlar sonra ortadan yok oluyor. Ben kendi adıma yazmayı çok seviyorum, hem de işin akademi ya da kariyer boyutunu yaşamadan çok öncelerden. Kendime diyorum ki, ömrüm oldukça yazarım. Öte yandan ben blog işinin kimyasını daha çözemedim gibi geliyor, yazınıza konu olan dalgalanmaların da bu kimyadan kaynaklandığını düşünüyorum. Bir bakıyorsunuz instagram hesabından her biri bir blog yazısı nitelik ve niceliğinde yayınlar yapanlar var diğer tarafta ise tam tersi bloglar… Blogların sözü edilen tüm diğer sosyal mecraların ağabey/ablası olduğunu düşünüyorum. Hızlı tüketme alışkanlığının da etkisi çok, ben blogların zamanla kimliğinin oturacağına inanıyorum.

  13. Doğuş, yorumun sayesinde ortaya çıkan manzara şu: Blog yazarları 3’e ayrılır. Bloglarını hiç terk etmeyenler, bloglarını terk edip bir daha dönmeyenler, bloglarını terk ettikten sonra dönüp bir daha bırakmayanlar ;)

  14. Bir zamanlar popüler olan bloglar kendi kaderlerine bırakıldığı zaman üzücü oluyor. Daha önce iki blog harcamış birisi olarak blogumla kesin dönüş yaptım ve artık uzun yıllar blog yazmayı iş olarak yerine getirmeyi düşünüyorum. Liste umarım daha kabarık bir hal almaz. Herkes elinden geldiği kadar güncel kalmaya çalışmalı..Emek dolu çalışmalarınız için teşekkürler

  15. Çok haklısın Serdar ;) Şu anki mevcut liste bile beni bir hayli yormuş durumda. Bu konuda birileri daha elini taşın altına koyup 2011 – 2017 dönemi bloglarını listelese hiç fena olmaz. turkiyede.blog’u açınca belki orada yıl yıl listeleme yapılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir