Aydın’ın Yaşayan En Ünlü Efesi!

evrengunlugu.net © 2010

Şimdi hâlihazırda Aydın’ın en meşhur, en yaşlı efesi benim. Beni tanımayan mı var zaten!

Bu sözlerin sahibi, tartışılmaz bir şekilde Aydın’ın en renkli ve tanınan efesi 1928’li Talat ARZUHAN’a ait. 82 yıllık ömrünün neredeyse tamamını efelik ruhuna harcamış bu yaşayan tarih sadece Aydınlı bir efe değil, bir şair, bir Atatürk sevdalısı, bir tarih koleksiyoncusu. Öyle ki katıldığı her program veya etkinlikte mutlaka şiirler okuyor ve bunların büyük çoğunluğu kendi kaleminden dökülüyor. O, valilerden belediye başkanlarına kadar herkesin illa ki tanıdığı saygı duyulan bir şahsiyet; Aydın’daki efe derneklerinin temelini atan isimlerden… İçtenliği ve güler yüzlülüğünün yanında saatler süren sohbetimiz ve sonrasındaki fotoğraf çekimi sırasında Aydın’la ilgili bazı konularda sinirlendiği de oldu. 7 Eylül kutlamalarında silah atışının yasaklanmasından sessiz sedasız çekilen Çete Ayşe filmine, Aydın Tekstil’in başına gelenlerden kadın efe olur mu? tartışmalarına kadar birkaç konuda söyleyecekleri vardı yaşayan en yaşlı efe Talat Efe’nin.

Efelik bana Yanık Efe’den Bulaştı!

1928’de Köşk’te doğmuş Talat Efe. Çocukluğundaki Köşk Ilıdağlı Yanık Efe’yi unutamıyor: Ilıdağ’da Yanık Efe diye bir efe vardı, Yanık Efe! Bu Yanık Efe, anam tarafından akrabam. Cumartesileri Köşk’e pazara geldiği zaman ara sıra gelir giderdi bize. Bize efelik bulaşması buradan. Nasıl şimdi çocuklar biz giyinip kuşanıp çıktığımızda etrafımızı çeviriyorlarsa ben de 6 Eylül Köşk’ün kurtuluşuna efeler geldiğinde onların yanından hiç ayrılmazdım.

Daha çocukluktan efelik ruhuyla donanan Talat Efe, 1952’de Aydın’a gelir. Bir müteahhidin, oğullarına işi öğretmek için açtığı atölyede –kendi deyimiyle- oğullarından önce karo plaka yapımını öğrenir; asıl ustalığı bu iş üzerinedir. Sonrasında 19 yılını vereceği Aydın Tekstil’de işe başlar.

Tekstil’in Kapanmasına Sebep Olanlar Sürünsün!

1972, Talat Efe’nin ve belki de Aydın Tekstil tarihindeki ilk grevin yılıdır. O dönemin müdürü Özdemir Balkan, işçilerin grev yapacaklarını duyunca Eyvah, şimdi bunlar greve çıkarlarken makineleri yakarlar, yıkarlar! der. Oysa o grevdeki işçilerin tavrı, belki de bugün Türkiye’deki diğer grevlere örnek teşkil edecek bir özelliktedir: Biz ne yaptık biliyor musun? Makineleri sildik, süpürdük, temizledik, ayna gibi yaptık, yağladık, naylonlarla örttük; greve öyle çıktık. Aydın Tekstil işçilerinin ekmek yedikleri o kapıya gösterdikleri bu saygıları karşısında Müdür Özdemir Balkan; Ben işçimden bunu beklemezdim. Kırarlar, yıkarlar diye düşünmüştüm ama bunlar öyle yapmadılar. diyerek göz yaşlarını tutamaz. Talat Efe’nin Aydın Tekstil’de çalıştığı dönemde ikinci grev de 1975’te gerçekleştirilir. O, tekstilin kapanmasına öyle çok üzülüyor ki buna sebep olanlara beddua edişini bu kadar içimden geliyor. diyerek tarif edebiliyor.

Kurtlar Vadisi’nde istedikleri gibi silah kullanıyorlar. Benim 10 kurşunuma mı mâni oluyorlar!

İlk kez 2007 yılında Aydın’ın düşman işgalinden kurtuluş törenlerinde efelerin silah sıkmasının yasaklanmasına Talat Efe hâlâ tepkili: Hâlâ kızıyorum. Kurtlar Vadisi’nde istedikleri gibi silah kullanıyorlar. Benim 7 Eylül Bayramında atacağım on tane kurşunum var, ona mı mâni olmaya kalkıyorlar? diyerek gazetelere bu konuda verdiği beyanatları gösteriyor elindeki dosyasından. Ve başlıyor 7 Eylül kutlamalarının o eski gerçekliğini, o eski ihtişamını anlatmaya:

Eskiden efeler silah atmaya Kırmızı Minare’den başlardı. Bey Camisinin minaresinde samandan bir adam yaparlardı. Efe oraya bir ateş atardı, Yunan askeri düşerdi oradan. Müslümanlar kapıyı açarlardı, çıkarlardı. Ondan sonra Hükümet Konağı’na hücum! Orada temsili Yunan askerleri kızı zincirle bağlamışlar, Yunan bayrağını asmışlar Hükümet Konağı’na. O meydandan Hükümet Konağı’na kadar o kaldırımlardan geçemezdin; birbirini ite süre çıkardın yukarıya kadar. Neden? Oradaki Yunan askerleriyle efelerin çarpışmasını görmek için! Efenin biri oraya varır, zinciri kırar atar kızı kurtarır. Efenin biri de Yunan bayrağını indirir Türk bayrağını asar, orada bir çarpışma olurdu. Şimdi bayramın tadını tuzu kaçırdılar; silah bile attırmıyorlar.

Çete Ayşe’nin filminin çekildiğinden haberi olup olmadığını soruyorum; kendisine haber verilmiş, onun bilgilerine başvurulmuş olmasını ümit ederek: Bize haber vermediler. diyor. Çağırılmayınca nereye gideceğim? Davetsiz yere gevrekçiler gider. diyecek kadar gururlu; Davet etseler de tek başıma değil üyesi olduğum dernekle giderdim. diyecek kadar da alçak gönüllü bir tavır sergiliyor.

Neredeyse fotoğraf koyacak yeri kalmayan sayısız hatıra kareleriyle dolu odasına giriyoruz. Aydın’ın valilerinin, belediye başkanlarının fotoğraflarının yanında Atatürk’ün en güzel posterleri boy gösteriyor duvarlarda. Nereden bulduğunu unuttuğu Kazım Karabekir Paşa’nın eski bir fotoğrafı bile var. Sohbet sırasında Aydın’ın eski belediye başkanı Nevzat Biçer’i çok sevdiğini ve onu unutamadığını söylüyor; eski vali Muharrem Göktayoğlu’na emekli olup Aydın’dan ayrılırken Aydın zeybeği oynattığı fotoğrafını elinde tutarken.

evrengunlugu.net © 2010

Efe, oynamak için değil memleketi korumak için yaratılmış!

Devletin ve belediyenin efe derneklerine yardım etmemelerinden muzdarip Talat Efe. Gelirlerinin olmadığını ama dernek olarak bazı giderlerinin olduğunu, bunları karşılamak için de düğünlere gitmek zorunda olduklarını söylüyor: Efeler oynamak için yaratılmamış, memleketi korumak için yaratılmış. Ama gelir kaynağı olmayınca ne yapıyorsun? Kurtuluşlara, düğünlere gidiyorsun.

Söz arasında Kadın, nasıl olur da efe kıyafeti giyer? diye eleştiride bulunanları hatırlatınca Bunu diyen dangalak oğlu dangalak! Kadın efe olmaz olur mu? diyerek sinirleniyor. Kurtuluş Savaşı yıllarında bizzat savaşan on kadın efenin isimlerinin yazılı olduğu küçük bir kağıdı çıkartıp onları tek tek sayıyor.

Efenin bıyıklısı-bıyıksızı değil yüreklisi seçilir!

Birkaç yıl önce Aydın’ı ana haber bültenlerine taşıyan bıyıksız Yörük Ali Efe heykeli tartışmasını hatırlatıyorum Talat Efe’ye. O gür sesiyle Efe’nin bıyıklısı bıyıksızı seçilmez, yüreklisi seçilir! diyor. Yörük Ali Efe’nin fotoğraflarında bıyık var mı? Meydana bıyıksız Yörük Ali Efe heykeli dikildiğinde rahmetli Cafer Efe ‘bıyıksız efe mi olur?’ deyince gelip bıyık taktılar. İnsanın yüreklisi, cesuru, insaniyetlisi ancak efe olabilir!

Şimdilerde 4 erkek evlada ve 5 toruna sahip Talat Efe. 1980 yılında emekli olunca Aydın Efeler Derneği’ne üye olarak 17 yıl bu dernek çatısı altında görev yapar. 1999 yılında da Kuvay-ı Milliye ve Mücahitler Derneği’ni kurar. Bugünse Aydın’ın dört efe derneğinin sonuncusu olan Yörük Efe Kültür Derneği’nin üyesi. Hepsini tek tek ben düzdüm.dediği üç ayrı efe kıyafeti var. Geçmişte orijinal bir efe kıyafetini silahıyla bıçağıyla tam takım satmak zorunda kalmış. Kendini efeliğe adadığından beri her 7 Eylül törenlerine çıkmaya, kendi şiirlerini gür edasıyla okumaya devam ediyor. Yaşına rağmen –belki hayatında hiç sigara içmediği belki de bir Aydın efesi olduğu için- şeker, kolesterol, tansiyon gibi sağlık sorunları yok. Çok saygı duyduğunu söylediği öğretmenler başta olmak üzere pek çok validen belediye başkanına kadar sayısız kişinin adına şiirler yazıyor, aşk ve kahramanlık dizeleri oluşturuyor, türküler besteliyor. Ve daha çok gencin yanına gelmesini, onlarla bilgilerini paylaşarak daha faydalı olabilmeyi istiyor.

Yukarıdaki fotoğrafların orijinallerine {şuradan} ulaşabilirsiniz. Önce Aydın Life dergisinde sonrasında evrengunlugu.net’te yayımlanmak üzere hazırlanan yukarıdaki yazı ve fotoğrafların kopyalanması yasaktır. Söz konusu içerikler düzenli aralıklarla arama motorlarında sorgulanmaktadır. evrengunlugu.net’teki her türlü içerik 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında olup izinsiz olarak kopyalanması, yayımlanması ya da alıntı yapılması suçtur.

4 Comments

  1. MERHABA BEN AYDINDAN HERKEZE SELAMLAR TALAT ARZUHAN BENİM ENİŞTEMDİR. ÇOK TEŞEKKÜRLER ENİŞTEM OLMASINDAN GURUR DUYUYORUM…

  2. bir Aydınlı olarak aydın tekstilin kapatılmasını halen hazmedemeyenlerdenim. yazınızda geçen o kısımları okuyunca daha çok üzülüyor insan. tarihi bir gerçek gibi adeta Talat efenin söyledikleri. sizler olamsanız çoğu şey gizli kalacak!

  3. Bir aydınlı olarak gurur duydum, tüylerim diken diken oldu. aydın tekstil konusunda kesinlikle katılıyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir