Haberde Önce Neyi Merak Ederdim?

Geçen yıl 28 Eylül’de İstanbul’a taşınınca İSMEK‘ten ve eğitimlerinden haberdar olmam Ekim sonunu buldu; öyle olunca da kurs başvurusunda geç kalmıştım. Bu yıl biraz daha erken davranıp İSMEK kurslarına başvuruların başladığı ilk gün Gazetecilik ve İletişim eğitimi için başvurumu yaptım. 1 Ekim itibariyle de Pazartesi Salı Çarşamba günleri olmak üzere haftada 3 gün toplamda 160 saat sürecek maraton başlamış oldu.

Eğitimleri de Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun Taraf ve Star gazetelerinde çalışmış Dilek Çivici Öz verecek.

Gazetecilik eğitiminin ilk haftası kursiyerlerle tanışma ve “Gazeteci nedir?” sorusu üzerine konuşmalarla geçti. Gazetecilikte ‘deneyim’in önemi vurgulanırken bütün haber metinlerinde yer alan konuşarak / söyleşerek yazılmış içeriklere rastlandığının da altı çizildi.

gazeteci

Sadece gazetecilikte değil her meslekte başarılı olmanın yolu “o işe müşteri olmak”tan geçiyor. İyi bir gazeteci olmak için de haberin, bilginin ve o mesleğin sağlam bir müşteri olmak gerekiyor.

“Gazeteci nedir?” sorusuna cevap aranırken de ortaya çıkan temek kavram ‘ruh’tu. Gazetecilik her ne kadar tekniği olan bir meslek olsa da çok da teknikle yapılan bir iş değildi. Çünkü gazeteciliğin bir ruhu vardı.

Haber anlamında bir gazetecinin araştırma yaparken kendisine sorması gereken ilk soru hiç şüphesiz “ben önce neyi merak ederdim?” olmalıdır. Öyle olduğunda da bulunan cevap okunan, değer gören ve takdir edilen bir haber olarak karşımıza çıkacaktır.

Gazetecilik tanımlanırken ‘gözlemci’ ve ‘tanık’ olma kavramlarına önem veriliyor; ‘eylemciliğe girişilmemesi’ ve ‘yandaşçılığa / karşıtlığa karışılmaması’ gerektiğinin altı çiziliyor. Öyle ki gazetecinin temel görevi demokratik bir tavır olan bilgiyi aktarmaktır; aldatıcı manşetler, abartılı fotoğraflarla haberi satmak; okuyucuyu kandırmak değil. Bir gazeteci için ‘haberde mesajdan şaşmamak’ ve ‘haberi olabildiğince gerçek vermek’ çok önemli bir sorumluluk.

Gazeteci olayları gerçek, açık ve dürüst bir şekilde betimlerken hem habere konu olan bireylere hem de onların yakınlarına zarar vermekten kaçınmalıdır. Haber, bir öç alma aracı olmadığı gibi gazeteci de bir intikamcı değildir.

gezi-direnisinde-kac-gazeteci-kovuldu-001

Habercilikte ‘konunun soğumaması’ çok önemli. Haberin her daim sıcağı sıcağına en güncel haliyle kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Bu da ‘gündem’i belirleyen en önemli etken. Geçen aylarda Türkiye gündemi art arda gelen Gezi Parkı eylemleri ve Mısır’daki halk ayaklanması haberleriyle doluyken bugün gündem yaklaşan 2014 yerel seçimleri haberleriyle şekilleniyor.

Gazetecilik eğitiminin ilk haftasında konuşulan konulardan biri de kamu vicdanına zarar verecek olayların sansürsüz bir şekilde paylaşılmasıydı. Bu noktada ulusal bir gazetenin, kocası tarafından sırtından bıçaklanarak hayatını kaybeden kadının fotoğrafını sansürsüz bir şekilde manşetten vermesi örneği üzerinde konuşuldu. Okurun gözünün içine sokulan söz konusu vahşet ve benzeri haberler, kamu vicdanına zarar verme; bu tarz olayların resmîleşmesi, sıradanlaşması gibi kötü sonuçlar doğurabilecektir. Gazetecilikte bu ihtimalleri de göz önünde bulundurarak haberi yazılı ve görsel olarak belli bir sansürden geçirerek kamuoyuna ulaştırmak gerekebilir.

Ancak bir dönem şehit haberleriyle birlikte verilen şehit ailelerinin ağıtları, cenaze törenlerindeki feryatları bazı kesimler tarafından eleştirilmiş; yayımlanmaması gerektiği konusunda görüş bildirenler olmuştu. Haber, her ayrıntısıyla değer kazanırken ve bir bütünken ‘ateşin düştüğü yeri yakarken ki görüntüleri’nin otosansüre uğrayacak olması çok da kabul edilir bir şey değil. Suriye’de Esad’ın sivil halka yönelik kimyasal silahlı saldırı görüntüleri sayesinde dünya kamuoyu harekete geçmişti. (Esad yanlısı Suriye medyası bu haberleri yayımlamıyor; Esad’ın eşi instagram hesabından toz pembe Suriye fotoğrafları paylaşıyordu. Sadece Suriye’nin yanlı basınını ve Esad’ın instagram hesabını takip ettiğimizde ülkede hiçbir sorun olmadığını düşünerek gece yatağımızda huzurlu bir şekilde uyumamız mümkün olacaktır.) Yazılı ve görsel basında yer alan kimyasal saldırı görüntüleri, olayın vehametinin anlaşılmasını sağlarken, diğer yandan da televizyon kanallarında silah mermilerinin havada uçuştuğu, kellelerinin kesildiği diziler ve filmler yayımlanırken tek rahatsız eden haberler ‘şehit ailelerinin acısı’ olarak gösterilemezdi. Hayatın bu gerçeğini göz ardı etmek terör gerçeğini ortadan kaldırmayacaktı. İşte bu tam da bu noktada neyin haber değeri taşıyıp taşımadığı ve basının haberi verme şeklindeki özgürlüğü tartışma konusu olacaktı:

gezi_eylemleri_surecinde_gazeteci_olmak_h17866-001

Basın özgür olmalıdır! Elbette. Vatandaşlar da özgür olmalıdır. Ancak özgür olmayan bir milletin özgür basını da olamaz! Bu görüşten yola çıkarak basının tam anlamıyla özgür olması nasıl mümkün olabilir; bu tartışmaya açık bir diğer konu. Bunun kriterleri nelerdir, çerçevesini nasıl belirlemek gerekir, kastedilen sınırsız bir özgürlük müdür; bütün bunların üzerinde uzun uzun tartışılabilir. Fakat siyasi baskılar basının haber verme, haberdar etme ve tarafsız olma özgürlüğüne gölge düşürdüğü konularında çoğunluk hemfikir.

1946 yılında gazeteciliğin sadece Türkiye’de değil dünya genelinde de hızlı bir değişime uğradığı üzerine konuşulurken Sedat Simavi‘nin o yıl ki girişiminden ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından 1998 yılında yayımlanan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi‘nden bahsedildi. Türkiye’deki gazetecilik 1990 yılında çehre değiştirmiş; aile gazeteciliği yerini holding gazeteciliğine bırakmaya başlamıştı.

Basın Konseyi tarafından yayımlanan 16 maddelik Basın Meslek İlkeleri‘nin {okuyun} neredeyse tamamının basın sektörünün bizzat kendisi tarafından çiğnendiğinin de hepimiz farkındayız.

Haber elde etmenin, bir konudan birden çok haber çıkarmanın yolu da ‘kaynağın peşini bırakmamak’tan geçiyor. Azimli bir gazeteci kaynağını yakaladığı an peşine düşmeli ve sonuna kadar onunla iletişimini koparmamalıdır.

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni ] RSS abonelik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir