Markayı Sosyal Medyada İnsanlaştırmak Gerek

dijital medya zirvesi 2015

Beykent Üniversitesi Ayazağa Yerleşkesi’nde 22 Mayıs Cuma günü gerçekleştirilen Dijital Medya Zirvesi 2015‘e giderken sadece ismen tanıdığım ve alanında son derece iyi olduklarını bildiğim konuşmacıların aktaracakları bilgiler için heyecanlıydım. Etkinlik sonrası hem notlarım hem de zihnim yeni bilgilerle dolu ve mutlu olarak oradan ayrıldım. 12 konuşmacının aktardığı bilgileri tek bir yazıda toparlamayı düşünüyordum ki yazı çok uzayacak endişesiyle aldığım notların aktarımında tasarrufa gitmek istemedim.

Zirvenin ilk konuşmacısı ve bence en profesyonel sunumu yapan ismi Plasenta’dan Cihan Yılmaz‘dı.

cihan yılmaz

Cihan Yılmaz – Creative Strategist at Plasenta

Türkiye’de 2009 yılındayken bile  internet sitelerine reklam vermenin ilginç karşılandığını hatırlatan Yılmaz, o dönemler markaların internet karşısında ne yapacağını bilemediğini anlattı. Hatta o dönem internetin aslında kimin için olduğunun pazarlamacılar tarafından unutulduğu öz eleştirisinde de bulundu. İnternet ve sosyal medyanın insanlar için mi markalar için mi kimin için karmaşası yaşarken pazarlamacıların gözünün döndüğünü ve sosyal medyada beğeni almak için yarışıldığı bir dönemden geçildiğini söyledi.

Yılmaz’a göre bugün gelinen nokta ‘gerçek zamanlı’ içerik paylaşımı ve iki ekran kullanan insan profili. Televizyon ile cep telefonunu veya tabletini aynı anda kullanan insanlar bütün bu ekranlar aracılığıyla reklam bombardımanına da tutuluyor. Yılmaz, bu durumu “Reklamlarda da artık körlük yaşanmaya başladı.” sözleriyle özetliyor. Çünkü kendimizden de çok iyi biliyoruz ki ilgi çekici bir reklamı hatırlıyoruz ama o reklamın hangi markaya ait olduğunu hatırlayamıyoruz.

Sektörde herkesin hayalinin 365 gün ilgi çekici içerik üretebilmek olduğunu vurguluyor Yılmaz ancak hem her gün içerik üretmenin zorluğuna hem de internetin kimin için olduğunun hatırlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Tam da bu noktada önemli bir konuyu vurguluyor: İnsanlaşan Marka!

Sosyal medyada marka gibi değil insan gibi konuşabilmek son derece önemli. Markayı insanlaştırabilmenin yolu da doğru bir stratejiden geçiyor. Yılmaz, burada markaların risk alarak cesur marka olmaları gerektiğini dile getiriyor.

Markaların bu konuda doğru bir strateji kurması kadar sosyal medyadaki iletişimini sürdürülebilir kılması da önemli. Aksi halde ertesi gün o markayı kimse hatırlamıyor.

“Tüketicinin aklına markayı kazımanın yolu bir stratejinin olmasından geçiyor” diyor Yılmaz ve markaların sadece Twitter’a içerik girmesinin artık yeterli olmadığını söylüyor. Cesur marka olmak ve sosyal ağların diğer mecralarında da varlık göstermek gerektiğini ifade ediyor. Akılda kalmak bu denli zorken bunu başarmak çıtayı yüksek tutmaktan geçiyor. Doğru içeriklerle doğru hedefler koymak son derece önemli.

Doğru metin ve hedefleri koymak lazım. Bunu yaparken de “Tüketiciyi gül gül öldürelim” gibi bir amaçtan uzak durulmalı. Bu yapılacaksa bile bir şeye hizmet etmeli.

Cihan Yılmaz, yapılacak işlerle insanların marka hakkında konuşmasını sağlamanın ve akılda kalıcılığı artırmanın son derece önemli olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: Markayı da gençleştirmeli.

Sosyal medyada nasıl varlık gösterileceği konusunda eğer bir strateji geliştirilmezse yapılacak bütün işler havada, boşlukta kalacaktır. O yüzden Yılmaz, markayı insanlaştırmanın gerekliliğini defalarca yineliyor. Markalar, sosyal medyanın aslında insanlar için olduğunu hatırlayarak vücuda, bedene bürünerek daha insanlaşmış bir şekilde dijital dünyada varlık göstermeli. Aksi halde kurumsal ve sıkıcı bir tonda kalındığında konu bir yere bağlanmıyor.

Dijital Medya Zirvesi 2015’ten bütün notları oku!

dijital medya zirvesi 2015 (2)

Evren’i Sosyal Ağlarda Takip E+

3 Comments

  1. Aklımızda kaldı ama kötü bir itibar bıraktı. Hani laf varya, ”kimisi anısıyla, kimisi anasıyla anılır.” Bu reklamda, anasıyla anılanlardan oldu. Ayrıca notlarınıda bekliyorum.

  2. Çok haklısın. Reklamın iyisinin kötüsünün olacağının altını çizdi aynı etkinlikte Burçin Ergünt; hatta Özcan Deniz’li Coco Cola reklamına da değinildi. Gerçi kendisi söz konusu reklamın çok da kötü olmadığını söyledi ama bunun sebebini açıklamadı. (Ergünt’ün sunumundan notlarımı da ileriki günlerde paylaşacağım.) Reklam kendisinden fazlasıyla bahsettirdiğine göre başarılı olmuş demektir ‘bir bakıma’

  3. Güzel bir konuşma yapmış, ama ülkemizde hala reklamın, iyisi kötüsü olmaz zihniyeti devam ediyor. Örnek gerekirse, coca colanın son reklamı. Özcan DENİZ’in, insanı coladan soğutmasını hep beraber izledik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir